Hiç öfkelenmeyen var mıdır? ‘Ben hiç öfkelenmem, pamuk gibiyim.’ Böyle söyleyen birini duyarsanız sakın inanmayın. İnanmayın çünkü herkes öfkelenir. Haberleri okumak, pazara, markete gitmek bile yeterlidir öfkelenmek için. Ama kimileri öfkelerini faydaya dönüştürür, kimileri sadece dişini sıkar, kimileri de kontrolden çıkar.

Eğer kontrolden çıktığınız anlar olduysa, öfkeden bağırırken hiç kendi sesinizi duydunuz mu?  Ya da öfkelendiğiniz anda kendinizi aynada gördünüz mü? Kendinizden korkma ihtimaliniz oldukça yüksek. Özetle, öfkelenmeyen de yoktur öfkeli biriyle karşılaşmayan da.

‘Burnundan solumak’, ‘barut fıçısı gibi olmak’ deyimleri hiç de boşuna yerleşmedi dilimize. Ama biz ‘öfke ile kalkan zararla oturur’ ya da ‘keskin sirke küpüne zarar verir’ deyimlerinden yola çıkarak kendimizi kendi öfkemizden nasıl koruruz ona bakalım.

Eğer siz de sık sık öfkeleniyorsanız, öfkenizin sonuçlarından rahatsız oluyorsanız, bedeninizde neler oluyor merak ediyorsanız lütfen yazıyı okumaya devam edin.
Öfke, kişinin kendisine veya bir başkasına yönelik algıladığı bir tehdide ya da hayal kırıklığına verdiği tepkidir. Dışardan gelen tehdit ya da hayal kırıklığı, beynimizin en eski bölümlerinden olan limbik sistemin amigdala bölümünde alarm çaldırır ve koruyucu eyleme hazırlanılır, savaş ya da kaç tepkisi tetiklenir.
Önce vücut kasları gerilir, vücut kimyasalları salgılanır, enerji patlaması yaşanır, kalp atışı, solunum hızlanır, kan basıncı artar. Dikkat daralır ve öfkenin kaynağına kilitlenilir. Kişi artık başka bir şey fark edemez olur.

Öfkeyle gelen metabolik değişimler bedenimize birçok zarar verebilir: sindirim sorunları yaşanır, uykusuzluk, artan kaygı, depresyon, yüksek tansiyon, egzama ve kimi zaman da kalp krizi.. 

Tabii prefrontal lobu devreye sokmakta geç kalmazsanız sağlığınız bozulmaz. Prefrontal, sorunları çözmekten, bir planı yürütmekten ve bu planın sonucunu tahmin etmekten sorumludur. Elinizi alnınıza koyun -beynimizin düşünme kısmı tam da orada- ve sorun kendinize ‘ne düşünüyorum şimdi?’ Limbik olmayın lütfen prefrontal olun.  

Elbette başımıza gelenleri kontrol edemeyiz, ancak tepkilerimizi kontrol etmek için çalışabiliriz. Çünkü öfkeyi yaratan kendi kızgın düşüncelerimizdir. Unutmayın, öfkemizden biz sorumluyuz, bizi öfkelendiren değil. 

Bazen öfke uyum sağlayıcı ya da üretken olabilir. Öfkeniz sizde pozitif değişime neden oluyorsa sorun yok. Eğer değilse sorun başlar çünkü öfke değiştirilmesi en zor, en şiddetli duygudur. Haksız olarak algıladığımız bir duruma karşı geliştiği için bu duygudan vazgeçmekte de oldukça isteksiz oluruz. 

Ne yapmalıyız?

•    Öfkemizin kısa ve uzun dönemdeki sonuçlarını düşünerek liste yapabiliriz ve öfkemizin zararları mı yararları mı daha fazla görebiliriz.
•     Sakinleşmeye karar verdiğimizde önce öfkeli düşüncelerimizi, karşısına da sakinleşmiş haldeki düşüncelerimizi yazabiliriz. 
•    Öfkeli olduğumuzda aklımızdan geçen olumsuz düşünceleri mizah kullanarak yaratıcı bir şekilde değiştirebiliriz.   
•    Öfkeli düşünceleri durdurup başka bir şey düşünebilir, egzersiz yapıp yürüyüşe çıkabiliriz.
•    Empati yapabiliriz, onların bakışlarıyla kendi davranışlarının haksız olmadığını fark edebiliriz.
•    Öfke yaratan düşüncelerimiz çarpıtmalar içerebilir, çarpıtmaları düzeltmek öfkemizi azaltabilir.
•     Gerçekçi olmayan beklentilerimizi değiştirerek öfkenin kapısını kapatabiliriz
Kendimizi öfkeden kurtardığımızda inanın hayat daha güzel olacak.