Türkiye'deki konut piyasası, ekonomik konjonktüre ve zorluklara rağmen ilginç bir dinamizme sahip olduğunu bir kez daha gösterdi. Yüksek enflasyon ve faiz oranlarının etkisiyle şekillenen böyle bir dönemde dahi konut satışlarındaki artış trendi devam etti. Türkiye genelinde konut satışları Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 76,1 oranında artarak 165 bin 138 olurken Ocak-Ekim döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 11,9 oranında yükselişle 1 milyon 112 bin 374 olarak gerçekleşti.
Konut fiyatlarındaki artış enflasyon ile ayrışsa da yüksek seyir devam ediyor. Bunun ardındaki temel nedenlerden biri, inşaat maliyetlerinin artış trendini sürdürmesidir. Döviz kurlarındaki dalgalanmalar, hammadde fiyatlarının küresel ölçekte yükselmesi ve iş gücü maliyetlerindeki artış, inşaat sektörünün maliyetlerinin katlanarak artmasına sebep oluyor. Bu durum, yeni projelerin maliyetlerinin artmasına ve buna bağlı olarak piyasa fiyatlarının yükselmesine yol açıyor. İnşaat firmaları, kar marjlarını koruyabilmek adına fiyatları yükseltmek zorunda kalırken, alıcılar bu maliyet artışının yükünü üstlenmek durumunda kalıyor. Ayrıca orta ve üst segment gayrimenkul satışları standart konut satışlarından daha fazla artış gösteriyor.
Bu dönemde, konut kredilerinin durumu da piyasanın seyrini belirleyen önemli bir unsur olarak öne çıkıyor. Yüksek faiz oranları, konut kredisi kullanımlarını zorlaştırıyor ve uygulanan regülasyonlar sebebi ile bankalar kredi politikalarını daha kısıtlayıcı hale getiriyor. Kredi başvurularında karşılaşılan bu sıkı kriterler, birçok alıcının finansman kaynaklarına ulaşmasını güçleştiriyor ve konut kredisi kullanımını düşük seviyelerde tutuyor. Bu zorluklar, alıcıları alternatif finansman yöntemleri aramaya veya peşin alımları tercih etmeye yönlendiriyor. Bunun sonucu olarak da Türkiye genelinde ipotekli konut satışları Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 278,2 oranında artarak 21 bin 95 olurken, toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 12,8 olarak gerçekleşti. Ocak-Ekim döneminde gerçekleşen ipotekli konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 31,9 oranında azalarak 113 bin 405 olarak gerçekleşti. Daha önceki yıllarda hızlı artış trendinde olan yabancıya yapılan konut satışlarında ise ibre ters yönlü hareketine başladı. Yabancılara yapılan konut satışları Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 16,3 oranında azalarak 2 bin 122 oldu. Ekim ayında toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı yüzde 1,3 olarak gerçekleşti. Ocak-Ekim döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 37,2 oranında azalış ile 19 bin 212 oldu.
Tüm bu gelişmelere rağmen, konut piyasasındaki talebin canlı kalmasının ardında birkaç önemli faktör bulunuyor. Enflasyonun yüksek seyrettiği ve ekonomik belirsizliğin devam ettiği bu dönemde, konut hâlâ güvenli bir yatırım aracı olarak görülmeye devam ediyor. Diğer yatırım araçları, ekonomik dalgalanmalara ve belirsizliklere karşı daha kırılgan olabilirken, gayrimenkulün uzun vadeli değer artışı potansiyeli, yatırımcılar tarafından önemli bir avantaj olarak görülüyor. Bu nedenle, konut piyasasında yüksek fiyatlara rağmen, özellikle yatırım amaçlı alımlar devam ediyor. Bu durum, Türkiye'deki ekonomik koşulları değerlendirdiğimizde, gayrimenkulün bir yatırım aracı olarak gücünü hala koruduğunu gösteriyor. Ancak bu güç, yüksek inşaat maliyetleri ve sınırlı kredi kullanımı gibi sorunlarla birlikte çeşitli riskler de taşıyor. Ekonomik belirsizliklerin ve yüksek faiz oranlarının devam etmesi, konut piyasasında sürdürülebilir büyümenin önünde bir engel oluşturuyor. Sektörün gelişimi, piyasanın dinamikleri, ekonomik göstergelerdeki iyileşmeler ve regülasyonların kalkması ile bankaların daha esnek kredi politikalarına geçmesi ile şekillenecek.
Özetle, yüksek konut fiyatları ve zorlu kredi koşullarına rağmen, piyasanın talep görmeye devam etmesi, gayrimenkulün güvenli liman olarak algılanmasından ve faizlerin düşme süreci ile birlikte piyasada canlılığın başlayacağına yönelik beklentilerden kaynaklanıyor. Ancak bu durum, ekonomik zorlukların sürmesi halinde piyasada yeni bir denge arayışına girilecek olması sebebi ile beklendiği kadar hızlı gerçekleşmeyebilir. Bu nedenle, önümüzdeki dönemde konut piyasasının geleceği, ekonomik istikrarın sağlanması ve finansman kolaylıklarının artırılması ile yakından ilişkili olacak.
Ekonomik veri takvimi
18 Kasım 2024, Pazartesi Türkiye Konut Fiyat Endeksi
18 Kasım 2024, Pazartesi İngiltere Perakende Satışlar (Aylık-Yıllık)
18 Kasım 2024, Pazartesi Euro Bölgesi Dış Ticaret Dengesi
19 Kasım 2024, Salı Euro Bölgesi Cari İŞlemler Dengesi
19 Kasım 2024, Salı Euro Bölgesi TÜFE (Aylık-Yıllık)
20 Kasım 2024, Çarşamba Japonya Dış Ticaret Dengesi
20 Kasım 2024, Çarşamba Çin Faiz Oranı
20 Kasım 2024, Çarşamba Almanya ÜFE (Aylık-Yıllık)
20 Kasım 2024, Çarşamba İngiltere TÜFE (Aylık-Yıllık)
21 Kasım 2024, Perşembe Türkiye Tüketici Güven Endeksi
21 Kasım 2024, Perşembe OECD GSYH (Dönemsel-Yıllık)
21 Kasım 2024, Perşembe Türkiye Faiz Oranı
22 Kasım 2024, Cuma Japonya TÜFE (Aylık-Yıllık)
22 Kasım 2024, Cuma Japonya İmalat/Hizmet PMI (Öncü)
22 Kasım 2024, Cuma Almanya İmalat/Hizmet PMI (Öncü)
22 Kasım 2024, Cuma Euro Bölgesi İmalat/Hizmet PMI (Öncü)
22 Kasım 2024, Cuma İngiltere İmalat/Hizmet PMI (Öncü)
22 Kasım 2024, Cuma ABD İmalat/Hizmet PMI (Öncü)
Ekonomi ve finans sözlüğü
Borç yükü: Bir kişinin veya şirketin belirli bir tarih itibariyle birikmiş borç miktarının toplam gelirine oranı olup; kamu borç yükü, kamu kesiminin belirli bir tarih itibariyle birikmiş iç ve dış borçlarının toplam miktarının gayrisafi yurt içi hasılaya oranıdır.
Deregülasyon: Devlet kısıtlamalarının azaltılması ya da tamamen kaldırılmasına denilmektedir.