Son yıllarda yaşanan yüksek enflasyon ve yüksek faiz oranlarının Türkiye ekonomisi üzerindeki yıkıcı etkileriyle mücadele sürüyor. Bu koşullar, özellikle sanayi sektöründe maliyetlerin kontrol altına alınmasını zorlaştırırken, konkordato taleplerinde ve karşılıksız çek adetlerinde ciddi artışlara neden oluyor. Öyle ki gelinen noktada bazı sanayi odaları konkordato süreçlerine yönelik özel seminerler düzenleyerek sektörü bilgilendirmeye çalışıyor.
Yüksek enflasyon, sanayicilerin üretim maliyetlerini hızla artırıyor. Enerji fiyatları, işçilik giderleri ve sürekli artış yönünde değişkenlik gösteren hammadde fiyatları, sanayi kesiminin kârlılığını eritiyor. Firmalar, artan maliyetleri fiyatlarına yansıtmak zorunda kalsa da tüketici talebindeki düşüş ve özellikle uluslararası pazarda rekabetin artması bu durumu sürdürülemez hale getiriyor. Buna ek olarak, yüksek faiz oranları, finansmana erişimi neredeyse imkânsız hale getiriyor. İşletmeler, üretim için gerekli yatırımları finanse edemezken, mevcut borçlarını dahi çevirmekte zorluk çekiyorlar. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ), kredi maliyetlerinin artmasıyla birlikte nakit akışlarını yönetmekte ciddi sıkıntılar yaşıyor.
Konkordato taleplerindeki artış, sanayi kesiminin içinden geçtiği zor durumun en somut göstergelerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Borçlarını ödeyemeyen birçok sanayici, konkordato başvurusunda bulunuyor. Ayrıca, ticaretin bel kemiğini oluşturan çekler de artık güvenilir bir ödeme aracı olmaktan git gide uzaklaşıyor. 2024 yılının ilk sekiz aylık döneminde karşılıksız çeklerin değerinde yaşanan kayda değer artış gelinen noktayı gözler önüne seriyor. Bu durum, firmalar arasındaki ticari ilişkileri olumsuz etkilerken, zincirleme ödeme sorunlarına yol açıyor. 2024 yılı Ocak-Ağustos döneminde 2023 yılının toplamını geçerek 4,7 milyar TL tutarında çek ibraz edildi ve 164 bin 268 adet çek karşılıksız işlemi gördü. Geçtiğimiz yıl toplamında 57 milyon TL tutarlı çeke karşılıksız işlemi yapılırken Ocak-Ağustos arası dönemde bu tutar 102 milyon TL oldu. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği verilerine göre ise 2024’ün ilk 8 ayında, 2023’ün ilk 8 ayına göre kapanan şirket sayısı yüzde 25,4 artmış, toplam 17 bin 185 oldu. 2024’ün ilk 8 ayında kurulan şirket sayısı ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14,2 azaldı. Bu dönemde yaklaşık bin 700 konkordato talebi gelerek ilgili değer, talebin en yoğun yaşandığı 2019 yılına yaklaşmaya başladı.
Bu zorlu ekonomik ortamda sanayi sektörünü rahatlatacak çözüm önerilerinin acil olarak ele alınması gerekiyor. Öncelikle, firmaların finansal yapılarının güçlendirilmesi için kredi yapılandırma seçenekleri düşünülmeli, mevcut borç yüklerini sürdürülebilir hale getirmek için kaynak ayrılmalı ve daha düşük faiz oranlarıyla kredi yapılandırması yapılarak, firmaların üzerindeki baskı azaltılmalı, nakit akışları rahatlatılmalıdır. Bu süreçte profesyonel finansal danışmanlık hizmetleri almak da işletmelerin mali stratejilerini daha sağlıklı bir zemine oturtmalarına yardımcı olacaktır. Bunun yanı sıra, firmalar verimliliklerini artırmak amacıyla dijital dönüşüm projelerine yatırım yapmayı öncelikli olarak değerlendirmelidir. Üretim süreçlerini dijitalleştirerek maliyetleri azaltmak ve enerji tüketimini optimize etmek, uzun vadede maliyet avantajı sağlayacaktır. Ayrıca, stok yönetimi gibi operasyonel süreçler için dijital çözümler kullanmak da maliyet kontrolüne katkı sağlayacaktır. Devletin bu noktada sağlayabileceği teşvikler de büyük önem taşımakta olup, sanayi sektörüne yönelik vergi indirimleri ve düşük faizli kredi programları, firmaların üzerindeki finansal yükü hafifletecek, özellikle KOBİ’ler için uygulanacak özel teşvikler, üretimi artırmaya ve maliyetleri düşürmeye yönelik önemli adımlar olacaktır. Son olarak, firmalar tedarik zincirlerini optimize etmelidir. Yükselen hammadde maliyetlerine karşı alternatif tedarik zincirleri araştırılmalıdır. Yerel tedarikçiler desteklenerek maliyet avantajı sağlanabilir, böylece sanayi üretiminde sürdürülebilirlik sağlanabilir.
Sonuç olarak; Türkiye’nin mevcut ekonomik koşulları, özellikle sanayi kesimi için zorlu bir dönemi beraberinde getirmiş durumda. Yüksek enflasyon ve faiz oranları, firmaların maliyetlerini kontrol altında tutmasını zorlaştırırken, konkordato talepleri ve karşılıksız çeklerdeki artışlar ticari hayatı olumsuz etkiliyor. Ancak doğru finansal çözümler ve etkin devlet destekleriyle bu krizden çıkış mümkün olabilir.
Ekonomik veri takvimi
21 Ekim 2024, Pazartesi Çin Faiz Oranı
21 Ekim 2024, Pazartesi Almanya ÜFE (Aylık-Yıllık)
22 Ekim 2024, Salı Japonya Çekirdek Enflasyon Ölçümü
23 Ekim 2024, Çarşamba Türkiye TÜİK/TCMB Tüketici Güven Endeksi
23 Ekim 2024, Çarşamba Euro Bölgesi Tüketici Güven Endeksi
23 Ekim 2024, Çarşamba ABD Konut Satışları
24 Ekim 2024, Perşembe Japonya İmalat/Hizmet PMI (Öncü)
24 Ekim 2024, Perşembe Almanya İmalat/Hizmet PMI (Öncü)
24 Ekim 2024, Perşembe Euro Bölgesi İmalat/Hizmet PMI (Öncü)
24 Ekim 2024, Perşembe İngiltere İmalat/Hizmet PMI (Öncü)
24 Ekim 2024, Perşembe ABD İmalat/Hizmet PMI (Öncü)
25 Ekim 2024, Cuma Japonya TÜFE (Aylık-Yıllık)
25 Ekim 2024, Cuma Türkiye Kapasite Kullanım Oranı
25 Ekim 2024, Cuma ABD Michigan Tüketici Güven Endeksi
Ekonomi ve finans sözlüğü
Enflasyon risk primi: Enflasyonun, beklenen enflasyonun üzerinde gerçekleşmesi halinde oluşacak kaybı telafi etmek amacıyla reel faize eklenen risk primidir. Başka bir ifadeyle, nominal faiz oranı; reel faiz oranı, enflasyon beklentisi ve enflasyon risk primininin toplamından oluşmaktadır (TCMB).
Finansal hesaplar: Bir ekonomide yaratılan, nakde çevrilen ve değişime uğrayan tüm finansal varlık ve yükümlülüklerin; sektörler ve finansal araçlar itibarıyla birbirleri arasında olan finansal işlemlerini gösteren hesaplar setidir (TCMB).