Yazarlık derslerinde, en azından benim aldığım ve de ilk öğretilen şeylerden biri, yazıyı fazlalıklardan arındırmaktır. Yani fazla kelimelerden, okuyucuyu sıkacak kadar gereksiz detaylardan ve aşırı tasvirlerden uzak durmak, yazıyı sadeleştirmek ve yazmak istediklerini açık, anlaşılır ve net bir şekilde ifade etmek ana amaçtır. 

Ben burada bugün, eğer yazıyı fazlalıklardan arındırabiliyorsak hayatımızı neden arındıramıyoruz konusuna değinmek istiyorum. Belirtmek istediğim ana nokta şudur ki, burada hayattaki fazlalıklardan kastım fazla düşünceler, fazla eşyalar ve de en önemlisi bizim hayatımız açısından çok da önemli olmayan insanlardır. Eğer hayatımızda yukarıda saymış olduğum türden fazlalıklar varsa, onlardan uzak durarak hayatımızı bu tarz fazlalıklardan arındırmamız gerekir. Atalarımız ne de olsa “her şeyin fazlası zarar” demişler öyle değil mi?

Siz ne kadar iyi olursanız olun, etrafınızda sizi kötü ilan eden insanlar olacaktır. Siz bir işte ne kadar profesyonel olursanız olun, yaptığınız işe kulp takan insanlar çıkacaktır. Siz ne kadar hareketlerinize ve sözlerinize dikkat ederseniz edin, karşı taraftan birinden mutlaka bir hadsizlik gelecektir. 

Çünkü insanoğlu sırf iyilikten oluşan bir canlı türü değildir. İçinde kin, nefret, kıskançlık gibi duygular barındırmaktadır. Bu acıdır ama gerçektir. Çünkü insanlar bizim hayal ettiğimiz gibi sırf iyilikten oluşan canlılar olsaydı, insan olarak değil, melek olarak var olurlardı! O yüzden etrafımızda bu tarz insanlar olduğunu fark ettiğimiz andan itibaren, kendimizi olabildiğince korumaya almalı ve onlardan uzak durarak hayatımızı bu tarz fazlalıklardan arındırmalıyız.

Hayatımızdaki fazlalıklar ne olursa olsun, bu bazen ne kadar düşünürsek düşünelim bize fayda sağlamayan gereksiz düşünceler olur ve beynimizi yok yere kurcalar, bazen bizde kötü bir etki bırakan bir insanı hatırlatan bir eşya olur, bazen de toksik insanlar…

 Ne olursa olsun bütün bunlar hayatımızda arınmamız gereken gereksiz detaylardır. Peki hayat detaylarda boğulacak kadar uzun mudur? Bunu bilemeyiz elbette. Kimi insan için uzun, kimi insan için kısadır hayat fakat gerek var mı risk almaya ve kendimizi kötü hissetmeye? Veya kendimizi kötü hissettirenle bir arada olmaya?

O yüzden kendime ve size olan en güzel tavsiyem: Arının! Baş etmeyi öğrenin! Hayat bir stratejiyse eğer, oyunu kurallarına göre ve düzgün oynayın! Bunu söylemesi elbette kolay. Fakat gerçek olan bir şey var o da şudur ki, eğer bu şekilde davranmazsak yenilen taraf biz oluyoruz maalesef. 
Benim de vakti zamanında kendimi ifade edebildiğim ve edemediğim durumlar oldu tabi ki ama insan ”yenile yenile yenmeyi de öğreniyor”. En azından haklı olduğu durumlarda! Bunu yapmanın en güzel yolu da yukarıda bahsetmiş olduğum gibi hayatımızı arındırmaktan geçiyor.