Türkiye’nin gündemi çok çabuk değişiyor. Bana kalırsa değiştiriliyor. Ana akım medya birkaçı dışında objektiflerini dış gelişmelere fokuslamış durumda. Prime Time’da Afganistan var. Orada patlayan bom...
Türkiye’nin gündemi çok çabuk değişiyor. Bana kalırsa değiştiriliyor. Ana akım medya birkaçı dışında objektiflerini dış gelişmelere fokuslamış durumda. Prime Time’da Afganistan var. Orada patlayan bombalardan tutun da, Taliban’ın her hareketi en ince ayrıntısına kadar anlatılıyor da anlatılıyor.
Belki Amerikalılar bile Afganistan’ı bizden fazla konuşmuyordur. Bizimkiler, bir yandan Afganistan’a gönderdikleri muhabirleriyle, diğer yandan da ABD’deki uzmanlarıyla, atılan her adımı sanki bu ülkenin birinci meselesiymiş gibi sunuyorlar. İnanın her akşam haber programlarında Afganistan tartışmaktan gına geldi.
Elbette yeni gelişmeler olur, bunlar duyurulur ve üzerine analizler yapılır. Ama hergün aynı şeyleri tekrarlamak inanın insanı bezdiriyor. Biraz Türkiye’ye dönsek de, bu memleketin sıkıntılarına baksak. Günlerce ormanlarımız yandı, sellerle şehirlerimiz yıkıldı gitti. O insancıklar şimdi ne haldedir, kimse merak etmiyor mu hiç?
Bakın pazarlar ateş pahası. Bir hafta gittiğin pazardaki fiyatlar diğer hafta ikiye üçe katlıyor. Tarım ülkesi bir memlekette salatalığı bile 3-4 liradan almak zorunda kalıyoruz. Sebze ve meyvede fiyatlar almış başını gidiyor. “Yahu ne oluyoruz, nereye gidiyoruz?” diyen bir Allah’ın kulu yok maalesef.
Esnafın, artan pandemi yüzünden bir daha kapanmaktan ödü kopuyor. Sonuna kadar haklılar da, daha 3-4 ay, bilemedin 5-6 ay önce iki kişi karnını 100 liraya doyurabilirken, şimdi iki katına çıkmış. Soruyorsun, “Abi fiyatlar arttı” deyip geçiştiriyor. Ya kardeşim, fiyatların arttığını biz de biliyoruz ama yüzde 100 artış olur mu. Kimin geliri o kadar arttı ki.
Ama yatıp kalkıp Afganistan konuşuyoruz. Sanki Taliban gelip oradan bize yardım edecek. ABD’nin cehenneme çevirip çekipgittiği o garip ülkenin bu saatten sonra kimseye bir faydasının olacağını zannetmem. Uzağa gitmeye gerek yok. Irak’tan ve Suriye’den ne bekliyoruz. Irak 30 yıldır, Suriye 10 yıldır başımızın belası. Milyarlarca lirayı bu ülke insanının rızkından kesip, onlara harcadık. Şimdi de Afganlar’ı bakmaya hazırlanıyoruz.
Kimse kusura bakmasın, Afganistan ne 1918’lerin ülkesi, ne de Afganlar o dönemin insanı. Bu ülkeyi kurtaran ve kuran Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dönemini öne çıkartıp güzelleme yapmak fayda etmiyor. Emperyalizm teslim aldığı ülkeleri başkalaştırıyor. Taliban’ı da diğer terör örgütlerini de besleyip büyüten batı emperyalizmidir. Mücadele edecekseniz onlarla edeceksiniz.
MENEMEN HİZMETSİZLİĞE Mİ DÖNECEK?
Menemen Belediyesi’nin ihale yolsuzluğu ve bir dizi suçtan tutuklanıp görevden alınan, ardından da adli kontrolle serbest bırakılan eski Başkanı Serdar Aksoy, avukatı aracılığı ile İç İşleri Bakanlığı’na başvurarak göreve iadesini istemiş. Henüz bir yanıt gelip gelmediğini bilmiyorum. Bakanlık nasıl bir prosedür takip eder onu da kestirmek mümkün değil.
Her zaman söylediğim gibi, yargılama tamamlanıncaya kadar herkes suçsuzdur. Ancak ya kamu vicdanı ne düşünüyor? Sayın Başkan 31 Mart 2019’da koltuğa oturduktan sonra Menemen’in yarım kalan projeleri yerine kendi icat ettiği ihalelerle Sevgi Yolu’nu yenilemiş, milyarlar harcayarak üstgeçit yaptırmıştı. Ama tamamlanması gereken pazaryerine söz verdiği halde bir tuğla bile koymamıştı.
Mevcut Başkan Vekili Aydın Pehlivan, önce yıllardır katmerleşen işçi alacaklarını ödedi. Menemen’e çeki-düzen verdi. Yarım kalan pazaryerini de tamamlayarak hizmete açmaya hazır hale getirdi. Şimdi aradaki farkı bir kenara bırakıp, koltuk eski başkana mı teslim edilecek. Belki yasal olarak hakkı olabilir. Buna saygı duyarım. Ama Menemen yeniden hizmetsizliğe dönecek ise buna razı olmak hiç de hakkaniyete uymaz. Belediyecilik hizmet demektir. Bir de Menemenliler’e sormak gerekmiyor mu?