Pandemin başından bu yana sağlık çalışanlarına yönelik devam eden negatif ayrımcılık, Sağlık Bakanlığının yeni yayınladığı temaslı algoritmasıyla devam ediyor. Mesela uçakta pozitif çıkan bir hasta ol...
Pandemin başından bu yana sağlık çalışanlarına yönelik devam eden negatif ayrımcılık, Sağlık Bakanlığının yeni yayınladığı temaslı algoritmasıyla devam ediyor. Mesela uçakta pozitif çıkan bir hasta olduğunda uçakta yolculuk yapan yolcular temaslı sayılırken, çocuğu pozitif çıkan bir ailenin tüm aile bireyleri temaslı kabul edilirken, çocuğu pozitif çıkan sağlık personeli temaslı sayılmayacak, görevine devam edecek. Sağlık çalışanlarının çocukları Allah’a emanet. Aşılarını yaptırmış olan sağlık çalışanları için de temaslı izolasyon uygulaması kaldırılmış olup, maske ile çalışmaya devam edecekler.
Tabi bu uygulamanın altında yatan en önemli sebep yeterli sağlık personelinin olmaması. Devlete bağlı sağlık kuruluşlarımızın eksik sağlık personeliyle çalışılması. Bazı kamu kurumlarında fazla istihdam ile personel çalıştırılırken, pandemi döneminde bile, yeterli sağlık personeli alımının yapılmaması, pandeminin ilk dönemlerinde sağlık personellerinin yıllık izinlerinin kullandırılmaması, emekliliklerinin yasaklanması hatta istifalarının bile yasaklanması sonucu devlet memurları kanununa göre 10 gün işe gelmeyerek kendilerine müstafi saydıran, yani kendilerini işten memuriyetten attıran onlarca sağlık çalışanımızın olması üzücü ve düşündürücüdür.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), sağlık çalışanlarının hastalığa yakalanma oranlarını, dünya nüfusunun yüzde 3’ünü, tüm Kovid-19 enfeksiyonlarının ise en az yüzde 14'ünü oluşturduğunu bildirmişti. Buna göre dünyada her 7 Kovid-19 hastasının 1’i sağlık çalışanları oluşturduğunu açıkladı.
Yapılan araştırmalara göre ülkemizde bu oran, yani sağlık çalışanlarımızın Kovid-19’a yakalanma oranı çok daha yüksek. Türk Toraks Derneğinin yaptığı bir ankette Kovid-19’a yakalanma oranını araştırıldı. Aralık 2020 ve Ocak 2021 döneminde gerçekleştirilen ankete göre Kovid-19'a yakalanan sağlık çalışanlarının oranı yüzde 57,4. Bu oranın tüm dünyadaki ülkelere göre Türkiye'de çok daha yüksek. Türkiye’de Kovid-19 ile enfekte sağlık çalışanı sayısının 120 bini geçtiğini, her 10 Kovid-19 hastasından 1’inin sağlık çalışanı olduğu açıklanmıştı.
Sağlık çalışanlarının çoğunlukla aileleriyle birlikte hasta olduğu düşünülürse, yakınlarının Kovid-19 hastalığına yakalanma ve ölüm oranlarının da toplumun diğer kesimlerine göre daha fazla olması kaçınılmazdır. Ancak, pandemi döneminin başındaki alkışlara rağmen, damgalanma, ayrımcılık ve şiddetin hız kesmeden devam etmesine ek olarak ailelerinin hastalanması ve en nihayetinde yaşanan kayıpların sağlık çalışanlarının tükenmişliğini hazırlayan en önemli faktörler olduğuna gözden kaçırmamak gerekir.
Sağlık çalışanlarımız tükenmiştir. Kamuda çalışan sağlık çalışanlarımızdan emekliliği gelenler emekli olmakta. Pek çok doktor arkadaşımız özel hastaneler geçmektedir. Pandemi döneminde pek çok sağlık çalışanımız pek çok vatandaşımızın ölümüne şahit olduğu gibi, pek çok meslektaşının da hastalanmalarına ve ölümüne şahit olmuşlar ve şahit olmaktadırlar. Pek çok sağlık çalışanımız, hastalanacakları ve ölebilecekleri korkusu yaşamalarına devam etmektedir.
Bakın bir hemşire arkadaşımız nöbet defterine ne yazmış “25 hasta olarak teslim aldığım servisi, 3 yoğun bakım, 1 ex (ölü), 7 taburcu ve 11 geri yatış olarak teslim ediyorum. İki hemşire bunların altından kalkabildiğimiz için kendimizi tebrik ediyorum” evet sağlık çalışanları maddi ve manevi sömürülüyor.
Hem de iliklerine kadar!