Karaburun’dan başlayarak güneyde kalan tüm deniz sahasında deniz patlıcanının avlanması serbest bırakıldı. Deniz patlıcanları, deniz ekosisteminin sağlığı açısından kritik bir rol oynuyor
Marmara Denizi’nde görülen müsilaj ve İzmir Körfezi’nde balık öldüren kirlilik çözülmeyi beklerken Türkiye’nin dünyada pek çok ülkenin koruma altına aldığı deniz patlıcanlarının ihracatına izin vermesi tepki çekiyor. Yılda 150 ton kumu ve günde 350 kilo ağır metali arıtabilen ‘denizin filtreleri’nin satışına uzmanlar ve Ege’de yaşayan halk tepkili. Canlıların birkaç milyon dolar uğruna satışının denizlerdeki kirliliği artırdığını belirterek karardan vazgeçilmesi çağrısı yapılıyor.
Oksijenin en alt seviyede olduğu İzmir Körfezi'nde yaşanan balık ölümleri sonrası kirliliğin nasıl bertaraf edileceği tartışılırken, Çeşme'de deniz kirliliğini adeta emen, deniz patlıcanı (deniz hıyarı) olarak bilinen canlıların da, ihracatla denizlerden toplandığı öğrenildi.
İhracatla Çin, Hong Kong, ABD, Malezya gibi ülkelere satılan deniz patlıcanı için uzmanlar bu canlının avlanmasının Ege Bölgesi’ndeki denizlerin temiz kalmasını engelleyeceğini ifade etti. Denizlerin akciğeri olarak bilinen deniz hıyarının avlanmaması gerektiğini vurgulayan uzmanlar, bölgenin 2019'da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Resmi Gazete kararıyla koruduğunu, daha sonra da Tarım ve Orman Bakanlığı'nın 11 Ağustos 2024 tarihindeki kararıyla avlanabileceğine dikkati çekti.
Tarım ve Orman Bakanlığı, Karaburun’dan başlayarak güneyde kalan tüm deniz sahasında deniz patlıcanı avlanmayı serbest bıraktı. Bakanlığın 11 Ağustos 2024 tarihinde yayınladığı genelge ile Çeşme Ildır ve güneyindeki deniz alanlarında avlanma izni verildi.
Oysa bu bölge, Cumhurbaşkanlığı tarafından 14 Mart 2019 tarihinde “özel çevre koruma bölgesi” olarak ilan edilmişti.
Çeşme Kent Konseyi Başkanı Dr. Ahmet Güler, deniz patlıcanlarının avlanmasının denizlerin temiz kalmasını zorlaştıracağını ifade ederek, “Kaçak avcılar denizin dibinde canlı bırakmadı. Deniz patlıcanı türünün yok edilmesi, kirlenecek denizde balık kalmaması anlamına geliyor. Kirli bir deniz, Çeşme turizmine ağır bir darbe vuracak” uyarısında bulundu.
Güler, deniz ürünlerinin fiyatlarının da artacağını belirterek, “Balıkçılarımız denizden eli boş dönecek” uyarısında bulundu. Türkiye’nin deniz patlıcanı ihracatından elde ettiği gelirin yalnızca 30 milyon dolar olduğunu aktaran Güler, “Türkiye’nin deniz patlıcanı ihracatından elde edilen gelir sadece 30 milyon dolar. Ama denizlerimize verilen zarar milyar dolarla ölçülemez” diyerek Tarım ve Orman Bakanlığı’na kararnamenin iptal edilmesi çağrısında bulundu.
‘MUTLAKA KORUNMALI’
Deniz patlıcanları, deniz ekosisteminin sağlığı açısından kritik bir rol oynuyor. Deniz tabanında, kum veya çamurda yaşayan bu canlılar, ağır materyalleri temizleyerek adeta denizlerin filtreleri gibi çalışıyor. Bir deniz patlıcanı yılda neredeyse 150 ton kumu filtre ederek, denizlerin temizlenmesine katkıda bulunuyor.
Bu gelişmeler ışığında, Çeşme ve çevresindeki denizlerin geleceği için atılacak adımların büyük bir öneme sahip olduğu aşikâr. Deniz patlıcanları gibi doğal kaynakların korunması, sadece bölge halkı için değil, tüm ekosistem için hayati birgereklilik.
2020'de Çin'e en çok deniz patlıcanı gitti
Ege İhracatçı Birlikleri verilerine göre, av miktarına göre yıllık 10 milyon dolara kadar çıkan deniz hıyarı (patlıcanı) ihracatı, 2022'nin 8 ayında 2 milyon 435 bin dolara ulaştı.
Yine Ege İhracatçılar Birliği raporuna göre, 2020 yılının ilk 5 ayında ülkemizden Çin'e en çok gıda ürünü olarak deniz patlıcanı gitti.
Tarım ve Orman Bakanlığı'nın izin verdiği sahalarda dalgıçların topladığı deniz patlıcanı, özellikle Uzak Doğu mutfaklarında tercih ediliyor. AA'nın 04.09.2022 tarihinde yayımladığı bir habere göre de deniz patlıcanları Çin, Hong Kong, Malezya ve ABD'ye gönderiliyor.
Kilosu 150 dolara satılıyor
Ildır Köyü Su Ürünleri Kooperatifi, 16 Ekim 2023 tarihinde Ege Üniversitesi Rektörlüğüne, 'Deniz patlıcanı ve deniz kestanesi gibi türlerin avcılığının deniz ekosistemine olan etkilerine dair değerlendirme' istediğine dair dilekçe yazdı. Ege Üniversitesi 20 Ağustos 2024 tarihinde konuya ilişkin 10 ay sonra cevap yazdı. Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Temel Bilimler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alper Doğan, Deniz Biyolojisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. A. Kerem Bakır ve öğretim üyesi Doç. Dr. Ertan Dağlı, Ildır Körfezi'nde deniz patlıcanı ve deniz kestanesi gibi ürünlerin avcılığının tamamen yasaklanması gerektiği görüşünde birleşti.
Ege Üniversitesi’nin Ildır Körfezi’nde toplanan deniz patlıcanlarına ilişkin raporu: Öte yandan Ege Üniversitesi'nin raporuna göre, dalgıçların en fazla 40 kilogram deniz patlıcanı çıkarabildiği ve kilogram başına bu deniz patlıcanlarının 30 ila 150 dolar arasında satıldığı öne sürüldü. Türkiye'de tüketilmediğine dikkati çeken uzmanlar deniz patlıcanlarının Uzak Doğu ülkelerinde tüketildiğini belirtti.
Greenpeace Türkiye: Deniz patlıcaının ihraç edilmesi kararından vazgeçilmeli: Greenpeace Türkiye biyoçeşitlilik sorumlusu Duygu Kural'ın konuya dair yaptığı açıklamada deniz suyundaki oksijen seviyesinin düştüğüne dikkat çekildi. Greenpeace Türkiye biyoçeşitlilik sorumlusu Kural'ın ifadelerine göre, İzmir Körfezi'ndeki kirlilik nedeniyle haftalardır balık ölümleri gerçekleşiyor ve denizleri temizleyen deniz patlıcanının ihraç edilmesi, gelecekte önemli çevre sorunlarına yol açacak. Kural, 'Ranttan değil doğadan yana adımlar atmalıyız' mesajını vererek sözlerini şöyle sürdürdü:
"İzmir Körfezi'nde kirlilik nedeniyle deniz suyundaki oksijen seviyesi düştü ve haftalardır balık ölümleri olduğunu biliyoruz. Bu noktada, Körfez’in temizlenmesinin yanı sıra temizliğin sürdürülebilirliğini sağlamak adına bilim insanlarından gelen önerileri araştırmanın ve uygulamanın önemli olduğu kanaatindeyiz. Deniz patlıcanı/hıyarı, ötrofikasyonu (zararlı alg patlamaları ile su varlıklarında kirliliğe yol açan süreç) önlemek ve deniz ekosistemini korumak adına oldukça önemliyken bu deniz canlısının ihraç edilmesi kararından vazgeçilmeli. Denizleri ve deniz canlılarını koruyacak adımlar bölgede yaşayan insanların sağlığını da olumlu yönde etkiler. Ranttan değil doğadan yana adımlar atmalıyız."
ALİPAÇA: Deniz patlıcanı günde 350 kg ağır metali arındırır: Kuzey Ormanları Savunması sözcüsü Başar Alipaça, Türkiye’nin deniz patlıcanı ihracatının çevresel etkilerini gündeme getirdi. Alipaça, deniz patlıcanlarının yalnızca Çin restoranlarında tüketilmediğini, aynı zamanda bazı kozmetik ürünlerinde de ana madde olarak kullanıldığını belirtti.
Kaçak avcılığın yaygın olduğuna dikkatİ çeken Alipaça, bu durumun denetiminin yetersiz olduğunu vurgulayarak, “Deniz kirliliğini önleyen bu canlıları ihraç etmenin ilerleyen zamanlarda ciddi zararlarını görebiliriz” dedi.
Deniz patlıcanlarının, denizlerin akciğeri olarak nitelendirildiğini ifade eden Alipaça, “Kumdaki ağır metalleri eriterek denizi temizleyen deniz patlıcanları ağır kirlilik baskısı altındaki Türkiye denizleri açısından yaşamsal bir öneme sahip ancak bu türün yüksek gelir getirisi yine üzerinde büyük bir av baskısı yaratıyor. Deniz patlıcanları Çin restoranlarında mutfağında tüketiliyor, aynı zamanda dünyada ilaç ve kozmetik sanayiinde hammadde olarak kullanılıyor.
Kaçak av çeteleri ekosistem açısından kurucu olan bu türü toplamak için adeta soykırım yaparcasına denizi kazıyor. Bir de bunun üzerine bakanlığın verdiği av izinleri ile deniz patlıcanlarını yok oluşun eşiğine getiriyorlar. Deniz kirliliğini önleyen bu canlıları denizlerimizin akciğerleridir ve avlanması kesinlikle yasaklanmalıdır.
Denizdeki kirliliği yiyerek beslenir, bir tek deniz hıyarı (patlıcanı) günde 350 kilogram, yılda 120 ton kumu ağır metallerden arındırır. Ve biz bu hazineyi Çin'e gönderiyoruz, ‘Kendi denizlerimiz kirlensin' diyoruz adeta” şeklinde konuştu.
Deniz patlıcanı nedir?
Deniz hıyarları (patlıcanları), derisidikenlilerin Holothuroidea sınıfından omurgasız hayvanlardır. Vücutları, ağızla anüsten geçen eksen istikametinde uzamış olup, sosis veya hıyara benzer.
Ağız ve anüs karşılıklı iki uca yerleşmiştir. Diğer derisidikenlilerden, kutuplar yönünden geçen eksenin uzamasıyla farklılaşmıştır. Bu uzama hayvanın yan yatmasına sebep olur. Ağız çevresinde çelenk şeklinde 10-30 kadar duyu, dokunma ve av yakalamaya yarayan tentaküller (dokungaçlar) vardır. Genellikle 3–27 cm boyundadırlar. 60 cm uzunlukta olanları da vardır. 900 kadar türü bilinmektedir.
Kıyılara yakın sığ yerlerde raslanır:
Denizlerin kıyılara yakın sığ yerlerinde rastlanır. Ambulakral tüp ayaklarla yavaş hareket ederler. Tüp ayaklarını duyu organı olarak da kullanırlar. Tüp ayakları olmayan deniz hıyarları diplerde U şeklindeki oyuklarda yaşarlar. Solunumları vücut boşluğunda uzanan bir çift suakciğeri veya solunumağacı denen organlarla sağlanır. Kendilerini yenileme özelliğine sahiptirler. Yumurtlayarak ürerler, erkek ve dişilerinin şekli birbirine çok benzer. Bazıları hermafrodit (çift cinsiyetli)dir.
Tentakülleriyle yakaladıkları plankton ve çamurlardaki organik maddelerle beslenirler. Çeşitli renklerde veya cam gibi saydam olanları da vardır.
Tehlikeyle karşı karşıya kaldıklarında etkileyici stratejiler uygularlar. Bazı türler beyaz bir tubül salgılayarak avını hareketsiz bırakabilir. Yerliler bu tubülü sağarak resif ayakkabılar ve sargı bezi yapar.
Diğer etkileyici özelliği ise midelerini anüslerinden çıkarıp, bulunduğu çevreyi toksik bir çorbaya bular. Ortalama bir akvaryum dolusu balığı öldürebilir fakat kendi de ölür.Bazı türler kendilerini futbol topu kadar şişirebilir, bazıları ise su püskürterek çakıl taşı gibi görünebilir.
En önemli özellikleri ise, vücutlarının her yanındaki yakalama kolajeni adlı yapı sayesinde kendini sıvıya dönüştürme becerileridir. Sıvı haldeyken küçük çatlaklardan geçebilir ve tekrar eski haline dönebilirler.
Kaynak : https://www.karar.com/guncel-haberler/denizlerin-filtresine-ihracat-izni-1894858