Bu yazının başlığı olarak seçtiğim cümle, bana annemin bir öğüdü. Ona da anneannesi bu cümleyi sürekli öğütlermiş. Kısacası bana büyük anneannemden yadigâr kalan bir cümle…
Bu cümlenin bize kuşaklar boyu unutulmadan aktarılması elbette ki bir tesadüf değil. Çünkü doğru, akılda kalıcı ve motive edici. Büyüklerimiz, her zaman en iyi rehberlerimizdir. Onların bize verdikleri öğütler, içinde yaşanmışlıklar ve bazen de pişmanlıklar barındıran doğruluk ve haklılık payı yüksek cümlelerdir. Tıpkı bu cümlede olduğu gibi… Şimdi izninizle bu cümleyi biraz açmak istiyorum.
Hayatımız boyunca hiçbir zaman düz bir çizgide ilerlemeyiz. Yollar bazen eğri büğrü olur, bazen tozlu olur, bazen dikenli çalılarla kaplı olur bazen de açık, ferah olur. Fakat her ne olursa olsun, yolumuz ne kadar kapalı ya da açık olursa olsun, elimizde bir iyilik, bir de kötülük kalır ve tabi ki yolda yürürken verdiğimiz emekler…
Bazen o yolda bize eşlik eden insanlar tarafından maruz kaldığımız kötülükler yüzünden ruhumuzda o kadar derin yaralar oluşur ki, kaç yaşımıza gelirsek gelelim, bize yapılan kötülükleri unutamayız. Bazen de o yolda yürürken o kadar iyi insanlarla karşılaşırız ki, yolumuzdaki dikenleri tek tek ayıklayarak bize yardım ellerini uzatırlar ve bizi bulunduğumuz noktadan bir üst konuma taşırlar. Onlarla güzel anılar biriktiririz. Bu anılar da ömür boyu yüzümüzde gülücük olarak kalır.
“İyiyi önüne al, kötüyü ardında bırak” cümlesi, işte bunun için söylenmiş bir cümledir. Çünkü sürekli bize kötülük yapanları takıntı haline getirip onları düşünerek değerli zamanımızı boşa harcarsak, hayat yolunda ilerleyemeyiz ve ruhumuzda daha derin yaralar açarız. Ruhta açılan yaraların kapanmadığı da acıdır ama gerçektir. Hatta bazen de tehlikelidir.
Tehlikelidir çünkü insan kendisine zarar veren insandan intikam alma yoluna giderek kendi hayatının da negatif bir gidişata doğru gitmesine sebep olabilir. İntikam karşı tarafa zarar verdiği kadar kişinin kendisine de zarar verir.
Kim ne derse desin, adına ister ilahi adalet ister karma desin, insana yaptığı iyiliğin ya da kötülüğün bumerang gibi döneceği düşüncesine sahip olanlar arasındayım. Yani biz istesek de istemesek de bize zarar vermeye çalışan kişi bir şekilde kazdığı kuyuya er ya da geç düşecektir. İntikam almaya çalışıp aynı döngüye kendimizi de sokmaya en azından benim düşünceme göre gerek yok.
O yüzdendir ki, hayatımızda iyi olan şeyleri önümüze katıp kovalamalı, kötü olan şeyleri de ardımızda bırakmalıyız. Bu bizi daha akılcı, zinde ve pozitif yapar. Zira hayat kendimizi bize zarar vermeye çalışan insanlara zarar vererek kısır bir döngüye sokacak ve iç dünyamızı kirletecek kadar uzun değildir ve değerlidir.