Dünyada paranın yani rantın en fazla döndüğü sektörlerden bir tanesi de, ilaç sektörü. Küresel sermayenin sömürücü düzeni, bazen insanların gerekli ihtiyaçlarını karşılayan, bazen de tamamen rant elde...
Dünyada paranın yani rantın en fazla döndüğü sektörlerden bir tanesi de, ilaç sektörü. Küresel sermayenin sömürücü düzeni, bazen insanların gerekli ihtiyaçlarını karşılayan, bazen de tamamen rant elde etmek için piyasaya sürdüğü çeşitli ürünler olabiliyor. Sadece silah satmak için, yıllarca savaştırılan ülkeler, ilaç satmak için ortaya çıkartılan hastalıklar, yada hastalığa sebep olan etkenlerin ortadan kaldırılması yerine, hasta olan insanlara verilen ilaçlar. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Hedef çok para kazanmak.
Ülkemizde ise, hastalıkların tedavisi için piyasaya sürülen binlerce ilaç. Sağlık Bakanlığı tarafından piyasaya sürülen ilaçlar bazen toplatılıyor. Bazen de SGK ödeme listesinden çıkartıyor. Yani ihtiyacı olan vatandaş ücretini verip ilacını alıyor.
Geçtiğimiz günlerde, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), daha önce sosyal güvencesi olan vatandaşlarımızın eczanelerden ücretsiz alabildiği 52 ilacı ödeme listesinden çıkardı. Ardından Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 39 ilacı piyasadan toplatma kararı aldı. Vatandaşlarımızın daha önce ücretsiz alabildiği kas gevşetici kremler, ağrı kesici ve iltihap giderici spreyler, pandemi döneminde kullanılan ağız ve boğaz spreyleri gibi 52 çeşit ilacı ödemeyeceğini bildiren SGK, bundan böyle İlgili ilaçlara ihtiyacı olan vatandaş olursa o ilaçlara ücret ödeyerek alabileceğini duyurmuş oldu.
Listeden son çıkarılan ilaçlarla birlikte, SGK’nın listeden çıkardığı ilaç sayısı her geçen gün artmaya devam ediyor. Bildiğimiz kadarıyla gerekçe ilaç harcamalarının yüksek olması. Bu arada SGK piyasada bulunan 9 bin civarındaki ilacın sosyal güvencesi olan vatandaşlara verilmesi durumunda ücretini ödemeye devam ediyor.
Ekonomik yönden bakarsak, ilaç sektörü dünyada en çok rantın döndüğü sektörlerden bir tanesi. İlaç sanayine yönelik harcamaların yıllık 1 trilyon 500 milyar dolar seviyesinde olduğu ifade ediliyor. 2018 yılı verilerine göre, İlaç ihracatında Kuzey Amerika yüzde 64,1 ile en büyük paya, bunu yüzde 18,1 ile Avrupa Birliği, yüzde 7,1’lik pay ile de Japonya’nın izlediği ifade ediliyor. Verilere göre ABD tek başına ilaç sektörünün neredeyse yüzde 60’ını elinde tutuyor.
İlaç çeşitliliği ve SGK’nın ödediği ilaç sayısını baktığımızda ise ilaç üreticileri açısından Türkiye tam bir ilaç cenneti. Yıllık milyarlarca lira gelir elde eden Johnson & Johnson, Pfizer, Novartis, Sinopharm Group, Hoffmann-La Roche, Bayer ilaç firmalarından bazıları.
Türkiye'nin ilaç sektöründe en fazla ithalat gerçekleştiği ülkeler Almanya, ABD, Güney Kore, İsviçre ve İtalya. 2018 yılında yaklaşık 5 milyar dolar ilaç ithal eden ülkemiz, 1.2 milyar dolarlık da ilaç ihraç etmiş. Tabi ihraç edilen ilaçların sermayesinin yerli sermaye olması önemli. Bu arada 2005 yılında SSK’nun Sağlık Bakanlığı’na devredilmesiyle hiçbir gerekçe olmadan kapatılan SSK’nın ilaç fabrikasını da unutmadık.
İlaç; bir hekimin bir hastaya tedavi olması için verdiği tedavi edici veya önleyici özelliklere sahip madde veya maddeler . Yani ilaç hastanın hekime ‘Ben şu ilacı istiyorum, bana şu ilacı yazar mısın?’ şeklinde değil, hekimin gerek duyması halinde hekimin hastaya yazması gereken maddedir.
Ancak ülkemizdeki sağlık politikalarımız maalesef vatandaş memnuniyeti üzerine kurulmuş olması ve sağlık hizmetleri üzerinden siyasi rant elde etme çabası üzerinden gittiği için, önemli olan hasta memnuniyeti oluyor. Elbette hasta memnun olsun ama hasta gerekli tedaviyi ve gerekli ilacı alsın.
Hatırlatmakta yarar var ki;
Ülkemizin her bir köşesinde görev yapan binlerce aile hekimimizin ilaç harcamalarında ki artışta büyük payı var. Elbette ifade etmek istediğimiz aile hekimlerimizi suçlamak değil. Sistem böyle. Benim istediğim ilacı aile hekimi yazmadı diye binlerce aile hekimimiz sürekli şikayet ediliyor. Aile hekimlerimizin asli görevi koruyucu sağlık hizmetlerini en iyi şekilde vermektir. Vatandaşlarımızı olası hastalıklardan koruyabilmek için aşılama hizmetlerini, bilgilendirme hizmetlerini vermek olmalıdır. Ancak, bu gün geldiğimiz noktada aile hekimlerimiz maalesef ilaç yazma memurlarına dönüşmüştür. Her bir aile hekimimiz her ay milyarlarca liralık ilaç yazmaktadır.