Gökçe Saatçıoğlu'nun, Necatibey İlkokulu'ndaki sıralardan öğretmenlik yolculuğuna uzanan duygusal hikayesi, öğretmenliğin sadece bir meslek değil, bir yaşam biçimi olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.
Bu 24 Kasım'da okul sıralarımızdan öğretmenler odasına uzanan bir yolculuğu paylaşmak istedim. Necatibey İlkokulu'nda (ilköğretimdi o dönem) aynı sırayı paylaştığım sınıf arkadaşım Gökçe Saatçıoğlu, bugün okulumuzda "Rehber Öğretmen" olarak görev yapıyor.
Kikirdeşmelerimizin, atışmalarımızın, ataş paylaşmalarımızın ve daha nice anılarımızın üzerinden yıllar geçmiş. Bugün o sıralarda aynı duygu ve heyecanı yaşayanlara yol gösteriyor sevgili Gökçe. Büyük gurur...
TARİFSİZ MUTLULUK, KÖKLERİME YOLCULUK
Dayanamadım, sordum tabi, "Mezun olduğun okula, öğretmen olarak dönmek nasıl bir duygu?" diye. "Tarifsiz bir mutluluk, köklerime yolculuk" diye bahsetti tayininden okulumuzun kıdemli öğrencisi, taze öğretmeni. Şöyle anlattı: "Hayatta bazı anlar vardır ki insanın kalbinde derin izler bırakır. Ben şu an tam da o anlardan birini yaşıyorum. Mesleğimin 12. yılında bir zamanlar sıralarında oturduğum, hayaller kurduğum, mezun olduğum okuluma tayinimin çıkmasının mutluluğunu yaşıyorum.
Bu okul benim için sadece bir bina ya da dersliklerden ibaret değil; ilkokul ve ortaokul yıllarımın geçtiği, anılarımın olduğu geçmişime açılan bir kapı, hayatımın şekillendiği bir yuva. Her şeyden önemlisi, bir öğretmenin bir öğrencinin hayatında nasıl bir fark yaratabileceğini de öğrendiğim yer. Bugün buraya öğretmen olarak dönmek, tarifi zor bir duygu.
Mesleğimi ilk günkü heyecanla yapmaya devam ederken, öğrencilerimin hayatlarına dokunabileceğim, hayatlarında izler bırakabileceğim, belki benim öğrenci iken hissettiklerimi, öğrencilerimin de hissetmelerini sağlayabileceğim bir fırsat.
Meslek hayatım boyunca hiçbir gün "İşe gidiyorum" demedim, "Okula gidiyorum" dedim hep. Şimdi yuvama dönmüşken bu yalnızca bir iş değil, bir sorumluluk benim için.
Şu an öğrencilerim belki bu sıralarda oturmanın ne anlama geldiğini tam olarak bilmiyor ama bir gün geriye dönüp baktıklarında buranın ne kadar özel bir yer olduğunu anlayacaklardır eminim. İşte o zaman benim yaşadığım bu tarifsiz duyguyu onlar da hissedeceklerdir.
Şimdi bu duyguları ifade etmemde vesile olan; bir zamanlar aynı sınıfı paylaştığım, birlikte bahçede koşup oyunlar oynadığımız, çocuksu sırlarımızı paylaştığımız, ders çalıştığımız, okulumuzun yeni binasında öğretmenler odasına her girdiğimde evlerinin balkonlarını görerek anılarımın canlandığı sevgili arkadaşım Tuğçe Doğaneli Kamacı'ya teşekkürü bir borç bilirim.
Bu sıraları, bu okulu benim için önemli yapan anılarımızın değerini bilerek buradaki yolculuğumun yeni umutların ve nice güzelliklerin başlangıcı olmasını dilerim.
BAŞÖĞRETMEN' İN İZİNDE...
Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün "Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır" sözünü ilke edinerek bu kutsal mesleği bir yaşam biçimi olarak yerine getiren tüm meslektaşlarımın 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü en içten dileklerimle kutlarım."
Gökçe' nin değindiği "işe değil okula gitme" düşüncesini hep çok değerli daha önemlisi gerekli bulmuşumdur. Öneminin anlaşılacağını umuyorum. Ne diyelim sayınız günden güne artsın Gökçe Öğretmenim.
Hayallerini kucaklayan pek çok arkadaşım gibi, bayrağı öğretmenlerimizden devralan Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmen Gökçe Saatçıoğlu'nu da kutluyor, başarılarına yenilerini ekleyeceğine yürekten inanıyorum.
Zorluklara rağmen üzerimizden sevgisini, ilgisini, bilgisini eksik etmeyen tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü kutlu olsun. İyi ki varsınız.