Çalışma yaşamınızın ister kurumda ister evde olsun kendi isteğinizle ya da isteğiniz dışında bitmesi önemli bir yaşam geçişidir. Bu geçiş, önce ‘bir fırsat’, ‘hayalleri gerçekleştirme zamanı’, ‘koşturmanın bitmesi ‘olarak görülür. Sonra…
Alarm çalmadan uyanılan ilk günün sabahında yine aynı saatte uyanılır, yine yataktan fırtına gibi çıkılır. Sonra bir an durup hatırlanır; ‘Ben emekliyim’ ve tekrar yatağa girilir. Ne yapacaksınız? Tamamen mi emekli olacaksınız? Yarı zamanlı mı çalışacaksınız? Çalışacaksanız ne iş yapacaksınız? Seçenekler fazla. Peki, neden seçim yapmak, planlamak uygulamak bu kadar zor. Evet, niyetlendiniz, bir değişikliğe ihtiyaç duyuyorsunuz, bu değişikliği de yapmaya kararlısınız. Değiştirmek istediğiniz davranışlarınız, alışkanlıklarınız, belki de yaşamınızın tamamı.
Peki, nasıl olacak bu değişiklik? Şu anda beyninizde tüm yaşam alışkanlıklarınız, davranışlarınız haritalanmış durumda. Güzel haber, siz beyin haritanızı yeniden çizebilirsiniz. Çünkü beynimizin sinir yollarına yerleşen duygular, düşünceler ve davranışlar yaşam boyu yeniden şekillenir, yeniden bağlantılar kurar. Buna nöroplastisite denir. Bu nöronların plastik gibi yeniden şekillenmesi ve değiştirilmesi anlamına gelir. Sırada artık, istenen değişime uygun nöronların kendilerini şekillendirmesinde ve bağlantılar kurmasındadır.
İşte koçluk burada devreye girer. Peki ne yapar koç? Koç, danışanların yerleşmiş, hatta kaslanmış nöron bağlantılarının değişimine destek olur, yeniden yapılandırmayı kolaylaştırır. Koçluk sürecinde, danışanın gerçekten istediği değişime odaklanmasına, farkındalıkların yaşanmasına ve 'aha' ların söylenmesine zemin hazırlanılır. Farkındalıkları artıran, danışanın kendi iç dünyasına inmesidir. Her yaşanan farkındalık değişimi güçlendirir sonra eylem adımlarına geçilir. Eylem adımları nöronlardaki yeni bağlantı yollarının kalıcılığı için önemlidir ama limbik sistemin direnciyle karşılaşabilir.
Limbik sistem beynin en eski ve en alt bölümüdür, aradığı tehdit ya da ödüldür. Bir tehdit algıladığında güvenlik adına hemen itiraz eder ve huzursuzluk yaratır, değişim isteğine karşı direnç gösterir. Burada devreye giren prefrontal lobdur. Kararlar alan, dürtüleri kontrol eden, geleceği planlayan prefrontal lobun buradaki işlevi limbik sistemi ortada bir tehdidin olmadığına hatta kocaman bir ödülün bulunduğuna ikna etmektir. İşte koçluk sürecinde bu yaşanır, beyninizin limbik sistemi sakinleştirilir, prefrontal loba yeni kararlar aldırılır.
Peki, prefrontal lob bunu nasıl başaracak? Ayna nöronlarla. Ayna nöronlar başkalarının davranışlarıyla ateşlenirler. Duygular, davranışlar bulaşıcıdır. Burada da Koç devreye girer, danışana ayna olur. Kendi iç görülerine giren danışana kendi derinliklerine sakladığı gizli dünyasına ayna tutar. Budur da farkındalığa ulaştıran, 'aha' ları söyleten. Koç, gerçeği değiştirmez, görüş bildirmez, sadece olanı yansıtır.
Üçüncü yaş koçunuzla, karar verdiğiniz değişimi yaşamak için önce değerlerinizi, güçlü yanlarınızı keşfedecek, yeteneklerinizi, tutkularınızı gün ışığına çıkaracaksınız. Önceliklerinizi bilecek, istemediklerinizi, engellerinizi fark edeceksiniz. Ve kişisel farkındalığınıza ulaşıp 'aha' dedikten sonra tüm yükler omuzunuzdan kalkacak, ertelemeler gündemden düşecek, zihninizdeki karışıklık gidecek ve yerine güvenli, stressiz bir gelecek sizi bekliyor olacak. Emin olun, üçüncü yaşınızda düşündüğünüzden daha fazlasınız, daha özgüvenli, daha da bilgesiniz.
Kolay gelsin…