Körfezin yüzyıla yaklaşan bitmeyen, balık ölümlerinin süreklilik arz ettiği sorunu, temel nedeni antropojenik ötrofikasyondur (kültürel kirlilik). İzmir Körfezi atık yüklü derelerin, çevresindeki yerleşimlerin, limanın, ulaşımız, bakımın, tarım ve sanayinin yoğun baskısı altında. İzmir Körfezi büyük bir kentle çevrili çok hassas bir yapıya sahip koy özelliğinde, mevsim normallerine dönen yağışlarla, öncelikle Meles Deresi olmak üzere, ona ulaşan 16 dere su kaynaklarından ve çevreden körfeze, evsel, tarımsal, sanayi, liman- tersane hizmetlerinin atıklarının derin- yüzeysel deşarjlarıyla atıkların yoğun bir şekilde taşınması sonucunda geçtiğimiz günlerde yine körfezin eski günlerini aratan, çok yoğun koku ve kirliliğin yanı sıra son yıllarda görülmeyen kitlesel balık ölümleriyle adeta “Felaket” yaşamaya haftalardır devam etmektedir.

İzmir Körfezi iyi yönetilememekte. Körfezden, belediyeler, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanlığı öncelikle sorumlu.

Herkes nedenin sorumluluğunu bir başkasına yüklemekte( kayıkçı kavgası). Yıllarca bu günleri gelineceğini belirtmemize rağmen, alınmayan önlemler, geçiştirmeler, bıkkınlık veren yerel yönetim ve ilgili bakanlıklar arasındaki aynı olumsuz sonuçları veren, körfezin soruna çözüm olmayan sen kirletin, ben kirletmedim, durumunun tekrarlanıp öne sürülmesi. Kimseye fayda sağlamamakta!

Sorun çözümü belediyelerle birlikte, hükümet temsilcilerinin bir araya gelerek birlikte ortak bakışla içerisinde olmasıyla çözümlenir. Elbette sorun adeta çözülemez hale geldi ama doğru bilgi bilimsel ve ekonomik yatırımlarla bu devirde sorunu çözmek mümkün.
 

KİRLİLİĞİN NEDENİ

Turizm, sanayi, liman, tarımsal alanlarının, kentsel alanla iç içe olması, yoğun insan kaynaklı çevre kirliliği, kara- deniz trafiği, yapı sanayisinin ve dolgu taleplerinin kıyı alanları ve ekosistemler üzerindeki olumsuz baskısı, evsel veya endüstriyel girdilerdeki değişimlerin ve diğer çevresel baskıların körfez su kalitesine, biyoçeşitliğine ve ekosistemine etkilerini öne çıkmaktadır. Körfez’e ulaşan, her türlü besi elementlerince(azot-fosfor vd) yüklü olan atık suların, körfezde adeta kalıcı hale gelen ve aşırı üreyen su yosunlarının neden olduğu oksijensiz azalmasıyla meydana gelen kokuşmadan kaynaklanmaktadır.

İzmir Körfezi<’nde havaların ısınmasıyla aşırı oranda çoğalan makroskobik ( deniz marulu, kırmızı su yosunları vd.)ve mikroskobik (siyanobakter- dinoflagellatlar türlerinin) aşırı artışı ve ölümleri sonucu ( çürüme) oluşturdukları belirtilen, nitrat artışı, toksik metan gazı - hidrojen sülfürün körfezin birçok kesiminde artması ve denizin dip çamurunda kalıcı olmalarının yanı sıra suyun her alanında yoğun artış göstermesi sonucu deniz suyunun oksijen düzeyinin bazı yerlerde 1 altına düşmesi sonucunca oluşan biyokimyasal reaksiyonlar sonucu yoğun kirlilik artmasıdır.

Körfezin kendini temizleyecek, suyunu doğal olarak temizleyen kıyı yapısı ve yapay olarak suyunu filtre edecek olanakları söz konusu değildir. Bu hale gelişte, kıyıların geniş otoyolların yanı sıra körfezin kıyı yapısındaki kaya vb. dolgu alanlarının etkisi çok büyüktür.

Körfezler bizim gibi canlı ve dinamik yapılardır.

Doğal oluşumlarıyla körfezler canlı varlıklardır. İçerisindeki biyolojik çeşitliliği ( balığı, kuşu, börtü böceği vd.) onun yaşamsal organları –sistemidir. Körfeze ulaşan dereler, çaylar, nehirler tıpkı, doğal akıntıları; insanın kan damarları gibi körfezin de can damarlarıdır, tıkanmamalı, kirletilmemelidir. Dereler körfezin kirliliğinin göstergesidir. Onlar ne kadar temiz ve doğalsa, körfezde o kadar doğal ve temizdir.

O nedenle sorumluluk sadece İzmir Yerel yönetiminin değil, tüm bölgenin sorunu ve tüm şehirlerde insanların çevreye bakışını değiştirmek gerekiyor. Çevre kirliliğinin nedenleri ve kirliliğin ortadan kaldırılması ulusal bir konudur; haliyle ulusal seferberliği; merkezi hükümet, yerel yönetim ve vatandaş iş birliğini zorunlu kılar.

KİRLETMENİN ÜCRETİ

Denizlerin kirliliğe tahammül etme güçleri- (dayanıklılık bağışıklık) dirençlerinin yok olduğu dönemde aynı yasa ve uygulamalar çok ama çok anlamsız kalmaktadır. Denizlerin artık bir damla bile atığa direnci kalmamıştır. Politik boyutta ise standartların doğrudan teknik bulgulara göre değil de arzu edilen, kabul edilebilen çevre kalitesine göre belirlenmesi esastır. Para cezalarının denizlerin kirlenmesini engellediğini yaşananlar karşısında inanmak mümkün mü? Körfezin kirletilmesinin uzun ve kısa vadesi olmaz, kirlilik bulaşıcı ve çok hızlı her yere yayılıcıdır. Bütüncül bir çevre koruma politikası içinde kendisinden bekleneni verebilmesi için dikkat edilmesi gereken önemli bir konu da onun sosyal adalet olgusu ile olan sıkı ilişkisidir. Kirleten öder sistemi, sosyal- biyolojik yaşam adaletsizliği yıllardır balıkların, su canlıların, çevresindeki yaşamın, gelecek kuşakların sağlıklı , huzur içerisinde yaşama hakkını ödeyemediği için “İzmir Körfezinde yaşam leş gibi”! Ya Ödenen çevre ve temizlik vergileri?

SULARIN GELECEĞİ

Körfezin geleceği gelecekte alacağı yeni biçimler koruma- kullanmada sosyal adalet boyutunun politik nitelikli bir tercih olarak çevre politikasına ne ölçüde yansıtılacağına bağlı olacaktır. Bu doğrultudaki gelişme ise yine günümüzde baskın olan İnsanın her şeyin merkezinde olduğunu öne süren (antroposentrik) anlayışta, çevrecilerin ve genelde gelişmiş bir çevre bilincine sahip kamuoyunun etkisiyle gerçekleştirilecek değişikliklere bağlı olacaktır.

 Söz konusu gelişmelerde yine aynı kesimlerin (çevreciler ve kamuoyu) arz-talep ilişkisindeki etkileri nedeniyle piyasa sisteminde yapacakları yönlendirmelerin de katkısı olacaktır. Sorunun nedeni insan, çözümü ise insanların var olan gerçeği görüp birlikte gelecek için karar verip- çapa gösteren insanlarda. Yıllardır körfez temiz diye adeta “avutulduk”. Son yılların flaş bahanesi- suçlusu “ kürese ısınma, iklim krizi” oldu. Küreyi kim ısıttı? Arkasına saklanılan bu krizlerden çok öncesi körfez şiddetli kirlilik yaşadığı, alınan önlemler körfez temizliği sorunun geçici çözümü oldu. Yağmur sularının, derelerin taşıdığı kentsel kirlilik ( tarım-sanayi-liman) için alt yapı tesisleri geliştirilmedi. Bu gün körfezin damarlarından adeta zehir akmakta! Kirliliği kabul etmek çözüme ulaşmak demektir.

1575191963122 Egirdirin Tabandan Bagli Oldugu Beysehir Golu De Kurudu 3982 Dhaphoto 8

Bunun için;

1-Öncelikle körfez ve çevresinde, derelerde, kentlerdeki yapılaşmalarda- doğal yapısının korunmasında karar verici kimlerdir, kimler sorumludur. Bu alanlar sadece belediyelerin değil, çok sayıda bakanlığın sorumluluğundadır. Ayrıca İzmir de, bereketli havzada, bu doğal güzellikler doğrultusunda yaşamını sürdüren, ekonomik kazanç elde eden her bireyin sorumluluğundadır. Kirliliğe neden olanlar kirlilikten şikayet etmemeli! Görevlerimizi ve sorumluluklarımızı karıştırmadan, bir birimizi suçlamadan var olan “felaketten” elbirliğiyle, siyaset dışı bakışla kurtulabiliriz. Farkındalık, eğitim elbette çok önemli. Doğru bilgi ve gerçeği kabullenmek, riskle yaşamamak, başarmak ve en büyük güçtür.

2- Körfezi ve kentimizin doğasını, çevresini “kendimiz- evimiz” gibi temiz tutmalıyız. Temizliğin imandan geldiği inancına sahip değil miyiz. İzmir kent merkezinin arıtma kapasitesini artırmak ve arıtma faaliyetini birden fazla noktaya dağıtmak için Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi’nde gözden geçirme, yeniden incelemenin sürekli yapılması, Narlıdere, Karabağlar Atıksu Tesislerinin vd. devreye aktif olarak sokulması.

3- Körfeze ulaşan derelerinin doğal yataklarını değiştirip, daraltıp, onları betonlamaktan vaz geçmeliyiz. Toprak onun üzerinde oluşturulacak sazlık-kamışlık- otsu bitkiler- bakteriler, suyun canlıları, kirliliği engelleyen doğal temizleyicilerdir, kent ile doğa arasındaki ilişkinin geliştirilmesi- restorasyonu zorunludur.

4- Ekosistemin kendini yenileme kapasitesi var, kirlik gerçeğini kabullenirsek, ekonomik destek ve bilinen bilimsel yöntemlerle sorunun çözümü mümkündür. Öncelikle bilime inanmak ve bilimsel yöntemler ne diyorsa onu yerine getirmek gerekir. Tıpkı, dünyada örnekleri olan birçok başarılı çalışmalarda olduğu gibi. Bunun için acilen;

a-Körfez ve çevresinde iklim dostu yeşil dönüşüm ve kıyı işgallerine, son verecek dikey mimariye son verecek, körfezin- kentin hava almasını sağlayacak şehircilik çalışmaları, körfezle entegre edilmelidir) Körfezde, doğal yaşam koridorların bulunduğu yerlerde, başta, limanda, sanayide yeşil dönüşüm politikalarının bu alanlarda geliştirilmesi.

b) Körfez tüm çevresiyle, havzasıyla birlikte korunmalıdır. İç içe geçmiş olan, tarımsal, sanayi, ulaşım da simbiyoz (ortak paylaşım- dönüşüm) yaşamı geliştirmek gerekir. İzmir Körfezi’ndeki ve derelerdeki dip çamuru temizlenmesi çalışmaları batımetrik değerlere ve ekosistem özelliklerine göre her alanda sürekli yapılmalıdır ve hiçbir koşulla atık bırakılmamalı, erozyonla oluşan taşınım engellenmelidir. Buna neden olan körfeze ulaşan Meles, Bornova, Bostanlı, Peynircioğlu Deresi gibi çok sayıdaki derelerin, betonlanmak yerine suyun akışını ve kirliliğini engelleyen su arıtan bitkilerle “kamış –saz” toprak yapılardan oluşan çok sayıda kasisler- adacıklar oluşturulmalıdır. Yükseltiler her ay- yıl düzenli gözlemlenmelidir. Körfezin her yerinden su tahlilleri sürekli yapılmalı ve önlemler alınmalıdır.

c) Şehrin, körfez çevresinin atık su – yağmur hasadı gibi alt yapı düzenlemeleri doğanın değil, teknolojinin kontrolünde olmalıdır. Bu nedenlerle, iklim değişimine uyum sağlanması amacıyla bizden fatura –para istemeyen güneş vb. yenilenebilir enerji, temiz enerji, enerji verimliliği gibi doğa ve ekosistem temelli çözümler, yeşil- gri- mavi altyapı yatırımlarına hep birlikte katkı sunmalıyız. Suyu kullanan, kirleten öder mantığından vazgeçilmeli. Denizi, çevreyi kirletmeyecek uyarı ve yaptırımlar geliştirilmeli. Körfeze bir damla bile atık bırakılmamalı.

d) Körfezin ekosistemi ve biyolojik çeşitliğinin göçmesi, körfezin dayanıklılığını ( bağışıklığını) yok etmiştir. Körfez özgü olan bakteri ve diğer su canlıların popülasyonlarının artırılması gerekmektedir.

İzmir Belediyesi’nin yıllardır ve son yıllarda körfez temizliğiyle ilgili çalışmaları göz ardı edilemez. Yukarıda nedenleri ve sonuçlarını belirtiğimiz İzmir Körfezi’nin “kronikleşen kirlilik ve ekosistem kayıpları tek başına yerel yönetimce çözümlenemez. Bu konuda da gerekli izin ve yatırımlar için ulusal seferberlik her yerde olması gerektiği gibi İzmir de de yerine getirilmelidir.

Kirlilik bulaşıcı olduğu gibi çok hızla salgına dönüşen bir sorundur. Kentimizi, doğal yaşam alanlarımızı, tüm çalışmalarımız bilimle, akılla ve teknolojiyle sürdürürsek, şehirlerimizi dirençli hale getirerek “insanın neden olduğu” afetlerin izlerini” biran evvel silmek, atıksız körfez oluşturmak, zorda olsa farkındalıkla, insanın kentte yaşama alışkanlıklarınıdeğiştirmeye birlikte karar vermekle mümkündür.

Kaynak : TTKD Bilim Danışmanı – Em. Öğretim Üyesi Erol KESİCİ