Işık Öğütrçü’nün derlediği İstanbul İstanbul kitabında Orhan Kemal’in kaleminden usta işi öyküler yer alıyor. 1950’lerden başlayarak bir dönemin kent a...
Işık Öğütrçü’nün derlediği İstanbul İstanbul kitabında Orhan Kemal’in kaleminden usta işi öyküler yer alıyor. 1950’lerden başlayarak bir dönemin kent atmosferini çok yönlü anlatan öykülerin bir kısmnda mizah da öne çıkıyor
Ege Telgraf sayfalarından iki yıl önce “Orhan Kemal’in İstanbul’u” başlıklı bir yazı yazmıştım (2 Haziran 2020). O yazıda usta yazarın romanlarında yer alan İstanbul’la ilgili bölümlerden örnekler aktarmıştım. Işık Öğütçü, daha zor olanını yaptı. Orhan Kemal’in yüzlerce öyküsü arasından 34 tanesini seçti. Bizlere Orhan Kemal’in kaleminden eşsiz İstanbul manzaralarını pırıl pırıl ulaştırdı. Kitabın özel bir yanı daha var ki, Can Ersal’ın çizgileri öykülere eşlik ediyor. Kuleleri, kaldırımları, gecekonduları, vapurları, sisli-dumanlı havasıyla, çalışan, çare arayan insanların İstanbul’unu sözcükler kadar çizgilerle okumak mümkün.
ORHAN KEMAL’İN KENTLERİ
Orhan Kemal’in daha önce de farklı araştırmalara konu olan kent anlatısı aslında sadece İstanbul için geçerli değil. Ağırlıklı Adana ve İstanbul okunsa da satır aralarında gezinen kent anlatısı kısacık cümlelerle bile çarpıcıdır. Beyrut, Ankara, Konya, İzmir (ki bununla ilgili yazdığımız geniş bir makale mevcuttur) sıralanabilecek diğer şehirler. Bununla birlikte ustanın İstanbul takibini ayrı bir yerde tutmak gerekir. Altı çizilecek konu ise, yazarın insan-kent anlatısını birlikte yapması ve insana nasıl sevgiyle yaklaşıyorsa şehre de aynı sevgiyle yaklaşmaktadır. Orhan Kemal, İstanbul’un sokağını, tarihini seviyor. Onu isan ve doğayla birlik olarak veriyor ve anlatıyı böyle kuruyor.
“
Velinimet” öyküsünün girişine bakalım:
“
Tepebaşı’ndaki yüksek aparttmanların arasına sıkışmış, güneş görmeyen, dar, loş, serin sokaklardan birinden geçerken kısa boylu, kalın kemikli bir ihtiyar dikkatimi çekti. 1917’den önceki şık bir Rus arsitokratını hayırlatacak şekilde giyinmişti.”
Sonrasında gelen anlatım semt-kişi ilişkisinin devamı gibidir.
Kitapta yer alan “Hamam Anası” tartışmasız Orhan Kemal’in en güzel öykülerindendir. Yazar, kentin rüzgar tutmayan bir köşesinde bekleyen yaşlı bir kadını bin yılları bulan bir tarih anlatısıyla aktarır. Bu konuda Mehmet Nuri Gültekin’in öykü ile ilgili yazdığı makaleyi meraklılara öneririm.
ÖNGÖREN’LE YAPILAN ÇALIŞMA
Orhan Kemal hayattayken de İstanbul ile ilgili özel bir çalışmayı Ferit Öngören’le yapar; ömrü vefa etmez “İstanbul’dan Çizgiler”in basıldığını görmeye. Işık Öğütçü şöyle söz eder kitaptan: 1951 yılında ailesiyle İstanbul’a taşınan Orhan Kemal kalemiyle geçinme yolunu seçerek İstanbul’un çeşitli semtlerinde yaşamıştı. Önce Tepebaşı’na, sonra Haliç Fener’ine oradan Cibali’ye Cibali Tütün Fabrikası’nın arka sokağındaki eve, Akşemsettin Caddesi’ne ve son olarak da Basınköy’e. Böylece Beyoğlu, Fatih ve Bakırköy ilçelerinde oturmuştu. Özellikle Beyoğlu ve Fatih onun en fazla dolaştığı ilçelerdi. Çalışan insanların yoğunlaştığı bu semtler onun gözlem alanı ve eserlerinin yaratıldığı yaşam parçalarıydı. Sokaklarında, caddelerinde, meydanlarında dolaşarak, özellikle kahvelerinde oturup çay, kahve içerek insanları dinlemesi, onların sıkıntılarına, çaresizliklerine kendi sorunu gibi eğilerek yapıtlarında yer vermesi, başta öyküleri olmak üzere Orhan Kemal’i günümüze taşımış ve bu kitabın da çıkmasına vesile olmuştur. Ferit Öngören, İstanbul’dan Çizgiler’de şunları söyler: Gerçekte, Orhan Kemal ile İstanbul’u dolaşmalarımız, bir kahveden diğerine yürümek oluyor. Kahvehane, ona bir sıla yeri. Suskun yürüyüşlerden sonra kahveye girer girmez neşeli, konuşkan biri kesilişine bakın. Orhan Kemal topluma, konularına bir kahve penceresinden bakar gibidir. Oturduğumuzda diğer masadakileri, pencereden geçenleri, eserlerindeki tiplere göre bana bir tanıtışı var. Konularına bir aydın bilgiçliği ile eğilmeyişi ayırıcı özelliklerinden.
EMEKÇİLERİN İSTANBUL’U
Çalışan insan Orhan Kemal’in anlatısının adeta omurgasıdır. Çocuklara da sevgiyle bakan bir yazardır. Vapurda, sokakta çalışan çocuklar sık sık kadrajınba girer. Tabii ki kadınlar. Işık Öğütçü akademisyenlerin de çalışmalarından örneklerle anlatır:
Öykülerinde önemli yer tutan kadınların yaşamdaki duruşlarıyla ilgili olarak Hatice Ocak şu saptamayı yapar, “Orhan Kemal hikâyelerinde bir yandan çaresiz kadınları dile getirirken bir yandan da ezlme duygusunu yazgı olarak kabul etmeyen güçlü kadın kahramanlara yer verir. Hayata gerçekçi gözlerle bakan yazar, var olma mücadelesinde, fark edilebilmek için bir arzu nesnesi olmayı bile kabul ederek kurtulma yolu arayan kadınların ve kadını aşağılamayı, küçümsemeyi doğal sayan erkeklerin yaklaşımını gösterir. Yaşadıkları kıstırılmışlık ve imkansızlığa karşın, gerçeğin acımasız soğuğundan, tükenmeyen hayalleriyle umutlarını diri tutma uğraşı vererek korunmaya çalışan insanların içinden seslenir. Ve çocuklar... Yazarın küçük insanları arasında çocuklar da büyük bir yer tutar. Bu çocuklardan kimi aile bütçesine destek olmak için çalışır kimi maddi sıkıntılar nedeniyle hayallerine veda eder kimisi ise suça itilir. Ekmek kaygısının küçük yaşlarına rağmen onları da etkilediği öykülerde vurgulanan durumlardandır. Çocukların yaşadıkları acı anılara, zorlu yaşam şartlarına da değinilir. Çocukların savunmasızlığı ve masum oluşları vurgulanır. Yaşanan olumsuz durumların sorumluları, çocuklara eziyet edenleri, onları kötü yola sürükleyenleri ve bozuk toplum yapısını eleştirir.”
Orhan Kemal’in külliyatından yola çıkarak birkaç tane daha İstanbul İstanbul çıkar. Ancak Işık Öğütçü titizlikle çok yönlü olabilecek bir seçki oluşturmuş. Eline sağlık diyoruz...
IŞIK ÖĞÜTÇÜ KİMDİR?
1889 Osmaniye doğumlu, hukukçu, 1920-1923 Yılları arasında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Kastamonu Milletvekili, Pozantı Cephesi’nde Kuvayi Milliye’de görevli, kısa süreli Adalet Bakanı, İstiklal Mahkemesi Reisi, gazeteci-yazar, parti kurucu başkanı, İstiklal Madalyası sahibi Abdülkadir Kemali Öğütçü’nün torunu.
1914 Ceyhan/Adana doğumlu, Nâzım Hikmet’in yakın arkadaşı, roman, öykü, tiyatro, senaryo, şiir, düz yazılar olmak üzere elli dokuz eseri bulunan Türkiye’nin toplumcu-gerçekçi edebiyatçısı Orhan Kemal’in (Mehmet Raşit Öğütçü) oğlu olarak 1 Kasım 1957 cuma günü dünyaya geldi. Annesi Kolaşin-Karadağ (Saraybosna) göçmenidir. Lakapları Muşoviç’tir.
Dört kardeşin en küçüğüdür.
İlkokulu üç ayrı okulda okudu: Unkapanı, Cibali İlkokulu; Fatih, Hırka-i Şerif ve Basınköy, Basınköy İlkokulu’dur (1964-1969).
Yeşilköy Ortaokulu’na 1969-1970 öğretim yılında kayıt yaptırdı. 2 Haziran 1970 de ortaokulun birinci sınıfındayken babasını kaybetti.
Liseyi, 50.Yıl Yeşilköy Lisesi’nde 1975 yılında bitirdi.
İTÜ- Kimya Fakültesi-Kimya Mühendisliği bölümüne 1977 yılında kayıt yaptırdı.
Üniversite yıllarında Kenter Tiyatrosu’nda oyun izlemeye gelenlere kitap sattı.
Hem okuyup hem çalışan bir insan olarak hayatın gerçeklerini tanımaya başladı. İlkokul sıralarında tanıştığı hayat mücadelesi onun yaşamının bir parçası oldu.
1982 Yılında “Kimya Mühendisi” olarak mezun oldu. Aynı yıl kimyasal maddeler satışı ve ithalatı yapan özel bir firmada satış sorumlusu olarak çalıştı.
1984 Yılında kendi firmasını kurarak kimyasal maddeler satışı, ithalatı ve mümessilliği ile uğraştı. 1988 Yılında yurtdışına yönelik olarak, şirketlerle ilgili iş enformasyon çalışması yapan şirketi kurdu, geliştirdi ve yönetti. Türk ekonomisinin sağlıklı büyümesi için yabancı ülkelerdeki ihracat sigorta kuruluşlarıyla işbirliği yaptı. Türkiye’de yatırım yapmalarını sağladı. 2000’li yıllarda şirketini ailesine devretti. 2015 yılında da şirketin faaliyetine son verdi.
2000 Yılından itibaren babası ile ilgili açtığı “Orhan Kemal Müzesi”yle Türk edebiyatının toplumcu-gerçekçi ustası Orhan Kemal’i gelecek kuşaklara taşımak, tanıtmak için uğraş vermekte, üstadın yurtdışında okunması için kitaplarını dış ülkelerde de yayınlattı. Orhan Kemal’i yurtdışında en çok kitabı çevrilen ikinci yazar mertebesine ulaştırdı.
Orhan Kemal’in edebiyat yolculuğunu araştıran çalışmaları içinde, “Yazmak Doludizgin”, “Abdülkadir Kemali Bey’in Anıları”, “Önemli Not!”, “Zamana Karşı Orhan Kemal”, Kültür ve Turizm Bakanlığı için “Orhan Kemal”, “Orhan Kemal Soruyor”, “Toksöz 1924”, “Orhan Kemal Sessizlerin Sesi”, “Orhan Kemal Bilinmeyen Senaryolar”, “Orhan Kemal Unutulmuş Öyküler”, “Orhan Kemal Kaybolan Romanlar” ve “Orhan Kemal Eşe Dosta Selam-Mektuplar” olmak üzere on iki adet kitap ve babasıyla ilgili CD / VCD hazırladı. Araştırmalarını sürdürmektedir.
Orhan Kemal’in, “Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl”, “Arkadaş Islıkları” ve “Tersine Dünya” yapıtlarını tiyatroya uyarladı. Unutulan romanları olan “Yüz Karası”, “Uçurum” ve “Kenarın Dilberi”ni bularak yayınlattı.
Orhan Kemal ile ilgili sayısız gazete ve dergilerde yazılar yazdı, röportaj verdi. Televizyon programlarına çıktı. Çeşitli fuar, üniversite ve okullarda konferanslara katıldı. Yaptığı etkinliklerle üstadın tekrar gündeme gelmesini sağladı. Bu çalışmaları hâlâ devam etmektedir.
1972 Yılı’ndan beri devam eden Orhan Kemal Roman Armağanı’nı her yıl düzenlemekte, Türk edebiyatının yazarlarını bu armağanla onurlandırmaktadır.
2006 da annesini ve 2020 de ablasını kaybetti.
Eşi ve kızı da kimya mühendisidir.