Kentsel ısı adası için alınacak her önlem, şehirlerin iklim adaptasyonuna da katkı sunacaktır

2005 yılından beri sürdürülebilir şehirler yaratmak için çalışmalar yürüten WRI Türkiye, 12. Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu‘nu 10 Ekim 2024 tarihinde çevrim içi olarak düzenledi. Kentsel Isı Adasını Yönetmek: Yaşanabilir Şehirler İçin Yenilikçi Çözümler temasıyla gerçekleştirilen sempozyum, kentsel ısı adalarının nedenleri, etkileri ve bu soruna yönelik yenilikçi çözümler üzerine odaklandı.

Kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarından birçok uzmanın bir araya geldiği etkinlik, WRI Türkiye Direktörü Dr. Güneş Cansız‘ın açılış konuşmasıyla başladı. Dr. Cansız, konuşmasında kentsel ısı adası etkisinin şehirler üzerinde yarattığı ciddi sonuçlara dikkat çekerek şunları ifade etti:

“Kentsel ısı adası, özellikle yaz aylarında şehirlerin çevrelerindeki kırsal alanlara göre ortalama 1-3 °C daha sıcak olmasına sebep oluyor. Ancak bazı araştırmalar, bu farkın büyük şehirlerde 10 °C’ye kadar çıkabileceğini gösteriyor. İklim değişikliği, bu sorunu daha da ağırlaştırıyor. Ancak bu sorunu yalnızca bir risk olarak değil, bir iklim adaptasyonu fırsatı olarak da görmeliyiz. Kentsel ısı adası için alınacak her önlem, şehirlerin iklim adaptasyonuna da katkı sunacaktır.”
Kentsel ısı adası, insan sağlığı üzerinde de önemli etkileri bulunur. Sıcak hava dalgalarının hava kirliliği ile etkileşimi , astım, koah ve kalp krizi gibi hastalıklara neden olur. Kentsel ısı adası, artan nüfus ve insan faaliyetlerinden kaynaklanan önemli bir sorundur. Araç motorları, trafik yoğunluğu, klimalar ve endüstriyel faaliyetler ısıyı artırır.

İklim değişikliği ise bu sorunu daha da derinleştirir. Ancak bu sorunu bir risk olarak görmek yerine iklim adaptasyon için bir fırsat olarak değerlendirilmelidir. Bu nedenle de kentsel ısı adası karşı alınacak her önlemler iklim adaptasyonuna da katkı sağlar.

Sempozyumda söz alan WRI  da  iklim çalışmalarında yönetici olan Tuğçe Üzümoğlu; Kentsel ısı adasını anlamak, nedenlerini ve azaltım konularını  ele aldı.
Kentsel ısı adası şehirlerde giderek artmaktadır.Geçtiğimiz yaz İstanbul’da hava sıcaklığı 45 derece, nem ise yüzde 95’i buldu.Tahmince de diğer illerimiz de buna benzer sıcaklıklar meydana gelmiştir. Bir  taraftan da şehirlerde emisyon oranları ise artmaya devam etmektedir. Bu durum hava kirliliğini artırırken sıcak hava  dalgaları ile etkileştiğinde  şehirleri büyük bir tehlike altında bırakıyor.

Bu yılki sempozyumda, doğa temelli çözümler ve elektrikli ulaşım gibi sürdürülebilir stratejiler üzerine tartışmalar yapıldı. IFRC Türkiye Delegasyon Başkanı Jessie Thomson ve T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı AB Yatırımları Dairesi Başkanı Dr. Tijen İğci gibi alanında uzman isimler değerli görüşlerini paylaştılar.
IFRC Türkiye Delegasyon Başkanı Jessie Thomson konuşmasında şuna dikkat çekti: “Aşırı sıcaklar, her yıl iklim kaynaklı diğer afetlerden daha fazla insanın hayatını kaybetmesine neden oluyor ve kentsel alanlarda yaşayanlar bu durumdan en fazla etkilenenler arasında. Özellikle kent yoksulları, bunun yükünü en fazla taşıyan kesim. Bu durum, çoğu zaman medyada yer almıyor ve sessiz bir acil durum olarak kalıyor. Ancak, sıcak hava dalgalarından kaynaklanan ölümler kaçınılmaz değil. Daha iyi planlama, farkındalık yaratma ve veri odaklı erken uyarı sistemleri sayesinde bu ölümler azaltılabilir. Bu kapsamda IFRC, kurumları, toplulukları ve plancıları desteklemek amacıyla hem bugün hem de gelecekte sıcaklık riskini azaltmaya yardımcı olacak “Şehirler için Isı Dalgası Rehberi” adlı bir araç geliştirdi.”

Yaşanabilir şehir denilince benim zihnimde uyanan kavram; iklime ve coğrafyaya dair olandır. Her ne kadar İbni Haldun; “coğrafya kaderdir” diyorsa da şehri yaşanabilir kılmanın bizim tercihlerimize de bağlı olduğunu düşünüyorum. Sonuçta şehri yaşanabilir kılamıyorsak, tarih sahnesinden silinecektir.

Dünyada 1 milyon yerleşke, 19 bin turizm destinasyonu var. Ayrıca 1000 yıldan eski 100 kent, 100 yıldan eski 1000 kent söz konusu… Bir şehri yaşanabilir kılan 3 temel dinamik var; 1-Tarihi kültürel miras, 2-doğal kaynaklar ve 3-yerel kabiliyetler… Bu 3 faktör aynı anda var olunca şehir yaşanabilir.

Değilse? Tarihe bakın, kurulmuş, büyümüş ve yok olmuş binlerce şehir söz konusu… Bir kentin geleceği, kentin karar vericilerinin zihninde yatıyordur. Eğer o şehri gelecekte de yaşanabilir kılmak istiyorsak, sadece belediyecilikle değil, tasarımında gelecek tasavvuru da hesaba dâhil edilmeli.

Termal konforu arzu eden biri olarak gördüğüm şudur; çok az şehrimiz bunun bilincindedir. Termal konfor şansı az olan şehirlerde yaşıyoruz. Yaz-kış ısı farkları oluşmasında yapılaşmanın alt yapının ve kentin genel planları düşünülmüyor. İmar affediyor ama deprem, afet, termal şartlar affetmiyor.

Sempozyumda aklımda kalan WRI ağının, daha dirençli şehirler için kapsayıcı çözüm arayışlarının; hem insanlar hem de gezegen için daha iyi bir yarına dair faydalı şeyler üzerine çalışıyor oluşlarıdır.

T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı AB Yatırımları Dairesi Başkanı Dr. Tijen İğci ise ulaştırmada yeşil dönüşümü sağlamak üzere Bakanlık tarafından yapılan çalışmaları paylaştı. Sunumda, Türkiye’nin yeşil dönüşüm alanında Avrupa Birliği bağlamında yürüttüğü çalışmaların yasal çerçevesi çizilerek Bakanlık tarafından yapılan uygulamalar hakkında bilgi verildi. Yeşil dönüşüm sürecinde kentsel ulaşım ve elektrikli ulaşım konuları detaylıca ele alındı.

Kısaca bahsetmek gerekirse ; Yeni kalkınma büyüme modeli ile birlikte,AB.liği 2050 itibarıyla, dünyanın ilk iklim nötr olma  kıtasını hedefini ortaya koydu. Bu mutabakatın temeline baktığımız da temiz enerji ve kaynakların etkin bir biçimde kullanılması görülmektedir. Bütün politikaların iklim ekseninde toplanılmasını öngörmektedir.

Avrupa yeşil mutabakatında ulaşım sektörü için,sürdürülebilir ulaşım araçlarının teşvik edilmesini bir hedef olarak benimsendiği belirtmek yanlış olmayacaktır.
Kentsel hareketlilik iklim politikalarının artık vazgeçilmez bir parçasıdır. AB.Komisyonu  9 Aralık 2020’de sürdüreülebilir akıllı ulaşım stratejisini yayınladı. Bu stateji kapsamında, kara,hava ve deniz yolu araçlarında sıfır emisyonlu araçlar kullanılması, kombine taşımacılığın geliştirilerek sürdürülebilir olması ve elektrikli araçların altyapısının hazırlanması sayabilliriz.

ŞEHİRLERİ SOĞUTMAK GEREK

Enstitü Kentsel Hareketlilik Yöneticisi Cemil Oğuz, Kadıköy’deki pilot uygulamayı anlatırken; “Artan nüfus, insan faaliyetleri, araçlar, endüstriyel yapılarla ısınan semtte yürünebilirlik başlı başına sorun. Bu yüzden yeşil alan eksikliği gidermeli, doğa tabanlı çözümlerle kenti soğutmalıyız” diyor.
Sempozyum da sunulan projelerden biri de “Kentsel Hareketlilik Planlarında Doğa Tabanlı Çözümlerin ilçe düzeyinde entegrasyonudur.”
Projenin amacı : 2026’nın sonunda bu proje ile teknik kapasite ve becerileri artırılacak olan belediye çekirdek ekipleriyle iş birliği içinde,ilçe düzeyinde kentsel hareketlilik ve doğa tabanlı çözümler planı tamamlanacaktır.

ANAHTAR FAALİYETLER

•    Mevcut Durum Değerlendirme Raporu’nun hazırlanması,
•    Kapasite Geliştirme Çalışmaları’nın yapılması,
•    Kadıköy ilçesi kentsel hareketlilik ve NBS Konsept Planı ve Klavuz Raporu

Proje ile Kadıköy’deki kentsel hareketlilik ve doğa bazlı çözümler entegrasyonu desteklenerek, önceki aşamalarda toplanan veriler üzerinden trafik sayımları, sokak tipolojileri ve anket sonuçları değerlendirilecektir.

Ulaşım davranışları ve NBS uygulamalarının etkileri incelenirken, ilçeye özgü bir hareketlilik ve NBS konsept planı ortaya konulacaktır. Oluşturulacak olan bu plan, paydaşların katılımını ve iş birliğini sağlayarak sürdürülebilir  çözümler geliştirilmesine zemin hazırlıyacaktır. Ayrıca, belediye ekiplerinin teknik kapasitesini artıracak stratejiler ile İstanbul’un diğer ilçelerinde de benzer uygulamalara geçiş imkanı sunacaktır. Proje sonuç raporu ise diğer şehirler için hem teşvik edici hem de rehber niteliğinde olacaktır.

DOĞA TEMELLİ

Sempozyumda ayrıca, Avrupa Birliği tarafından ortak finanse edilen Interreg NEXT Karadeniz Havzası’nda Sınır Ötesi İşbirliği Programı desteğiyle yürütülen (NBS-CORES) İklim Kaynaklı Afetlere Karşı Toplum Direncini Artırmak için Doğa Temelli Çözümler Projesi’nin bölgesel lansmanı gerçekleştirildi.
Lansman sırasında doğa temelli çözümler (NBS) ile ilgili küresel çapta uygulama örnekleri sunuldu ve karşılaşılan zorluklar ele alındı. Gürcistan, Türkiye ve Yunanistan merkezli proje ortakları, NBS-CORES projesinin hedeflerini, faaliyetlerini ve beklenen çıktılarını paylaştı. Panelde sınır ötesi iş birliğinin, ortaklıkların ve en iyi uygulamalardan öğrenmenin önemine dikkat çekildi. 

NBS kavramının birçok bölgede yeni olmasına rağmen, geçmişte bazı uygulamaların bu kapsamda hayata geçirildiği belirtildi. Ayrıca, NBS çözümlerinin kentsel ısı adası etkisini azaltmadaki rolü güncel bilimsel veriler ve örneklerle vurgulandı. Vaka örneklerinden yola çıkarak yerel bağlama uyarlanmış uygulamalarla, şehirlerde kentsel ısı adalarında 2-4 °C arasında düşüş sağlanabileceği ifade edildi.

SONUÇ VE ÖNERİLER

1800’lerin sonunda sanayileşmenin yoğun olduğu kentlerdeki sorunları çözmek için ortaya çıkan kent planlama yaklaşımları; günümüzde küreselleşme, teknoloji, çevreye yapılan baskılar, ekonomik büyüme kaygıları gibi birçok konu ile çeşitlenmiş ve farklı boyutlar kazanmıştır.

 Yeni sorunların çözümü ise akıllı şehir yaklaşımı ile bulunmaya çalışılmaktadır. Türkiye’de akıllı şehir çalışmaları 8-10 yıllık geçmişe sahiptir. Yerel yönetimlerin bir strateji ve eylem planı olmaksızın tekil ve teknoloji ağırlıklı uygulamaları (mobil uygulama vb.) akıllı şehir uygulaması olarak etiketlemeleri Hollands’ın “gerçek akıllı şehir lütfen ayağa kalkabilir mi?” adlı çalışmasındaki tespiti ile örtüşmektedir.

Nesnel değerlendirme sonuçlarının halka açık olmaması, ulusal, yerel ve birbirine komşu kentlerin değerlendirme modellerindeki uyumsuzluklar tüm paydaşlar açısından yeni çalışmalar gerektirmektedir. Ulusal ve yerel düzeyde tüm paydaşların iş birliğinde gelişime açık oluş genel bir yaklaşımdır.
Dijital, zeki, sürdürülebilir, yaşanabilir, dirençli, yaşlı dostu, çocuk dostu, kapsayıcı gibi sıfatları düşünebilmemizi sağlayan ‘akıl’, şehrin önüne eklendiğinde de bu sıfatları kapsaması oldukça mantıklıdır. Diğer bir deyişle akıllı olan bir şehir zaten sürdürülebilir, yaşanabilir, dirençli ve kapsayıcıdır.

Bu sayede şehirlerin iklim değişikliğine uyum, etkilerinin hafifletilmesi ve mücadele gibi sorunlarına daha hızlı çözüm üretilebilecektir. Başka bir ifade ile teknolojinin ve yenilikçi yöntemleri uygulamanın bir amaç değil araç olduğu şehirler için akıllı şehir veya “akıl dostu şehir” ifadesinin kullanılarak amaçlara odaklanmak günümüz ve geleceğin kentleri açısından daha doğru olacaktır.

Kentsel Isı Adası etkisi, özellikle sıcak iklimlerde yaşayan insanlar için yılın belli bir döneminde yaşam konforu eşiğini aşacak seviyelere ulaşabilmektedir. Dolaylı olarak da, sağlık sorunları, soğutma için tüketilen enerji miktarında artış, hava kirliliği ve su sıkıntısı gibi olumsuzluklar ortaya çıkartmakta, hatta bölgesel ölçekte iklim değişikliklerine sebep olabilmektedir.

Kaynak : Kemal KESKİN-  

https://www.gayrimenkulhaber.com/guncel/wri-turkiye-12-yasanabilir-sehirler-sempozyumu-kentsel-isi-adasini-yonetmek-yasanabilir-sehirler-icin-yenilikci-cozumler/