Bilim insanları, Türkiye’yi yasa boğan depremlerin ardından dikkati çeken bir rapor hazırladı. Hazırladı hazırlamasına ancak önceki yıllarda yapılan çalıştayda ele alınan ve öngörülen konular hayli dü...

Bilim insanları, Türkiye’yi yasa boğan depremlerin ardından dikkati çeken bir rapor hazırladı. Hazırladı hazırlamasına ancak önceki yıllarda yapılan çalıştayda ele alınan ve öngörülen konular hayli düşündücü Geçen yazımızda 6 Şubat depremleri halk sağlığı raporunun ilk bölümünü yayınlanmıştık. Kaldığımız yerden devam edelim. Güvenlik koşulları: Bölgede ilk dönemlerde daha fazla olmak üzere ciddi bir güvenlik sorunu olduğu yöre halkı tarafından ifade edilmektedir. İnsanlar binaların başında evleri korumak durumunda kalmıştır. Bölgede sık sık hırsızlık olaylarının yaşandığı belirtilmiştir. Barınma koşulları: Hatay IRAP Raporu’na göre, Antakya’da toplam bina 73 bin 723, bunun 56 bin 630’nun mesken ve Kırıkhan’da da 30 bin 011 bina ve bunun da 26 bin 577’sinin mesken olduğu belirtilmiştir. Yerleşim yerlerine genellikle enkaz halindeki evlerinin önünde ya da kentteki küçük park alanlarında küçük küçük çadır öbekleri gözlenmektedir. Bu durum süreci yönetmeyi oldukça zorlaştırmaktadır. Benzer şekilde, üniversite içinde park halinde karavanlar bulunmaktadır. Kırsalda vatandaşların çadır talebi çok fazladır. Bu bölgelerde sağlık bir çadır olanağı çok kısıtlıdır. Vatandaşlar kendi olanakları ile mevcut sera çadırlarını yaşam alanları haline getirmişlerdir. Buralar da en çok çocuklar ve kadınlar yatırılmaktadır. Bu alanlar kişileri soğuktan etkin koruyamamakta, kullanılan pestisitlerin olası mevcudiyeti gibi birçok açıdan sağlık riskleri içermektedir. Çocuklar için bu riskler daha da büyüktür. “İmar affını onaylayan herkes yargılanmalı. Üç kattı yanımdaki, sahibi imar affıyla 3 kat daha çıktı yukarı. Yerle bir olmuş o bina. Günah değil mi oturanlara!” (Vatandaş) Atık yönetimi: İlin tamamında kent merkez ve periferinde çöpler kontrolsüzce her yere dağılmış, caddelerde çöp dağları oluşmuştur. Çöplerin bir kısmı bulundukları alanda yakılarak azaltılmaya çalışılmıştır. Yerel belediyelerden bir kısmı ve yapılan bölge dışı belediye eşleştirmeleri sonrasında bölgede görevlendirilen belediyelere ait çöp kamyonları ile çöp toplama başlamıştır. Ancak, işlem çok başlarda ve yetersizdir. Bölgeye gönderilen başta giysi yardımlarının da plansız kabulü ve dağıtım sorunları sonucu çöp niteliği kazandığı ve çöp sorununu artırdığı saptanmıştır. Atık su ile ilgili tesisler çalışmamaktadır. Kanalizasyon ya Asi Nehri’ne ya da şebekede patlağın olduğu yerdeki toprağa verilmekteydi. Narlıca Atık Su Arıtma Tesisi’ndeki hasarın çok büyük olduğu ve yakın zamanda onarılamayacağı yetkilerce belirtilmiştir. Sağlık kurumları: HATAY İRAP’ta bildirildiği üzere deprem öncesinde, Hatay ilinde koruyucu sağlık hizmetleri kurumları (Birinci basamak sağlık kuruluşu) olarak 169 ASM (aile sağlığı merkezi), 97 sağlık evi, 3 ana çocuk sağlığı ve aile planlaması merkezi, 3 halk sağlığı laboratuvarı, 2 verem savaş dispanseri, 2 deri ve zührevi hastalıklar dispanseri, 4 ağız diş sağlığı merkezi, 1 evde sağlık hizmetleri birimi, 12 tsm (toplum sağlığı merkezi) vardı. Buna ek olarak Sağlık Bakanlığı’na bağlı olarak 10 devlet hastanesi, 1 doğum ve çocuk bakım evi, 7 resmi, 9 özel hemodiyaliz ünitesi ayrıca acil hizmetler sunmak için, 20 acil yardım istasyonu, 33 ambulans hizmet vermekte; 10 adet özel hastanede de faaliyet bulunuyordu. Deprem sonrasında üniversite hastanesi ayakta kalmış, ancak 8 yıl önce açılmış olmasına rağmen Hatay EAH kullanılamaz duruma gelmiş, EAH ek binası olarak hizmet sunulan eski Hatay Devlet Hastanesi ve Özel Antakya Akademi Hastanesi ise yıkılmıştır.. Sağlık riskleri: *Aşı ile önlenebilir hastalıklar: Ziyaret döneminde Sağlık Bakanlığı yetkilileri aşı ile önlenebilir hastalıklarla ilgili bir artış olmadığı belirtilmiştir. Ancak, aşırı kalabalık geçici sığınma evlerinde uzun süre kalmak ve rutin aşılama hizmetlerinin uzun süre aksaması kızamık, boğmaca ve difteri salgın riskini artırabilir Üreme sağlığı hizmetleri: Depremden kurtulanlar arasında yaklaşık 30 bin gebe kadın bulunmaktadır. Bu kadınalr içinde eşlerini, çocuklarını kaybetmiş olanlar mevcuttur. Bölgedeki 150 bin civarındaki ergen kızın ve 400 bin civarındaki üreme çağındaki kadının menstrüel hijyen başta olmak üzere bir çok gereksinimi bulunmaktadır. https://iawg.net/resources/misp-calculator Sonuç ve öneriler: Sonuç Afet yönetimi dört aşamada değerlendirilmektedir: 1. Hazırlık (Preparedness): Potansiyel bir tehlikeye karşı hazırlık, 2. Yanıt (Response): Acil duruma yanıt vermek için yapılan eylemler, 3. İyileşme (Recovery): Bir felaketten sonra, alanı normale döndürmek için alınan önlemler ve yapılan ölçümler, 4. Azaltma (Mitigation): Tehlikelerin etkisini azaltmaya yönelik ölçümler/önlemler. Bu raporda depreme hazırlık ve deprem olduktan sonra verilen yanıt aşamaları değerlendirilmeye çalışılmıştır. Hatay’da depremin olacağının öngörülmesine karşın, yapılan hazırlığın çok yetersiz kaldığı maalesef ortaya çıkmıştır. Hatay’da depremin meydana gelmesi durumunda nasıl bir yanıt verileceğine ilişkin yerel ve ulusal düzeyde geliştirildiği belirtilen politika dokümanlarında yazılanlar gerçek hayatta çalışmamıştır. Öyle ki depremde en sağlam durması beklenen AFAD, hastaneler ve sağlık kuruluşları, belediye binaları vb. birçok bina yıkılmış, depremden ancak iki gün geçtikten sonra bölgeye arama kurtarma ekipleri sevk edilebilmiştir. Hatay’daki gözlemlerimiz depremden sonra sağlık hizmetleri bağlamında yanıt verme evresinde böyle bir süreç yönetimi yapısının gerçekleştirilemediğini açık olarak ortaya koymuştur. İlk günlerde acil sağlık hizmetlerindeki aksaklıklar, enkazdan sağ çıkarılan bazı yaralıların daha sonra tam teşekküllü bir hastaneye zamanında ulaştırılamadığı için hayatını kaybetmesi, yaralı olarak hastanelere ulaştırılan çocuk ve bazı erişkinlerin kayıtlarınıntutulmaması ve halen kendilerinden haber alınamaması gibi sorunlar başarılı bir süreç yönetiminin uygulanamamasının sonuçları olarak karşımızda durmaktadır. Depremden sonra Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanmış ve kamuoyuna sunulmuş herhangi bir hızlı değerlendirme raporu bulunmamaktadır. İlk bir haftada bağışıklama ve suların kontrolü konusunda herhangi bir işlem yapılamamıştır. Sağlık Bakanlığı bir hafta sonra sahra hastanesini kurabilmiş ve bulaşıcı hastalık ve salgın kontrolü amacıyla sahaya çıkabilmiştir. Hatay’da AFAD hızlı yanıt vermede gecikmiş, koordinasyonu sağlamakta ise özellikle erken dönemde yetersiz kalmıştır. Bölgede hizmet vermeye çalışan kamu ya da STK yetkilileri ortak görüşü, karar süreçlerinin birleştirilerek bu haliyle tek elde toplanması ile bürokrasinin arttığı, mevcut potansiyelin kullanamadığı ve zaman kaybedildiğidir. ÖNERİLER *Genel politika ve yaklaşım önerileri: Deprem sonrası böylesi bir yıkım, deprem öncesinde gereken risk yönetiminin yeterince yapılamadığını bir göstergesidir. Bu boyutta bir yıkım ve hasar sonrasında en iyi ve hızlı bir yanıt sonrasında da kayıplar olacaktır ancak kayıpların büyümesinin nedeni başarılı bir risk yönetiminin olmayışıdır. İl genelinde iki katlı evler bile çokça hasar görmüş, çok katlı binaların birçoğu yıkılmıştır. Toplumun katılımıyla yeni bir anlayışla zeminle barışık, depreme dayanıklı sağlam yapılarla sağlıklı sürdürülebilir kentler hedefine doğru ilerlemek gerekir. Bunun için de tüm yetkililer hesap verebilir olmalıdır. Toplumun tüm kesimlerinin eşitlikçi bir yaklaşımla süreçlere katılımı desteklenmelidir Deprem bölgesindeki kırılgan gruplar özellikle desteklenmelidir. Afete de “Tek Sağlık” bilinci ile yaklaşılmalıdır. Halk sağlığı iletişimi güçlü kılınmalı, infodeminin önüne geçilmelidir. Afet süreçlerine özel öneriler: Hatay’da bir yandan iki büyük depremin etkisi sürerken, diğer yandan da 20.02.2023 tarihinde olduğu gibi 6.4 büyüklüğünde yeni depremler ve artçı sarsıntılar yaşanmaktadır. Bu nedenle henüz depreme yanıt verme evresi sürmektedir. Bu bağlamda; • Etkili acil durum müdahalesi sürdürülmeli, etkilenen nüfusun nitelikli sağlık hizmetlerine zamanında erişmesini sağlamak için hayat kurtaran sağlık girişimlerinin uygulanması sağlanmalıdır. Son depremden sonra hizmet sunumuna devam edebilen sınırlı sayıda kamu hastanesi kaldığı için ivedi olarak ihtiyaca yanıt verecek ölçüde her ilçede yeter sayıda geçici hastaneler ve kırsal kesime de ulaşmak amacıyla sabit ve mobil birinci basamak hizmet sunan birimler oluşturulmalıdır. • Yardımların uygun biçimde deprem bölgesine ulaşmasının sağlanması amacıyla ilaçların sınıflandırılarak gönderilmesi, kamyon ya da tırların mümkünse tek tip malzeme taşıması gibi düzenlemeler yapılmalıdır. • Birinci basamak sağlık hizmetleri en kısa zamanda işlerlik kazanmalıdır. Mümkün olan en kısa sürede rutin bağışıklama hizmetleri ve kronik hastalıklar için (örn. diyabet, hipertansiyon, TB ve HIV) tedavinin sürekliliği sağlanmalıdır. • İvedi olarak sağlık hizmetleriyle ilgili eşgüdüm sağlanmalıdır (Sağlık Bakanlığı, yerel yönetimler, meslek örgütleri, sivil toplum örgütleri, uluslararası sağlık kuruluşları ve gönüllü sağlık çalışanları arasında eşgüdümün sağlanması amacıyla bir örgüt yapısı kurulmalıdır). • Sağlık Bakanlığı yetkilileri tarafından ‘sağlık durumu değerlendirmesi’ yapılmalı, belirli aralıklarla güncellenmeli ve toplumla paylaşılmalıdır. Kendi imkanları ile kurtulan hafif-orta yaralı olduğu için sağlık kuruluşuna başvurmayan kişiler farklı iletişim kanalları ile tetanos riskleri hakkında bilgilendirilmeli ve en yakın sağlık kuruluşuna başvurusu sağlanmalıdır. Risk grupları belirlenmeli, kayıt altına alınmalı ve izlenmelidir: Gebeler, bebek ve çocuklar (Özellikle yalnız çocuklar), travma yaşamış çocuklar, yalnız genç kadınlar, izole kadınlar, fiziksel engeli olanlar, psikolojik engeli olanlar, yalnız yaşlılar, destekten yoksun aile reisleri, şiddet kurbanları, sosyal ve etnik azınlıklar, mülteciler, yeterince temiz su sağlanmalı, su analizleri yapılmalı, klor düzeyleri saptanmalı ve sonuçları toplumla paylaşılmalıdır. Yeterli ve güvenli su, yeterli sanitasyon ve hijyen tesislerinin sağlanması büyük önem taşımaktadır. Erken dönemde pet şişelerle içme sularının sağlanması ve güvenli şebeke suyu sağlanıncaya dek sürekliliğinin sağlanması, su ile bulaşan hastalık riskinin azaltılmasında kritik öneme sahiptir. Güvenli şebeke suyu mümkün olan en kısa zamanda sağlanmalı, işlerliğinden emin oluncaya dek rutin izlemden daha sık kontrol edilmelidir. • Geçici barınma için seçilmiş uygun yerlerde bilimsel ölçütlere uygun olarak kampların (Çadır, konteyner vb.) kurulması sağlanmalıdır. Yeterli büyüklükte, sağlıklı ve güvenli barınak sağlanması çok önemlidir. Ayrıca bu alanlarda sendromik sürveyans (Solunum semptomları, ishal, sarılık, döküntü) yapılmalıdır. • Gıda güvenliğine dikkat edilerek beslenme olanakları sağlanmalıdır. İki yaşından küçük çocuklar için tamamlayıcı gıda sağlanması da dahil olmak üzere özellikle bebek, küçük çocuk, hamile ve emziren annelerin beslenmesi için destek sağlanmalıdır. Beş yaşın altındaki, düşük doğum ağırlıklı, yetersiz beslenen veya emzirilmemiş çocuklar ile aşırı kalabalık koşullarda yaşayanların zatürreye yakalanma riski daha yüksektir. Anne sütüile beslenmeyen altı aylıktan küçük bebeklerin zatürreden ölme riski, ilk altı ay sadece anne sütü ile beslenen bebeklere göre beş kat daha fazladır. Anne sütü desteklenmelidir. • Bulaşıcı hastalık ve salgın kontrolü yapılmalıdır. • Çevre Sağlığı Yönetimi özenle sürdürülmelidir: Yeteri kadar barınak, tuvalet, banyo ve mutfak sağlanması. Yeterli miktarda, kolay elde edilebilir ve temiz su. Sağlık tesislerinde tıbbi atıklar dahil atıkların uygun yönetimi. Genel olarak atıkların (katı/sıvı) zararsız hale getirilmesi. Gıda stoklarının kontaminasyona karşı korunması. Bireylerin vektör kaynaklı hastalıklara karşı korunması. Sağlık hizmetlerinin normal psikolojik sıkıntı ile orta veya şiddetli ruhsal bozukluklar arasında ayrım yapması önemlidir. Normal psikolojik sıkıntı, psikolojik ilk yardım ve diğer klinik olmayan psikososyal müdahalelerle azaltılabilir. Ancak orta veya ağır ruhsal bozukluklar, psikososyal desteğin yanı sıra klinik tedavi gerektirir. Ağır ruhsal bozukluğu olan kişiler için bakıma sürekli erişim sağlanmalıdır. • Halk sağlığı sürveyansı yapılmalıdır (Surveyans düzenli bilgi toplama sistemidir. Bu bilgi toplama toplumun önemli sağlık sorunlarını ve sağlık hizmetlerinin kullanımınıiçermelidir): Ölümler ve mortalite hızları. Hastalıklar ve morbidite hızları. Doğumlar. Sık karşılaşılan sağlık sorunları (ishal vb.) Potansiyel salgın hastalıklar (kızamık, sıtma, kolera, tifo vb.) Sağlık hizmeti kullanımı ile ilgili bilgiler (haftalık poliklinik sayısı, aşılanan çocuk sayısı vb) Bir süre sonra toparlanma evresine geçileceğinden, söz konusu depremlerden sonra, alanı normale döndürmek için alınacak önlemler ve yapılacak ölçümler büyük önem kazanmaktadır. Bu bağlamda; • Enkaz kaldırma çalışmalarının enkaz altındaki yaşamını yitiren yurttaşların vücut bütünlüğünü gözeterek yapılması, enkazların asbest, toz vb. etkilenimlerin dikkate alınarak kaldırılması, • Sağlık sisteminin çalışmaya devam etmesini sağlamak amacıyla sağlık sisteminin birinci basamak sağlık hizmetlerine dayalı olmak üzere birinci, ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerinin eşit, ücretsiz, nitelikli ve erişilebilir olarak yeniden gözden geçirilmesi, • Bu evrede sağlık hizmetlerinin acil durum risk yönetiminden rutin hizmetlere ve rehabilitasyona yöneleceği göz önüne alınarak, tıbbi ve sosyal rehabilitasyonun ön plana çıkartılması, uygun olacaktır. Bitti…