Türkiye'nin içinde bulunduğu mevcut ekonomik koşullar, özellikle imalat sanayi üzerinde ciddi bir baskı yaratıyor. Bu durum, üretim faaliyetlerinin sınırlanması ve kapasite kullanım oranlarının düşmesine yol açıyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından açıklanan verilere göre, Eylül 2024'te imalat sanayi kapasite kullanım oranı yüzde 74,9’a gerileyerek, yüzde 73,5 olarak gerçekleşen Mart 2023'ten bu yana en düşük seviyeye ulaştı.
Türkiye’de enflasyonun yüksek seyri, imalat sanayii üzerinde doğrudan olumsuz bir etki yaratıyor. Yüksek enflasyon, bir yandan üretim maliyetlerini artırırken diğer taraftan iç talebi zayıflatıyor. Üreticiler artan girdi maliyetleriyle başa çıkmaya çalışırken, tüketicinin alım gücünün azalması nedeniyle iç pazarda git gide daralan bir taleple karşı karşıya kalıyor. Yüksek maliyetlerin bir diğer önemli kaynağı ise enerji fiyatları olarak maliyet pastasında payını alıyor. İmalat sanayii, üretim süreçlerinde yoğun enerji gereken bir sektör olduğundan, enerji maliyetlerindeki artış sektörün mali yapısını doğrudan etkileyerek rekabet gücünü azaltıyor. Artan enerji maliyetleri, birçok üreticiyi düşük kapasitede çalışmaya zorlarken, bu durum sanayi üretiminde belirgin bir yavaşlamaya yol açıyor. Türkiye'de sanayiciler için finansmana erişimde yaşanan zorluklar da oldukça önemli bir hale gelmiş durumda. Yüksek faiz oranları ve regülasyonlar sebebi ile bankaların kredi arzı konusundaki isteksizliği, özellikle küçük ve orta ölçekli imalatçıların üretimini sınırlıyor ve kredi maliyetlerinin yüksekliği sebebi ile gerek küçük gerekse büyük ölçekli işletmeler yatırım yapmaktan kaçınıyor. Yatırım eksikliği, uzun vadede üretim süreçlerine daha büyük sorunlar yaratarak kapasite kullanım oranlarının daha da düşmesine neden olabilir. Dış talepteki zayıflama da imalat sanayii üzerinde baskı oluşturan önemli etkenlerden biri olarak öne çıkıyor. İç piyasada enflasyon nedeniyle tüketici talebi zayıflarken, dış pazarlarda artan küresel rekabet imalatçıları zorluyor. İhracat pazarlarında fiyat baskısı nedeniyle rekabet gücünü kaybeden üreticiler, bu süreçte üretim kapasitelerini verimli kullanamıyor. Küresel tedarik zinciri sorunları da imalat sanayinde aksaklıklara yol açarak üretim süreçlerini sekteye uğratıyor. Özellikle ithal hammaddeye bağımlı olan üreticiler, tedarik zincirinde yaşanan gecikmeler nedeniyle üretimde kesintiler yaşamak zorunda kalıyorlar.
Yaşanan her finansal sorunda olduğu gibi bu sorunların çözümü için atılabilecek çeşitli adımlar bulunuyor. İlk olarak, Merkez Bankası’nın sanayi sektörüne yönelik faiz politikalarında daha esnek bir yaklaşım benimsemesi büyük önem taşıyor. Kredi maliyetlerinin düşürülmesi, sanayicilerin finansmana daha kolay erişmesini sağlayabilir ve bu sayede yatırımlar devam edebilir. Ayrıca, enerji maliyetlerinin düşürülmesi ve yerli hammadde üretiminin teşvik edilmesi, üreticilerin üzerindeki maliyet baskılarını hafifletecektir. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılacak yatırımlara yönelik teşvikler, uzun vadede enerji maliyetlerini kontrol altına alarak sanayinin sürdürülebilir büyümesine katkıda bulunabilir. Bunun yanı sıra, yapılacak anlaşmalar çerçevesinde özellikle gümrük vergi muafiyetleri ile yeni pazarlara yönelinmesi, ihracat potansiyelini artırabilir ve kapasite kullanım oranlarını yukarı çekecektir. Yatırım ve inovasyon teşvikleri, sanayi sektöründe verimliliği artırarak rekabet gücünü yükseltecek ve özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelere yönelik sağlanacak finansman ve dijital dönüşüm teşvikleri, sektördeki toparlanmayı hızlandıracaktır.
Sonuç olarak, imalat sanayi Türkiye ekonomisi için hayati bir öneme sahip olsa da mevcut ekonomik koşullar altında ciddi yapısal sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Kapasite kullanım oranlarındaki düşüş, bu sorunların sektörde ne denli derin yaralar oluştuğunu gözler önüne sermektedir. Ancak, doğru ekonomik politikalar ve yapısal reformlarla, imalat sanayinin yeniden büyüme rotasına girmesi mümkündür. Faiz politikalarındaki esneklik, enerji maliyetlerinin düşürülmesi ve yeni ihracat pazarlarının keşfi, imalat sanayiinin toparlanmasında kilit rol oynayacaktır.
Ekonomik Veri Takvimi
30 Eylül 2024, Pazartesi Japonya Perakende Satışlar (Aylık-Yıllık)
30 Eylül 2024, Pazartesi Çin İmalat/Hizmet Sektörü PMI
30 Eylül 2024, Pazartesi İngiltere Cari İşlemler Dengesi
30 Eylül 2024, Pazartesi İngiltere GYSH (Final)
30 Eylül 2024, Pazartesi Almanya TÜFE (Aylık-Yıllık)
01 Ekim 2024, Salı Japonya İşsizlik Oranı
01 Ekim 2024, Salı Türkiye İmalat Sektörü PMI
01 Ekim 2024, Salı Almanya İmalat Sektörü PMI (Final)
01 Ekim 2024, Salı Euro Bölgesi İmalat Sektörü PMI (Final)
01 Ekim 2024, Salı İngiltere İmalat Sektörü PMI (Final)
01 Ekim 2024, Salı ABD İmalat Sektörü PMI (Final)
02 Ekim 2024, Çarşamba Euro Bölgesi İşsizlik Oranı
03 Ekim 2024, Perşembe Japonya Hizmet/Bileşik PMI
03 Ekim 2024, Perşembe Türkiye TÜFE (Aylık-Yıllık)
03 Ekim 2024, Perşembe Almanya Hizmet/Bileşik PMI
03 Ekim 2024, Perşembe Euro Bölgesi Hizmet/Bileşik PMI
03 Ekim 2024, Perşembe Euro Bölgesi ÜFE (Aylık-Yıllık)
04 Ekim 2024, Cuma ABD İşsizlik Oranı
Ekonomi ve Finans Sözlüğü
Borsaya Kote Olmak: Borsanın izniyle halka arz edilecek hisse senetlerinin, borsaya kaydedilmesidir. Kote ettirilmemiş senetlerin ticareti olanaklı değildir.
Kurumsal Yatırımcı: Bireysel yatırımlardan farklı olarak yatırım fonları, yatırım ortaklıkları, sigorta şirketleri, sosyal güvenlik kuruluşları, özel emeklilik fonları, vakıflar, sendikalar ve benzeri kurumlarca yapılan yatırımlardır.
Hale Tok Savaşer
İletişim: [email protected]