İnsan olarak her birimizin doğruları da yanlışları da olabilir. Önemli olan yapılan yanlışların kasıtlı yapılmamasıdır. Nasıl ki, bir çocuk yetiştirirken çocuğumuza doğruları ve yanlışları öğretmek iç...
İnsan olarak her birimizin doğruları da yanlışları da olabilir. Önemli olan yapılan yanlışların kasıtlı yapılmamasıdır. Nasıl ki, bir çocuk yetiştirirken çocuğumuza doğruları ve yanlışları öğretmek için çabalıyorsak, ailemizden başlamak üzere, komşumuzdan çevremizden devleti yönetenlere kadar doğrularını desteklemek, yanlışlarını da uyarmak gerekir ki hatalarını düzeltebilsinler. Doğrularını söylediğimizde kişi ya da kuruluşları desteklemiş olmak, teşvik etmek ne kadar önemliyse, yanlışlarını söylediğimizde ise kişi, kurum ve kuruluşları yanlışından döndürmek, doğruya yönlendirmek o kadar önemlidir.
Bu konuda ince çizginin ise bireylerin yanlışlarını söylerken topluluk içerisinde söylememek, doğrularını söylerken ise toplulukta söylemenin kişiyi onurlandırmak ve teşvik etmesi yönünden önemlidir.
İnsan olarak, her an her şeyin başımıza gelebileceğini, lüks içinde yaşarken yiyecek ekmeğe muhtaç kalabileceğimizi, sağlıklıyken sağlığımızı kaybedebileceğimizi, kısacası bir saniyesine bile hakim olmadığımız hayatta önemli olan, hayatımıza mana katan, yaşama sevinci veren, mazlumun yanında, mazluma can olmaktır. Çevremize faydalı olabilmek, toplumun huzurunu sağlayabilmek ve yanlış yapan kişileri de topluma kazandırabilmek için çabalamak gerekir ki, hayatımızın manası olsun.
Devlet yönetenlerin de doğrularını ve yanlışlarını uygun üslupla birileri söylemeli ki, devleti yönetenlerde yaptıkları yanlışın farkına varabilsinler. Yaptıkları doğruları da söylemeli ki, doğruların yapılmasına teşvik edebilelim.
Mesela son yıllarda savunma sanayimizde yerli ve milli silah üretiminden gurur duymamak mümkün mü? İHA’lar, SİHA’lar, füzeler millet olarak göğsümüzü kabartan gelişmeler. Savunma sanayinde her geçen gün dışa bağımlılığımızın azalması önemli.
SSK hastaneleriyle, Devlet Hastanelerimizin 2005 yılında birleştirilmesiyle günlerce sıra, ilaç bekleyen vatandaşlarımızın devlet hastanelerinden hizmet almasını sağlamak elbette çok önemliydi alkışlamak gerek.
Ancak; SSK’ya ait olan antibiyotik, ağrı kesici, ateş düşürücü vb. temel ilaçları üreten ilaç fabrikasının sadece ve sadece küresel ilaç şirketleri istiyor diye kapatılması yanlış. Hepimizin bildiği gibi, Dünyada silah sektörü kadar, İlaç sektörü de önemli.
Son yıllarda yap işlet devret ile yapılan havaalanı, otoyol, köprü, şehir hastaneleri ve özel şirketler tarafından yapılan bu işletmelere verilen teminatlarla devletin kasasından, daha doğrusu milletin cebinden milyarlarca liranın müteahhitlere ödenmesi yanlış
Mesela; Cumhuriyetin ilk yıllarında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla kurulmuş olan yerli aşı üreten, ileri tahlil ve tetkiklerin yapıldığı, Hıfzıssıhhalarımız kapatılmamış ve bu gün faaliyette olsaydı, Belki de, Türkiye olarak kendi aşımızı üretmiş, içimizin rahatlığıyla vatandaşlarımızı aşılamış, dünyaya aşı pazarlıyor olabilirdik.
Her zaman şahit oluyoruz ve gurur duyuyoruz ki, dünyanın her bir köşesinde Amerika’dan Aziz Sancar, Almanya’da BioNTech aşısını bulan üreten Uğur Şahin ve Özlem Türeci gibi yüzlerce Türk bilim insanımız insanlığa hizmet ediyor. Bizim vatandaşlarımız neden bizim ülkemizde, kendi vatanlarında bilimsel çalışmaları yapmıyorlar? Karşımıza çıkan cevap, maalesef imkansızlıklar ve beyin göçü.
Doğruya doğru, yanlışa yanlış diyebilmek, kültürümüzün de, inancımızın da gereğidir. Ve duruşu olan insanlara özgü bir davranıştır.