Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanlık seçimlerini Donald Trump’ın 47. Başkanlığını kazanmasının ardından olabildiğince yorumlar yapılmaya başlandı… Türkiye de yayınlanan televizyon haber kanallarında her akşam yorumcular tarafından çeşitli yorum ve senaryolar yazılmaya başlandı. Haber kanallarında “Narin cinayeti – İsrail’in soykırım saldırganlığı” şimdi de gün geçmiyor ki Trump yorumları yapılıyor. Yorumdan öteye geçip müneccim pozisyonuna kadar gidenler bile olmaya başladı…

       Dünyanın karmaşık hali içerisinde Trump’ın uluslararası ilişkileri tamamıyla kendi ekibiyle birlikte şekillendirmesi kolay bir durum değildir. Bunu farkında olan Trump’ın “Önce Amerika” yaklaşımının yine ön planda olduğunu söyleyebiliriz. Ama Rusya - Ukrayna savaşı, ABD ve AB tarafından şımartılan İsrail ve Orta Doğu sorunu ne olacak. En önemli konu İsrail ve Orta Doğu’nun savaş durumu…

        “Önce Amerika” yaklaşımının muhtevasında neler var?

Öncelikle merkantilist ekonomi politikasına geri dönülecektir. Böylece ihracat teşvik edilerek ithalat sınırlandırılacaktır. Çin ile ticaret savaşı da bu çerçevede devam edeceğinin durumunu gösteriyor…

       Göçmen politikası Trump’ın ilk dönemindekine benzer şekilde Amerika’nın korunması nedeniyle göçmenlerin ülkeye girmemesini uygulamasının sinyallerini veriyor…

       Uluslararası güvenlik konularına gelince… Trump’ın Avrupa Birliği’nden özellikle NATO bağlamında finansal katkı yapmalarını yeniden dillendireceğini söyleyebilirim…

       Başta Rusya - Ukrayna ve İsrail’in saldırganlık savaşlarını bitireceğim diyen Trump ilk önce Rusya - Ukrayna savaşına odaklanacaktır… Trump, ABD’ye karşı, Rusya’yı değil Çin’i tehdit olarak algılamaktadır…

       Trump’ın Rusya ile rekabeti ve çatışmayı terk etmesi durumunda, Rusya’nın Batı ile yeniden yakınlaşması muhtemel, böylesi bir durum Rusya’nın da çıkarına olacaktır. Çünkü Rusya’nın dış politikasında güvenlikleştirilen konular arasında Çin de var, her ne kadar BRICS çatısı altında ekonomik bir işbirliği söz konusu olsa da, Putin’in  geçmiş seçim konuşmalarında da dillendirdiği gibi Çin nüfuzu özellikle Sibirya ve Orta Asya  bağlamında Rusya tarafından bir  tehdit olarak görülüyor…

       Trump’ın geçmiş dönemde Dışişleri Bakanı Pompeo ile birlikte İsrail’e yakın durmaları hala hafızalarda (Kudüs konusu) ancak Trump’ın önce Amerika ve ekonomi merkezli bakış açısıyla İsrail’e silah yardımını devam ettirip ettirmeyeceği bir soru işareti! Öte yandan, Trump’ın İran’ın Ortadoğu’daki nüfuzunu azaltmaya çalışacağı bir gerçek ve  İran ile olan çatışmacı yaklaşımı Rusya - İran ilişkileri bağlamında ayrı bir ikilem oluşturacağını söyleyebiliriz…

       Pompeo aynı zamanda East - Med projesinin de mimarlarından, buna benzer projelerin devam edip etmeyeceği de ayrı bir soru işareti… ABD’nin Yunanistan’ın Batı Trakya bölgesine askeri anlamda konuşlanmaya devam edip etmeyeceğini de ileri ki günlerde göreceğiz…

       Trump, Suriye’den çekilmeyi ön görmesine karşın PYD ile olan ilişkilerin nasıl şekilleneceği özellikle Türkiye’deki dış politika yapıcıların merakla beklediği ve aynı zamanda konuya ilişkin Trump’a mesaj gönderildiği de bir gerçek…

       Venezuela ve diğer Latin Amerika ülkelerinde Trump’ın çok fazla bir dış politika değişikliğine gitmesi söz konusu değil…

       Donmuş çatışma bölgesi olarak adlandırılan Kıbrıs’a dair Trump yönetiminin kapsamlı çözüm diye bir gailesi olmadığı ortada.  Adanın güneyinde ABD’nin askeri konuşlanması devam edip etmeyeceğini ileriki günlerde göreceğiz…

       Biden’in savaş halinde olan Ukrayna - Rusya ve İsrail konularında giderayak verdiği kararlar da Trump’u fazla rahatsız etmiş durumda. ABD’nin Rusya ile ilişkileri, NATO’ya bakış açısı bağlamında bir değişime tanıklık edeceğimizi söyleyebilirim…