Her pazartesi ya da yeni yılın ilk günü kötü alışkanlıkları bırakmaya, onun yerine iyi alışkanlıklar edinmeye karar veririz. Kimi sigarayı, kimi alkolü bırakmayı hedefler. Kimi ‘Artık sağlıklı besleneceğim’ der, kimi de ‘Egzersiz yapacağım’.

Sigaraları parçalar çöpe atarız, diyetisyene gideriz. Egzersiz yapmak için giysiler satın alır, hatta spor salonuna yüklü ödemeler bile yaparız. Yeni dönemde olacağımız en iyi halimizde olmak isteriz ve bunun için duygusal-düşünsel olarak da hazırızdır. Ama kararlılığımız, motivasyonumuz uzun sürmez, çoğumuz başarısız oluruz, yeni bir pazartesi, yeni bir yılın ilk gününü beklemeye başlarız.

Önce alışkanlıklar nedir, nasıl oluşur, ona bakalım. Alışkanlık bilinçsizce yapılan otomatikleşmiş rutinlerdir. Ne kadar uzun süre yapılıyorsa bırakması da o kadar zordur, hatta ikinci doğamız haline bile gelebilir. Hatırlayalım sabah uyanınca neler yaptığımızı; dişlerimizi fırçalamak, duş almak, kahvaltı yapmak, yürüyüş yapmak. Bunlar hayatımızı güzelleştiren alışkanlıklardır. Bir de hayatımızı zorlaştıran, ilişkilerimizi bozan kötü alışkanlıklar vardır. Kötü alışkanlıkların bizim için kötü olduğunu biliriz ama yine de bırakamayız. Neden?

Alışkanlık döngüsünden başlayalım. Bu döngüde ilk bileşen tetikleyicidir. Tetikleyici alışkanlığı başlatan, dışsal bir durum (belirli bir saat ya da çevre) ya da içsel bir duygu (stres, açlık) olabilir. Gergin ya da stresliyken uzatılan bir sigarayı içmek ya da sinirlenince abur cubur yemek gibi.

İlk sigarayı içer içmez, karar alma ve planlamadan sorumlu prefrontal lob aktifleşti, yani tetikleyicimiz olan sigara beynimize yerleşti. Bir süre sonra yine gerginleştik, yine sinirlendik, otomatik olarak davranışımız tetiklendi yine elimiz sigaraya uzandı. Döngünün ikinci bileşenine geçtik, artık rutin kısmındayız. Yani alışkanlığımız beynimizin sinir sistemine iyice yerleşmeye başladı. Bu noktada beynimizin en eski bölümlerinden olan limbik sistem devreye girmeye hazır. Artık döngünün üçüncü bileşenine atladık. Nasıl mı?

Ödül sistemi limbik sistem tarafından düzenlenir ve ödül de tatmin veya memnuniyet duygusudur. Sigara içildiği anda ödül mekanizmasının merkezinde olan dopamin artar bu artış da keyif verir. Bu keyif, sigara içme isteğimizi artırır, eğer kendimize dur demediysek. Güzel haber kendimize dur diyebilir, bu döngüyü kırabiliriz.

Buna nöroplastisite denir. Nöroplastisite, temelde beynin nöron yollarının plastik gibi şekillendirilebilir olduğu anlamına gelir. Kötü alışkanlık gerçekten bırakılmak istenirse, beynin bağlantıları değiştirebilir. Dikkat edilmesi gereken limbik sistem. Limbik sistem rahatının bozulmasını istemez, değişime direnç gösterir, huzursuzluk yaratır. Burada anahtar sigarayı bırakmayı gerçekten istemek, davranış değişimine kararlı olmaktır

Şimdi, bu değişikliği nasıl yapacağız, ona bakalım?

*Kötü alışkanlığınızın size maliyetini çıkarın.

*Tetikleyicinizi bulun, küçük adımlarla ondan uzaklaşın.

*Değişimi sağladığınız halinizi görselleştirin, nasılsınız, yüksek sesle kendinizi kendinize anlatın.

*Kötü alışkanlığınızı iyi bir alışkanlıkla değiştirin, yeni alışkanlığınızı tekrarlayın,

*Destek almaktan çekinmeyin.

Duyar gibiyim, öneri vermek, yazmak kolay diyorsunuz. Elbette kolay değil bir alışkanlığı bırakmak; ama gerçekten bırakmak istiyorsanız, bunu yaparsınız. Ben size inanıyorum.

Kolay gelsin.