Toplumsal istek ve beklentilerin karar vericilere ulaşmasını sağlama kapasitesiyle yerel basın, tüm dünyada karşılığı olan çok önemli bir güç. Bu güç özellikle Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Birleşik Krallık, Almanya, Hollanda, Belçika gibi Batılı ülkelerde yerel halkın sigortasına dönüşmüş durumda.

Dayanışma kültürünün gelişmesi, mahalle-semt dayanışma ağlarının toplumsal ihtiyaçlara yanıt vermesi ve bir yere ait olma kültürüne olan katkısıyla yerel basının temsilcisi olan mecralar hayati önem taşıyor.

Türkiye’de ise yerel basına genellikle ‘taşralı’ ya da ‘profesyonel olmayan’ bir sistemin parçasıymış gibi yaklaşılıyor. Türkiye’de medyanın merkezi olan İstanbul ve başkent Ankara’daki politik hava dışında yaygın medyada yerel unsurları ya da onların tabiriyle ‘taşra’ ile karşılaşmak çok da mümkün olmuyor.

Ulusal gazetelerin bölge eklerini kapattığı, yerelde istihdam alanlarının her geçen gün daraldığı, tasarruf genelgesi söylemiyle ilk kurban edilen yerel gazete aboneliklerinin tartışma konusu dahi yapılmadığı şu günlerde kendi mahallemizden haber alabilmenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladık.

Sosyal medyaya sıkıştırılmış bir alana yönlendirilmeye çalışılan yerel basının yok olmadan kamuoyu desteğiyle yeniden ayağa kalkması şart. Bu noktada desteğin devlet, kurum ve kuruluşlardan çok o şehirde yaşayan halktan geliyor olması önemli.

ACI DENEYİM

İzmir Alsancak’ta iki vatandaşın hayatını kaybetmesine neden olan elektrik kaçağı faciasında parçası olmaktan gurur duyduğum Ege Telgraf’ta 5 yıl önce Utkucan Akkaş imzalı haberin 5 yıl sonra Türkiye gündemine bir kez daha gelmesi hepimizi üzerken yerel basının önemini bir kez daha hatırlattı.

Ege Telgraf’ın 5 yıl önce ‘İlla birilerinin ölmesi mi lazım’ manşetinin 2024’te acı bir deneyimle hatırlanması kimilerine göre önemsiz görülen yerel basının kentin sorunlarına, beklentilerine, ihtiyaçları için verdiği mücadelenin anlaşılması için milat olsun.

4 TL ile 10 TL arasında değişen yerel gazetelerin satışlarının dip yaptığı, insanların yaşadıkları şehirlerdeki yerel gazetelerin isimlerini bile rahatlıkla telaffuz edemediği günümüzde yerel basını yaşatmak daha iyi bir çevrede yaşamak isteyen herkesin görevi olmalı.

TÜİK verilerine göre Türkiye’deki yerel ve yaygın gazetelerin toplam sayısı 2 bin 71. Bunların sadece 145’i ulusal çapta yayın yapıyor. Gazete sayısı 2011 yılında 2 bin 905 iken 2013 yılında 3 bin 100’e kadar yükselmişti. Buna göre gazete sayısı son 10 yılda yüzde 29 azaldı.

Bu azalmada artan maliyetlerin yanı sıra yerel basına hem halkın hem de yerelin yeterince ilgi göstermemesi geliyor. Yerel basın temsilcilerinin son yıllarda Basın İlan Kurumu’nun da desteğiyle teknolojinin imkanlarla kabuk değiştirmesi yeni bir başlangıç kabul edilmeli.

Bu yeni dönemde kendi sesimizi daha çok duyabilmek için her eve en az bir yerel gazete girmeli.