Ülkemiz geçen son birkaç yılı seçim ve siyasi tartışmaların gölgesinde geçirdi. Ekonomik sıkıntılar, işsizlik, geçim derdi, emeklilerin yaşam şartları gibi konular seçim süreci boyunca konuşuldu, konuşulmaya da devam ediliyor.
Son yerel seçimlerde büyük bir seçim başarısı kazanarak Türkiye’nin birinci siyasi partisine dönüşen Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) ‘Türkiye’nin birinci partisi’ sloganıyla yürüttüğü siyasi kampanya yarın seçim olacakmış gibi harekete geçerek, olası bir seçimde son seçim başarısını tekrar etmeye, seçmenlerin zihninde ve gönlünde kalmak üzere kurgulanmış durumda.
Hem yakın geçmişteki seçimlerin hem de bu günden sonra olacak her seçim için Türkiye’nin olmazsa olmaz gündemlerinden biri de sığınmacı sorunu.
Her ne kadar bir süredir görmezden gelinse, gündemde kendine yer bulmayı fazlasıyla başaramasa da ülkenin geleceğe yürüdüğü her adımda sığınmacılara ilişkin tartışmalar yeniden kendine yer bulacak. Seçim söylemleri ve meydanlarında sığınmacılarla ilgili söz söylemek, politikaları açıklamak halkın beklentilerine erişmek isteyen politikacıların yeniden derdi olacak.
Türkiye’de sığınmacılarla ilgili gündemin deyim yerindeyse sessizliğe kavuşmasının başlıca sebebi ülkenin sıcak seçim gündeminde olmaması. Bir diğer sebebi ise İçişleri Bakanlığı koltuğunun el değiştirerek Ali Yerlikaya’nın bakan olması.
Zira Bakan Yerlikaya göreve gelir gelmez özellikle İstanbul’un belli ilçelerinde girişilen operasyonlar, denetimler ve artırılan kontroller kamuoyunun sığınmacılar konusundaki yükselen sesini dengelemeye yardımcı oldu.
Gönüllü geri dönüşler, büyük şehirlerin belli bölgelerinin yeni sığınmacı yerleşimine kapatılması gibi konularla kamuoyu sığınmacılar konusunda daha sakin konumda.
Suriye ile gerçekleştirilmeye çalışılan diplomasi trafiği, Mısır ile geliştirilmeye çalışılan ikili ilişkiler derken Türkiye sıfır sorunlu komşuluk günlerine dönebilecek mi bilinmez. Avrupa’yı da her daim ürküten sığınmacı konusunda hareketli günler yaşayacağımız yoğun bir gündem bizi bekliyor.
OTOBÜS TEHDİTİ
Son olarak Avrupa Birliği (AB) ve Macaristan arasındaki mülteci politikası tartışması karşılıklı açıklamalarla söz düellosuna dönüştü. Avrupa Birliği’nin huysuz çocuğu olmakla eleştirilen Macaristan, geçmişte Türkiye’nin de izlemeyi denediği bir yöntemi test ediyor bu günlerde.
Macaristan’ın başkenti Budapeşte’nin merkezi noktalarına üzerine ‘Brüksel’ yazan belediye otobüslerini yerleştiren Macar yetkililer, mültecileri otobüslerle Belçika'ya taşımakla tehdit etti.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), dünya genelinde mülteci sayısının Nisan 2024 itibariyle 120 milyona ulaştığını açıkladı.
Dünyada en çok sığınmacıyı ağırlayan ülkeler genellikle savaş veya siyasi istikrarsızlık yaşanan bölgelerin yakınında yer alıyor. Türkiye, uzun yıllardır Suriye'deki iç savaştan kaçan milyonlarca kişiye ev sahipliği yaparak bu konuda dünya lideri konumunda.
Lübnan, Ürdün ve Irak gibi komşu ülkeler de önemli sayıda sığınmacıya ev sahipliği yapıyor. Afrika kıtasında ise Uganda, Sudan ve Etiyopya gibi ülkeler büyük mülteci nüfuslarına sahip.
Rusya-Ukrayna hattında yaşanan savaşla birlikte milyonlarca Ukraynalı’nın göç ettiği Avrupa ülkelerinde Orta Doğu ve Afrika kaynaklı göç dalgasının da sonu gelmeyecek gibi. Hem Türkiye’nin hem de bölge ülkelerinin göç akınına karşı işlevsel, kalıcı, entegrasyona dayalı çözümler gelişmesi şart.
Ülkemizde doğan ve kendi ülkelerini hiç görmeyen, diline, kültürüne uzaklaşan milyonlarca Suriyeli’nin Türkiye’nin gelecek hayalinin neresinde yer alacağına hep birlikte karar vermeliyiz.