‘Ne demek, lafı mı olur ‘, ‘hemen’, ‘aşk olsun yorulmak ne demek‘ ‘sen iste yeter ki . Önce hemen ‘atlayıp’ sonra da elinizi alnınıza vurup ‘off yaaa, bunaldım‘ diyor musunuz?
‘Tabii, elimden geleni yaparım?’, ‘dert etme, sorun olmaz, elbette, hiç seni kırar mıyım?’ derken o anda çoktan pişman oluyor musunuz?
Siz de çoğumuz gibi yeri geldiğinde gibi hayır demek istediği halde, demeyi de bir türlü beceremeyenlerden misiniz?
Aslında çocukken ‘hayır’ı ne kadar kolay ve hızlı söyleriz. ’Hayır istemiyorum’, ‘Hayır, yemeyeceğim’, ‘Hayır, oyuncağımı alamazsın.’ Hatırladınız mı? Büyüyünce ne oldu da ‘hayır’ diyememeye başladık.
Bu sadece sizin yaşadığınız bir sorun değil. Bir saniye düşünün. Son günlerde kaç kez ‘hayır’ demek istediniz ama ‘evet’ dediniz? Yemek davetine, borç para istemine, ya da işyerinde sizden beklenen fazla mesaiye ‘evet’ mi dediniz, ‘hayır ‘mı?
"En eski, en kısa kelimeler- 'evet' ve 'hayır'- en çok düşünmeyi gerektiren kelimelerdir."
Düşünür, matematikçi Pisagor’un bu cümleyi söylemesinin üzerinden yüzyıllar geçti ama biz hala hayır diyemiyoruz. 2002 Nobel Ekonomi Ödülü alan Psikolog Danıel Kahneman, iki sistemden söz eder: ‘Sistem1’ otomatik sezgisel zihnimiz, hiç çaba sarf etmeden hızlı çalışır. ‘Sistem2’ ise yavaş, kontrollü, müzakereci, analitik zihnimiz, çaba gerektirir. Kahneman, iki düşünme biçimini vurgular; otomatik düşünceler ve üretilen düşünceler. Otomatik düşünceler, üzerinde kontrolümüz olmayan veya farkında olmadığımız, içgüdüsel, bilinçsiz, oldukça da etkili bir zihinsel süreçtir. Bu sürecin temelini alışkanlıklar, koşullandırmalar, deneyimler, öğrenmeler, toplumsal kurallar oluşturur. Ve ‘hayır’ dememizin önüne geçer, bize ‘evet‘ dedirtir.
‘Evet’ dedirten otomatik düşünceler nasıl oluştu dersiniz? Karşı tarafı hayal kırıklığına uğratmamak, öfkelenmesinden, olumsuz bir tepki vermesinden kaçınmak olabilir mi? Ya da sevilmemek, yalnız kalmak endişesi, üzmek kaygısı.‘Hayır’ demenin ilk adımı, önce otomatik düşüncelerin farkına varmak, Sistem2‘yi devreye sokup bu düşünceleri yeniden değerlendirmektir. Ve ilk soru:
EVET DERSEM?
Hemen kağıt kaleme sarılın, yazın. Son bir haftada kendinizde nelere ‘hayır’ dediniz. ‘Evet’ yanıtlarınız ‘hayır’ olsaydı yaşamınızda neler değişirdi? Fark ettiniz mi? Kişisel sınırlarınızı koruyabilirdiniz, özgürlüğünüzü ve oto kontrolünüzü sağlayabilirdiniz, stresinizi önleyebilirdiniz, değerlerinizi ve önceliklerinizi koruyabilirdiniz.
‘Hayır’ı incitmeden söylemek de mümkün. Birkaç ipucu:
• Kişiye ‘hayır’ demeyin, konuya ‘hayır’ deyin. ‘Senin için yapabileceğim çok şey var ama bunu yapamam. ‘
• Asla telefonda ‘evet’ demeyin. Düşüneceğinizi sonra yanıt vereceğiniz söyleyin, zaman kazanın.
• İki olumlu düşüncenin arasına olumsuzu koyabilirsiniz. ‘Aslında istediğini yapmak istiyorum ama şimdi çok yoğunum, bir dahaki sefere elimden geleni yaparım ‘’
• Yalan söylemeye gerek yok, belirsizlik yaratmadan nazikçe ‘hayır’ deyin, isterseniz gerekçe de söyleyin.
• Alternatif sunun, ‘borç veremiyorum, bütçem uygun değil, başkalarına da sordun mu?’
• Empati kurun, ‘seni anlıyorum, ancak şu anda bunu yapamam, hatta imkansız‘
www.ucuncuyas.com