“Adana’da düğünde ‘istek parça’ kavgası…
Gelinin abisi erkek tarafından 6 kişiyi vurdu!”
Kanıksadığımız haberler…
“Gelinin abisi, erkek tarafının olduğu yere el bombası attı” olsaydı, sanırım...
“Adana’da düğünde ‘istek parça’ kavgası…
Gelinin abisi erkek tarafından 6 kişiyi vurdu!”
Kanıksadığımız haberler…
“Gelinin abisi, erkek tarafının olduğu yere el bombası attı” olsaydı, sanırım daha çok dikkati çekerdi.
Çalışan iş makinelerini izlemek gibi yaygın bir alışkanlığımızdır, düğünde kavga etmek…
Düğün ve kavga…
Bu iki kelimeyi aynı cümle içinde anlamlandırabilmek, oksimoronun zirvesi yani…
Yaygın alışkanlığımızdır, nüktedanlara göre de ‘ata sporumuz’dur.
Bunun bir de ‘Kız tarafı çok oynadı, erkek tarafı az oynadı’ versiyonu var.
‘Efendim şurada oturan öküzlerinize söyleyin bizim kızlarımızı kesmeyi bıraksınlar!’ açılımı var bir de…
Olaya bir de alkol karıştı mı, eyvah ki ne eyvah!
Halay başı kavgasına ne demeli… Tam düğün bitti dersin, beyaz gömleğinden etleri taşmış, kan ter içinde, gözleri kan çanağına dönmüş biri çıkar, ‘Daha halay çekecektik’ kavgası başlatır. Kadınlar karışır kavgaya, ellerinde dünya paraya aldıkları topuklu ayakkabılarıyla…
Takı meselesine girmiyorum bile.
Her ne kadar Z kuşağı düğünden hoşlanmasa da, ‘Düğün müğün istemiyorum, ona harcayacağım parayla bir sürü ülke gezerim ben’ dese de şimdilik bu taşı kimse yerinden kaldıramaz.
Tıpkı, ülkemde kaldırılamayacak tonlarca taşlardan biri gibi…
Düğün tamam da gözünü sevdiğim memleketimin bu halleri yok mu!
Düğünde taşlı sopalı kavga…
Ne diyeyim, Allah hepimizi korusun.
Yurt meselesi
Üniversiteler açıldı, öğrenciler geldi, evler tutuldu, kiralık ev kalmadı, kalanlar da ateş pahası, özel ve devlet yurtlarına olan talep arttı, yurtlarda yer yok, çocuklar parklarda, sokaklarda yatıyor.
Yeni gündemimiz…
Öğrenciler barınma derdine düşmüşken ne yazık ki bazı siyasiler ‘Benim babam senin babanı döver’ kafasında…
Yahu tamam, 2002’de 190 olan öğrenci yurdu sayısını 769’a, yurt yatak kapasitesini 182 bin 258’den 719 bin 567’ye, kredi/burs verilen öğrenci sayısını 451 bin 550’den 1 milyon 449 bin 387’ye çıkarmış olmak elbette alkışlanacak bir başarı. Peki, rakamlardaki bu artışa paralel artan öğrenci ve üniversite sayısını neden hesaba katmıyorsunuz?
Yöneticiler de, yöneticileri eleştirenler de ne yazık ki lafa ortadan başlıyor. Krize, kendi lehine bir bakış açısıyla bakıyor ne yazık ki…
Oysa ki vakit hareket vakti…
Kapanan Hilton’un öğrencilere tahsis edilmesi gündemde. Ben, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in bu hamleyi gerçekleştireceğine inanıyorum. Devlet kurumlarının lojmanlarının, misafirhanelerinin bu gençlere açılabileceğine de inanıyorum.
Evinden, annesinden, babasından uzakta yaşam mücadelesi vermek nedir, bunu çok iyi biliyorum. Yerel ya da merkezi; ben karar vericilerin bu konuya bir el atacağına inanıyorum.