20 Kasım, 1989 yılından itibaren “Dünya Çocuk Hakları Günü” olarak kutlanmaktadır. Dünya coğrafyasında hızla yayılan savaş, yoksulluk, doğal afetler ve fakirlikle birlikte en zayıf halka çocuklardır. 20 Kasım 1989 yılında B.M. Genel Kurulu’nda 193 ülke tarafından “Çocuk Hakları Sözleşmesi” kabul edilmiş ve Türkiye Cumhuriyeti de 1990 yılında bu sözleşmeyi imzalayarak, uluslararası alanda bağlayıcılık kazanmıştır. Çocuklar için evrensel kurallar, eğitim, sağlık, güvenlik, yaşam, fiziksel/psikolojik ve her türlü sömürüye karşı korumaktır.
Çocuk işçiliği neden önlenemez!
1.) Yoksulluk,
2.) Göç,
3.) Geleneksel bakış açısı,
4.) Eğitim olanaklarının yetersizliği ve etkin uygulanamamasıdır.
Çocuklar daha çok tarımsal iş kollarında ve Esnaflar yanında çalışıyor. Çocukların çalışma hayatında yer almaları, fiziksel ve ruhsal gelişimlerini olumsuz olarak etkileyebilmekte, fiziksel gelişme sürecini henüz tamamlamamış olan çocukların çalışma hayatında karşılaştıkları riskler de çalışma süreleri ve çalışma şartlarına bağlı olarak değişmektedir. Çocuk işçilerin hangi iş kollarında çalıştıkları konusunda net objektif listelere ulaşmamız zor,genelde orta ve küçük ölçekli sanayi sitelerindeki işler,tarım alanında, perakende sektörlerinde, sinema ve televizyon dizilerinde gibi.
ÇALIŞAN ÇOCUKLARIN SAĞLIK SORUNLARI!
1.) Kırık-Çıkık
2.) Burkulma incinme
3.) Enfeksiyon Hastalıkları
Çalışma hayatında körpe bedenlere aşırı yüklerin binmesi, aşırı kazanma hırsı ile birlikte sağlık sorunları yukarıdaki şekilde karşımıza çıktığı gibi, kalıcı hasarlara da yer veriyor. Bu çocukların sağlık sorunları ileri yaşlarda tehdit eder boyutta devam ediyor. Bu durum karşısında 6331 sayılı Kanun ve yaptırımlar genç bedenler üzerinde yetersiz mi kalıyor sorusu kafamıza takılıyor. Uzun süreli saatlerce yapılan çalışmalarda fizyolojik ve psikolojik sorunları da tetiklemiş oluyor.
Çalışan çocuklar fiziksel şiddete ile karşılaşıyor, kendini korumaktan aciz olan çocuklar, dayak yemesi, kötü muamele ile cezalandırılması.
Çalışan çocuklarda önemli psikolojik rahatsızlık türleri olan;
(öz saygı eksikliği, suçluluk, intihar, güvenliksiz, depresyon, uyumsuzluk, anksiyete gibi)
Yapılan çalışmalarda 700 bin üstünde çalışan çocuk işçiliğinden söz ediliyor.
Göç ile ülkemize mülteci olarak gelen çocukların aileleri tarafından ekonomik anlamda çalıştıklarını bunların bazılarının cinsel istismar mağduru oldukları da kayıtlara geçiyor.
Çalışma hayatı ve uzun süreli çalışma saatleri bedensel gelişmelerine olumsuz etkisini ilerleyen yaşlarda karşılarına olumsuz fizyolojik şartlarla geri dönüyor, kızların gelişiminde, erkeklerin vücutsal bütünlüklerinde net görebiliyoruz.
ÇOCUK İŞÇİLERİN İŞ KAZASI!
Çalışma hayatında olan çocuk işçilerin iş kazası mağduru olduklarını görüyoruz, kalıcı uzuv kayıplarıyla görmezden gelemeyiz. Uzun süreli kimyasal vs maruz kalma sonucu yıllar sonra ortaya çıkan mesleki hastalık ajanları da uzun süreli tedavileri de gerektiriyor. Bu yıl 60 yakın çocuk işçi ölümlü iş kazası ile hayatını kaybetmiştir.
YAPISAL YAPTIRIMLAR!
1992 yılından itibaren ülkemizde ILO ile IPEC projeleri hayata geçirilmesi planlamaları yapıldı.
STK, işçi ve işveren sendikaları, TESK ile ortak projelerde çocuk işçiliği önleme çalışmalarıyla bu konuda farkındalıklar yapılmıştır.
Son yıllarda ülkemizde atılan ciddi adımlarla birlikte dünya verilerine göre çocuk işçiliğinde yüzde 4 kadar gerileme sağlanmış, ilerleyen yıllarda bu rakamların daha alt seviyelere indirilmesi hedefler arasında yer aldığı gibi, Anayasa'ya uygun düşen yasal düzenlemeler de bu yönde olumlu gelişmelere doğru yol alacaktır. Yüzde 0 çocuk işçiliği olması hedefleniyor.