“Atacaksın paketi çöpe, şak diye bırakacaksın!”
“Yok yok öyle değil. Biraz biraz…Mesela önce yarım pakete düşüreceksin, sonra günde beş tane, sonra günde bir tane, o da akşamları. Böyle böyle, yavaş yavaş hayatından çıkaracaksın!”
Caksın, ceksin…
“Kırk sekiz saat içmezsen bitti demektir bu iş!”
“Yetmiş iki saat içmedim, ciğerlerim öyle rahatladı ki. Böyle merdivenleri ikişer üçer çıkmaya başladım.”
“İçmedim ama nasıl içmedim bir sor! Çok zor, çok!”
“Kırk yedi gün içmedim, yediğim içtiğim meyveden sebzeden tat almaya başladım.”
“Üç ay içmedim. Arkadaş uzattı, yaktım bir tane, yine başladım. İstediğim zaman bırakırım ama…”
“Çay kahve içme, aramazsın. Alkol alma, aramazsın. Bol bol çilek ye, aramazsın. Bol bol limon ye, bol bol karpuz ye, bol bol su iç, yoğurt ye, çökelek ye, biber ye, muz ye, suşi ye…”
Ye, ye, ye! Ye Allah ye…
Dikkatimi çekti; ‘Sigara nasıl bırakılır?’ konusu açıldığı zaman şu illeti ya hayatı boyunca hiç ağzına sürmemişler abartıyor ya da üç gün, üç ay veya on üç aylığına bırakmış, daha doğrusu mola vermişler ahkam kesiyor.
Geçin bunları, hepsi hikaye!
İyi niyetliler, anlıyorum. Faydalı olmak haz verir insana, hormon salgılatır. Ama olayın kendisinden çok, onu bu kadar konuşma arzusu bazılarına tuhaf gelebilir.
Mesela bana… Genelde benim gibi sigarayı lafta değil icraatta bitirenler pek konuşmaz. Köşeye çekilip -caksın’lı -ceksin’li konuşanları izleriz. Bazen “Nasıl bıraktınız?” diye sorulur. Tam anlatırken ikinci cümleden sonra lafım kesilir, üç gün bırakan alır mikrofonu eline.
Patates soyarak askerliğini bitiren birinin kendini Kuzey Irak’ta görev yapmış gibi anlatması gibi…
Yirmi beş yıl! Dile kolay, çeyrek asır bu illeti kullanmış biri olarak, günde ortalama bir buçuk paket bitirmiş eski bir tiryaki olarak, yaklaşık on iki yıl önce rüzgarlı bir kasım gecesi son sigarasını balkondan atmış biri olarak birkaç cümle kurmaya hakkım var diye düşünüyorum.
Girişte yazdığım akıl hocalarının burnu büyük laflarına kulak asmayın.
Bakmayın siz öyle ‘Çook zooooor’ dediklerine, sigarayı bırakmak basittir dostlar…
Öncelikle sigarayı bırakmak bir irade meselesi değildir. Deseler ki size, üç gün içmeyeceksin, içmezsiniz. İki hafta içmeyeceksin, sonunda şu senin, içmezsiniz. Bir ay içmeyeceksin, hediyemiz şu, içmezsiniz. Ama ‘ömrünün sonuna kadar bir daha içmeme’ fikri bir tiryakiyi ürkütür. Ne kadar kaçarsanız, kaçtığınız şey size o kadar yaklaşır. Dostlarınızla Çeşme’de balık yediniz, sohbet şahane. Üzerine bir sigara yakamayacağım. Aman Allahım!
Dediğim gibi sigarayı bırakmak bir irade meselesi değildir. Aklınız beyninizle güzel bir oyun oynamalı. Detaylar belki bir konferans konusu.
Basit ama ince bir konu.
Bu arada ara verdiğim yazılarıma bu haftadan itibaren devam ediyorum. Umarım, ‘başlığım’ gibi kalem oynattığım konularla topluma ayna tutabilirim.
Tekrar merhaba!