Herkes tedirgin…
Kasım ayında dördüncü pik bekleniyor.
İşte bu korku yeter.
İş dünyası; sanayicimizden, tüccarımıza, esnafımızdan memurumuza kadar tekrar kapanma endişesinde…
Okullar… Loka...
Herkes tedirgin…
Kasım ayında dördüncü pik bekleniyor.
İşte bu korku yeter.
İş dünyası; sanayicimizden, tüccarımıza, esnafımızdan memurumuza kadar tekrar kapanma endişesinde…
Okullar… Lokantalar… Oteller… Daha birçok hizmet sektörü iş sahası…
Yaşattığı acılar bir tarafa, hayatta kalanların “ne olacak?” düşüncesi insanımızı yıpratıyor.
Farkında mısınız bilmiyorum ama psikolojik rahatsızlıklar çok arttı.
Bilhassa çocuklar ve gençler psişik problemlerin etkisi altında.
“Obsesif kompülsif” ve “ankisiyete” bozukluklar çocuklarımızı pençesine alıyor.
Temizlik, hijyen, virüs, kaygı, kapanma, iletişimsizlik ve ekrana bağlılığın artması psikolojimizi bozmayacak da ne bozacak?
***
Neyse ki son üç aydır rahatız…
Kontrollü normalleşiyoruz derken, çok abarttık bakalım sonumuz ne olacak?
Günlük vaka sayıları her gün periyodik olarak artıyor. Uzmanlardan açıklama üstüne açıklama geliyor.
Biz de ise hak getire, normalin tavanından yaşamaya devam.
Aşı mı? Olduk, oluyoruz. Toplumsal bağışıklığa kavuşmak için aşı sayımız her gün yükseliyor. Ama…
Korkuyoruz işte…
Çünkü bizi baştan korkuttular!
Bu normalleşme mecburi dediler… Turizm sektörü için dediler ve bizi en baştan tedirgin ettiler.
Sahi ya öyle ise...
***
Afgan mültecilerin Türkiye sınırlarından içeriye girmeleri hala sürüyor. Halkımız pür dikkat olanları izliyor.
Kitlesel ve düzensiz göçlerde asıl yapılması gereken. O halkların ülkelerinde kalmalarını sağlamak. O sebeple Afganların o bölgeden dışarıya çıkmalarını engellemek gerekiyor…
Kim yapacak bunu?
Sadece Türkiye mi?
Yetmez. Yetmiyor…
Uluslararası güçler buna müdahale etmeli…
Türkiye göç kampı değildir.
Olamayacaktır da...
Nokta.