Sağlıkta şiddet konusunda alınmayan tedbirlerin sonucunda, hastaneler adeta savaş alanı haline geldi.
Hastanelerin, hasta olan vatandaşlarımızın sağlık hizmeti almak için, başvurdukları sağlık kuruluşları olduğunu bilmeyen yoktur herhalde.
Ancak son zamanlarda hastaneye gittiğimde başıma ne gelebilir diye düşünenlerin sayısı da her geçen gün artmakta.
Son yıllarda hızla artan ve bir türlü önlem alınmayan sağlıkta şiddetten dolayı, hastanelerde doktorundan hemşiresine, teknisyeninden memuruna sağlık hizmeti sunan hemen her çalışanın can güvenliği konusunda yaşanan eksiklik ve aksaklıklara, birde hasta olarak hastaneye gelen vatandaşlar eklendi.
Aralarında husumet olan kişi ve kişilerin yeni buluşma yerleri adeta hastaneler.
Hasta yatağında vurulanlar. Aralarındaki husumetten dolayı kavga edip, hastanede kavgaya devam ettirenler vb. pek çok olay.
Son yaşanan olaylardan biri de Van ilimizin Erciş ilçesinde. Aralarında alacak verecek meselesi bulunan 2 kişi arasında yaşanan kavganın ardından şikayet üzerine gözaltına alınan kişi, sağlık kontrolü için Van Erciş Şehit Rıdvan Çevik Devlet Hastanesi'ne getirildiği sırada düzenlenen silahlı saldırı sonucu hayatını kaybediyor.
Saldırganın çevreye rastgele ateş etmesi sonucu vurularak ağır yaralanan hastanede görev yapan tıbbi sekreter Emrah Budak’ta doktorların müdahalesine rağmen, kurtarılamıyor.
Düşünsenize olay yeri, bir hastane. Herkesin şifa bulmak için gittiği bir sağlık kuruluşu.
Düşünsenize sabah hasta vatandaşlarımıza faydalı olabilmek adına evinden çıkıp işe giden bir çalışan, hastaneye girişinde hiçbir engelle karşılaşmadan, ateşli silahla hastaneye rahatça girilebilen bir maganda tarafından hayattan koparılıyor.
6331 Sayılı İş Sağlığı Güvenliği Yasasının 4. Maddesine göre “İşveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup…” diye devam eden maddesine göre yönetim çalışanının güvenliğini korumakla mükellef.
Yani bir fabrikadaki işçinin güvenlik tedbirlerini almak nasıl ki, iş yeri sahibinin patronun asli görevi ise, bir hastanede çalışan memurun güvenliğini sağlamakta Sağlık Bakanlığından, il sağlık müdürlerine, hastane başhekiminden hastane müdürlerine kadar tüm idarecilerin sorumluluğundadır.
Halkın sağlığı için görevlendirdiği memurunu korumakla yükümlü olan yetkililer, alınmayan güvenlik tedbirlerinden dolayı, bir canın daha hayattan koparılmasına neden olmuşlardır. Sağlık çalışanları, “sağlıkta şiddetin” azalması için farkındalık oluşturulmasını, sağlık hizmeti veren kamu kurum ve kuruluşlarında gerekli güvenlik önlemlerinin alınmasını, caydırıcı ceza hükümleri içeren kanun maddeleri ihdas edilmesini beklerken, siyasi yetkililer oy kaybetme endişesinden dolayı, bu konuda hiçbir tedbir almama konusunda ısrarcı davranmaktadırlar. Bilinen tek gerçek, çözüm üretme makamında oturanların şiddeti izlemekle yetindikleridir.
Sağlık çalışanlarına uygulanan şiddeti ve seyirci kalan yetkililere diyoruz ki?
Her gün onlarca beklide, yüzlerce sağlık çalışanı hakarete, küfre, fiziki şiddete maruz kalmaktadır. Bu konu uzaktan seyredilecek bir konu değildir.
Gerekli yasal tedbirler bir an önce alınmalıdır.
Sosyal medya veya basına yansıyan şiddet olayları ile ilgili cezai işlem yapılırken, gündeme gelmeyen pek çok şiddet olayı adeta kapatılmaktadır.
Hastanelerimiz savaşlarda bile dokunulmaması gereken kurumlarken, günlük yaşantımızda hastanelerin savaş alanına dönmesi asla kabul edilebilir bir durum değildir.