Türkiye’de fiyat algısının bozulması toplumun her kesiminin malumu. Resmi enflasyonun yüzde 65-80’lerde açıklandığı güzel ülkemizde sosyal yaşamın parçası olan ve sıklıkla tüketmek durumunda kaldığımız ürünlerdeki fiyat artışlarının yanına yaklaşılamıyor.
Çekirdek bir aileyi bırakın tek başına bir porsiyon yemek ve bir içeceğin ortalama bir yerdeki maliyeti 300-500 TL aralığında değişiyor. Yemeğin yanında tatlı bir şey yemek isterseniz maliyet daha da katlanıyor.
Dışarıda yemek yemenin lükse dönüştüğü ülkemizde öğün geçiştirmek için tercih edilen gevreğin yanına bile yaklaşılamaz oldu.
Ülkede tatil yapma imkanına sahip olan kısıtlı çevre bile tatil merkezlerindeki fiyatlardan oldukça şikayetçi. Otellerin doluluk oranları fiyat algısının bozulması nedeniyle sezon tarihinin en düşük seviyelerine düştü.
Her tatil sezonu öncesinde Bodrum’dan gelen lahmacun endeksi de hareketli. Pasaportu olan, vize alabilen ya da geçerli vizesi olanlar kısıtlı tatil planlarını yurt dışı destinasyonlara yönlendirdi.
Yunan adaları ve Yunanistan ana karası Türk tatilcilerle dolu. Yurt içinde turizmden umduğunu bulamayanların lobi faaliyetleriyle yurt dışı çıkış harcı 500 TL’ye çıkarıldı. Dünyanın en anlamsız har-a-çlarından biri olarak kabul edilen bu uygulama fiyat algısından bunalan seyahatseverleri durdurmadı.
Fırsatını bulan başta Avrupa ülkeleri olmak üzere yurt dışı seyahatlerini sürdürüyor. Bu akım sosyal medya aracılığıyla, adeta dayanışma kampanyasına dönüşmüş durumda.
YURT DIŞINA AKIN
Ucuz yurt dışı seyahat fırsatları, uygun uçak bileti fırsatları gibi birçok grup ya da sosyal medya hesabında binlerce kişi deneyimlerini paylaşıyor, tabir yerindeyse vatandaşın kazıklanmasını önlemeye çalışıyor.
Sadece yerli tüketiciler için değil yabancılar için de Türkiye’deki fiyat algısı bozulmuş durumda. Avrupa’daki evini kapatıp tüm kışı Türkiye’de geçirirken maaşını artıran Avrupalılar da Türkiye’deki pahalılıktan şikayetçi.
Bir dönem uygun iklim, sıcakkanlı insanlar, uygun fiyat, lezzetli yemekler mottosuyla Türkiye’ye yerleşen yabancılar bile geçimini nasıl sağlayacaklarını şaşırmış durumda.
Facebook’ta gezinirken karşıma çıkan bir grup bu durumu doğrular nitelikte. Grubun adı ‘Bargains in Bodrum’, Türkçesi Bodrum’da Fırsatlar ya da Bodrum’da Pazarlık. İlk bakışta komik bir isim gibi görünse de gruba şöyle bir göz attığımda Türkiye’deki pahalılığın insanlara neler yaptırabileceğine tanık oluyorum.
Üç harfli marketlerdeki kampanyalı ketçap fiyatından, belediyenin ilçede başlattığı yeni otobüs seferlerine kadar birçok paylaşımla Türkiye’deki yaşam bir nebze olsun kolaylaştırılmaya çalışılıyor. Yeni nesil dayanışmanın yansıması bu gruplar.
Grupta lezzetli ve indirime giren cheddar peynirinden, ucuz markalı cipsin lezzetine kadar ilginç yorumlar ve öneriler var. Güneş kremi, Brezilya fıstığı, konserve mısır, yulaf ezmesi, köpek maması hatta semt pazarlarındaki fiyatlar da tartışma ve öneri konusuna dönüşmüş durumda grupta.
Türkiye’de yaşamanın zorluğu yalnızca Türk vatandaşlarını değil ülkede yaşayan herkesin gündemini belirliyor sonuçta. Hükümetin sıkı sıkıya uyguladığı ekonomi programı ne zaman meyvelerini verir bilmiyorum ama bu süreçte en çok ezilen yine ücretli çalışan kesim ve aileleri olacak.