Sağlık Bakanlığı’nın son zamanlardaki uygulamalarından biri de, Sağlık Bakanlığı’na arayıp sağlık personelini şikayet eden, daha doğrusu hastanede çalışan personeli şikayet hattı aracılığıyla tehdit e...
Sağlık Bakanlığı’nın son zamanlardaki uygulamalarından biri de, Sağlık Bakanlığı’na arayıp sağlık personelini şikayet eden, daha doğrusu hastanede çalışan personeli şikayet hattı aracılığıyla tehdit eden vatandaşa hiçbir şey yapılmazken, hastanenin Sağlık Bakanlığı tarafından aranıp “Tedbirli olun, şu isimdeki şahıs aradı. Hastaneye veya personele şiddet uygulayacağını söyledi” şeklinde uyarı yapmasıdır.
Devletimizin onca güvenlik mensubu varken, tehdit eden vatandaşa, “Sen ne diyorsun? Memuru nasıl tehdit edersin? Gel bakalım buraya” diyerek ifadesinin alınması gerekirken, memuru arayıp, “Kendinizi koruyun” demek ne kadar anormal bir durum değil mi?
Maalesef durum böyle.
Hemen her gün pek çok sağlık çalışanımız hasta ve hasta yakınları tarafından şiddete, küfüre, hakarete maruz kalıyor. Ülkemizin her bir köşesinde, her gün onlarca sağlık çalışanımız hasta, hasta yakınları tarafından sözlü ve fiziki şiddete maruz kalıyor.
Maalesef sağlık çalışanlarımız, kendilerine yapılan fiziki şiddette de yalnız bırakılmakta ve haklarını aramakta zorlanmaktadırlar. Maalesef son yıllarda uygulanan sağlık politikaları, vatandaşlarımızla sağlık çalışanlarımızın karşı karşıya gelmesine de sebep olmuştur.
En tepede bulunan makam sahiplerinin, sağlık personeline karşı kullandığı olumsuz ifadeler, sağlık personelinin vatandaşın emrinde, vatandaşın hizmetkârı, her ne sebeple olursa olsun vatandaş haklıdır görüntüsü vermesi sağlıkta şiddeti artıran başlıca sebeplerden biridir.
Olay öyle bir noktaya gelmiştir ki sağlık çalışanlarımızın iş bırakma eylemleriyle ilgili bir caminin imamı hutbede “….Öldürmez misin sen? Dövmez misin? Sövmez misin?” ifadelerini kullanabilmekte, sokaktaki vatandaşa uzatılan mikrofona vatandaş “….şu an doktor beğenmiyoruz. Doktor dövüyoruz” diyebilecek kadar pervasızlaşabilmektedir.
Sağlık çalışanlarını korumak için yeterli olmayan hukuki yardım ve beyaz kod uygulamasına karşılık, ALO 184 şikâyet hattı ve hasta hakları birimleriyle çalışanları adeta kıskaca almıştır. Elbette doktorundan hemşiresine, teknisyenine, memuruna kadar hiçbir sağlık çalışanımız vatandaşımızın mağdur olasını istemez. Ancak ortada sağlık personeline karşı büyük bir adaletsizlik ve haksızlığın olduğu da bir gerçektir.
Sağlık çalışanlarımızın hemen her gün yaşadığı şiddet olayları maalesef sıradanlaşmıştır. Sıradanlaşan şiddet olaylarını önlemek için öncelikle verilen cezaların caydırıcılığının olması gerekmektedir. Sağlık hizmeti veren çalışanların görevi başında olan bir devlet memuru olduğu unutulmamalıdır. Sağlık personeline bırakın şiddet uygulamayı, hakaret ve küfrün de caydırıcı ceza karşılıkları olmalıdır. Sağlık personeline karşı işlenen suçların cezasının hiçbir şekilde paraya dönüştürülememesi sağlanmalıdır.
Tehlike arz edecek yaşanan sözlü ya da fiili saldırılardan hemen sonra sağlık müdürlüğü avukatları durumun adli mercilere intikal ettiği ilk andan itibaren olaya müdahil olarak sağlık çalışanlarının yanında yer almalı, verilen ilk ifadelerin, tutulan raporların hukuka uygun olmasını sağlayarak süreci yakından takip etmelidir. Gerekli vakalara kolluk kuvveti sağlanmalıdır.
Uygulanan sağlık politikaları siyasi endişelerden uzak, vitrine değil, hizmete yönelik olmalıdır.