Devlet daha ne yapsın!
83 milyona kelepçe takıp evlerinin kaloriferlerine mi bağlasın!
Rakamlar ortada…
Basit bir analiz yapalım; iyileşen hasta sayısı arttığına göre devlet baba görevini yapıyor....
Devlet daha ne yapsın!
83 milyona kelepçe takıp evlerinin kaloriferlerine mi bağlasın!
Rakamlar ortada…
Basit bir analiz yapalım; iyileşen hasta sayısı arttığına göre devlet baba görevini yapıyor. Bir milyon yüz bin sağlık çalışanı gece-gündüz canhıraş mücadele ediyor. Bu devletin işi, tamam.
Hayatını kaybedenlerin sayısı 20’lerin altında. Ne diyelim? Aramızdan ayrılanlara Allah rahmet eylesin…
Ya vakalar? 1 Haziran’da 827’ye düşen rakam bugünlerde 1500’lerde… 200’er, 300’er artıyor. Peki, bu kimin işi?
Bizim işimiz. Biz sorumluyuz. Hesap da bize, fatura da bize…
Ne dediler? Maskeni tak, sosyal mesafeyi koru, ellerini yıka. Bu kadar!
Tedbirler biraz gevşedi, sonuç malum…
Beceremedik. Olmuyormuş efendim, olmuyormuş.
Tamam, 2-3 ay evlere tıkıldık. Sıkıldık, bunaldık. Ama bu ne rahatlık yahu!
Sosyal mesafe sıfır, sigaralar çekilip üfleniyor suratlara, maske hak getire…
Korona üretim merkezleri adeta…
Nasıl olsa gençler ölmüyor de mi? Nasıl olsa yaz geldi, sıcakta etkisini kaybediyor de mi bu virüs? Bak ölümler de azaldı, bağışıklık kazanıyoruz de mi?
Normalleşmeyi işine geldiği gibi anlayanlar 11 Mart’a dönüşü kaçınılmaz kılıyor. Ne hakla?
Lütfen yapmayın! Yapmayalım…
Hatırlatayım; küresel derdimiz, 2019 model yeni tip korona virüs. Kovid-19…
Ömürlerinde nice gerçek öyküler barındıran, 50’leri, 60’ları,70’leri gören, darbeler, badireler, kaoslar, krizler atlatan koca çınarlarımızı ayırdı bizden bu virüs. Koca koca insanları…
İnsanların akciğerleri parçalandı. Kaldırımlarda, yoğun bakımlarda çırpınırken ağızlarından kanlar boşaldı…
O virüs bu virüs işte! Bir yere gitmedi, aramızda…
Bir şey daha hatırlatayım; henüz aşı bu-lun-ma-dı.
Aşı yok!
Amerikalı bilim insanında da yok, elin İspanyol’unda da…
Çaresiziz, herkes çaresiz! İtalyan’ı da çaresiz, beş açılı diş fırçasını keşfeden İsviçreli bilim adamı da…
İbn-i Sina yok, Lokman Hekim yok, Hipokrat da yok…
Tek çare tedbir…
‘Yaşayarak öğrenmek, öğrenmenin en güzel şeklidir’ derler, katılıyorum. Ancak bazı tecrübeler öyle ağırdır ki, faturası çok ağır gelir, altından kalkamayabilir insan.
Damdan düşmeden, damdan düşenin halini bilelim.
“Çok daha ağır kısıtlamalar yolda’, “Foça’dan korkutan görüntüler”, “Çeşme’den ürküten manzaralar”… Bir haberci olarak temennim, bu haberleri bir daha yapmamak…
Bir yerde okumuştum; “Halkın, kitlelerin fikirleri yoktur, sadece istekleri vardır” diye. Bu sözü haklı çıkarmayalım. Toplum olarak hemfikir olalım. Tedbirimizi alalım. Devletin, herkesin başına polis dikmeye niyeti yok zaten. Ama bilinçli olalım. Yoksa siz deyin eylül, ben deyim ekim; ikinci dalga kapıda…
Sağlıkla kalın…