2024-2025 Eğitim öğretim döneminin başladığı bugünlerde içimizdeki sızı köy okulları. Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllardan itibaren milyonlarca köy çocuğunu mezun eden, çok başarılı öğrenciler yetiştiren köy okulları kapatılırken, kapatılma gerekçesi olarak ekonomik şartlar sürülmüştü. Ekonomik şartlar köy okullarının kapatılma gerekçesi olamaz. Olmamalıdır.

Her medeni insan gibi köy çocuklarının da bulunduğu yerleşim yerinde eğitim alması en doğal haklarıdır. Eğitim hakkı hiçbir şekilde engellenemez. Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Eğitimdir ki bir milleti; ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder" sözü eğitimin vazgeçilmez olduğunun altını çizmiştir.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın verilerine göre, köy okulları kapatılmadan önce, 2002-2003 eğitim öğretim döneminde köylerdeki okulların toplam sayısı 32 bin 401. 2002-2003 eğitim öğretim döneminde köylerdeki öğrencilerin toplam sayısının ise 3 milyon 275 bin 458. 2002’den bu güne dek kapatılan köy okulu sayısı 20 binden fazla.

Köy okullarının kapatılmasıyla, eğitimde taşımalı eğitim sistemine geçilmiş, taşımalı sisteme geçilmesiyle birlikte pek çok çocuk sabahın erken saatlerinde evden çıkıp, akşamın karanlığında evine dönerek mağdur olmasına sebep olmuştur. Taşımalı sistemde servislere ödenen ücretin oldukça yüksek olması da kamu zararına sebep olmaktadır.

2024-2025 eğitim öğretim yılında taşımalı sistem maliyetinin 10 milyar TL den fazla olacağı ve bu güne dek taşımalı eğitimin sisteminin maliyetinin 10 milyar doları geçtiği tahmin edilmektedir.

Köy okullarının kapatılmasıyla; nüfus yönünden köyler büyük ölçüde boşalmıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarında nüfusun yüzde 75'inin köy ve beldelerde yaşadığı Türkiye'de, 2021 yılı Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre buralarda yaşayanların oranı tüm nüfusun yüzde 6,8'ine kadar düşmüştür. Eskiden köylerde öğretmenlerimiz rol modeldi ve öğrencilerin yanında halkın da eğitimini sağlarlar ve köyde yaşayan vatandaşlara pek çok konuda rehberlik ederlerdi. Çiftçilik ve hayvancılık yaşlı nüfusa kaldı.

Çiftçilerin yaş ortalaması 58. Tarım ve hayvancılıkta maliyetler arttı, verimlilik düştü, araziler adı bilinmeyen yabancı şirketlere satılmaya başlandı.  Köylerde çalışacak Türk genci büyük ölçüde azaldı, yerlerini Suriyeli ve Afganlar aldı. Köy okulları olmasaydı dünyaya yön veren, toplumları etkileyip harekete geçiren birçok ünlü insan okutmaktan mahrum kalabilirdi.

Köy okullarının kapatılmasıyla birlikte, öğretmenlerimiz köylerden çekilmiş ve köy sosyal hayatı, köy ekonomisi ve köyün eğitim düzeyi bundan olumsuz etkilenmiş ve köy gençlerine rol model olacak, onlara yol gösterecek kimse kalmamıştır.

Sonuç olarak; kapatılan köy okulları ve taşımalı eğitim sistemi eğrisiyle, doğrusuyla yani bütün yönleriyle masaya yatırılmalıdır. Günün şartlarına göre köy okulları yeniden değerlendirilmelidir. Elbette tüm köy okulları açılmalı demiyoruz. Bu doğru bir çözüm yolu olamaz. Ancak, uygun fiziki şartları oluşturulabilen, öğrencisi olan köylerden başlamak üzere okullar yeniden ve bir daha kapanmamak üzere açılmalıdır.

Köylerimizde rol model sadece imamlarımız olamaz. Köylerden çekilen, öğretmenlerimiz ve köy ebelerimiz de köylerde rol model olmalıdır.