CHP’nin her kongre sürecinde kaynayan yapısı düşünüldüğünde, yazının başlığı için “Ne alaka” diyebilirsiniz. Anlatayım.
İzmir’de yaklaşık iki hafta önce yayımlanan “Mavi Manifesto”dan sonra CHP’de...
CHP’nin her kongre sürecinde kaynayan yapısı düşünüldüğünde, yazının başlığı için “Ne alaka” diyebilirsiniz. Anlatayım.
İzmir’de yaklaşık iki hafta önce yayımlanan “Mavi Manifesto”dan sonra CHP’de renk tartışması başlamış oldu. Mevcut yapıyı elinde tutan ilçe başkanları ve ekibinde yer alanlar buna tepki koydu. Ardından çıkan “Beyaz Liste”yle renk ayrışması netleşmiş oldu.
CHP, iç dinamikleri çok renkli bir parti. Bu nedenle CHP’de tartışma her zaman var olur. Ancak bu tartışmaların esas nedeni, CHP’liler dahil, bir çok çevre tarafından gözden kaçırılıyor.
CHP, 1960’larda İsmet İnönü’nün “ortanın solundayız” açıklamasıyla ilk defa “solculuk” konusunda net olmasa da bir yakınlık ifadesi ortaya koydu. Türkiye solunun görece sistem dışı kalan unsurları ilk defa bu dönemde CHP’nin kapısından içeri girebileceklerini “sezdiler”. Bu sezgi, 1960’larda Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) varlığı nedeniyle olguya dönüşmedi; ama 1970’lerin Bülent Ecevit’li CHP’sinde gerçeğe dönüştü. Yalnız, CHP şu açıdan talihsizdi: Türkiye (sosyalist) solu birlikte hareket etmeye değil, “aşiret usulü” yürümeye teşneydi. Türkiye sağı, ortak paydada buluşma konusunda ne kadar mahir olmuşsa, sol hareket o kadar istidatsız olmuştur.
Ol sebepten CHP talihsizdi; çünkü sol, bu geleneksel hastalığını olduğu gibi CHP’ye taşıdı. İktidar perspektifi, her zaman parti içinde iktidar olmakla sınırlı kaldı.
Bu tarihsel belirlemeden sonra, İzmir’deki bu ayrışmayı normal karşılayabiliriz. Ancak, İzmir’in bu konuda, bir iki açıklamayı saymazsak, henüz kavga büyümüş değil.
Oysa İstanbul’da durum öyle mi? Oradaki CHP’lilerle görüştüğümde, İzmir’deki CHP’lilerin, İzmir’i öpüp başına koyması gerektiğini düşündüm.
Bir kere İstanbul’da Mavi ve Beyaz listeler var. Ama bir mahallede bu iki listeye de muhalefet etmiş “Kırmızı liste” çıktığını öğrendim.
İzmir’de parti içi dinamikler renklerle ön planda; ama İstanbul’daki Mavi-Beyaz ayrımının hemen ardından Alevi lobisi geliyor. Kimi yerde bu Alevi lobisi Dersimliler olarak tezahür ediyor. Hatta kili yerde Ovacıklılar oluveriyor. Buna Malatyalıları, Karslıları da dahil edin. Tabii bir de kılıçları çeken aktörler var. 23 Haziran başarısının İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu konu eden bir kitap üzerinden salvolara başladı. Başarı fotoğrafındaki görüntü kongre sürecinde iyice silikleşip, aktörler için anlamsız hale gelecek gibi duruyor.
İmamoğlu’yla oluşan Karadenizlilik kimliğinin etki edeceğini de ben söylemiş olayım.
Yani, bence İzmir’deki CHP’liler hayattan şikayet etmesin. Maazallah İstanbul’da yaşasınız ne yapardınız?