Yaklaşık 6 aydır siyasetle yatıp siyasetle kalkıyoruz. Uzun süre Cumhurbaşkanı adaylığı üzerinde tartışıp durduk. Cumhur İttifakı, hemen Recep Tayyip Erdoğan derken, 6’lı Masa’yı oluşturan Millet İtti...

Yaklaşık 6 aydır siyasetle yatıp siyasetle kalkıyoruz. Uzun süre Cumhurbaşkanı adaylığı üzerinde tartışıp durduk. Cumhur İttifakı, hemen Recep Tayyip Erdoğan derken, 6’lı Masa’yı oluşturan Millet İttifakı, “Kemal Kılıçdaroğlu mu, Ekrem İmamoğlu mu, yoksa Mansur Yavaş mı olsun?” diye tartışıp durdu. Bu süreçte kamuoyunu da uzun süre meşgul ettiler. Neyse herşey milletimizin gözü önünde olup bitti. 14 Mayıs, 28 Mayıs derken, tabiri caizse herkes boyunun ölçüsünü aldı. Başımız göğe erdi. Saçımız ak mı, kara mı önümüze, pardon sandığa düşünce gördük. “Yorgan gitti kavga bitti” diyeceğim ama maalesef diyemiyorum. Çünkü kavga yeni başlıyor. Neden mi? Anlatayım. Önce, küfeyi sırtına alan iktidardan bahsedelim. AK Parti’nin başı çektiği Cumhur İttifakı partilerini, seçimi kazandıkları için kutluyorum. Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Sayın Devlet Bahçeli bu işin mimarlarıdır. Tabii ki, tepeden tırnağa teşkilatlarıyla birlikte. Gözlerimizle şahit olduk ki, Allah’ı var çok çalıştılar. Türkiye’nin zor şartlarında tüm milletvekilleri tıpkı liderleri gibi şehir şehir, köy, köy, mahalle mahalle ve de sokak sokak demeden koşturdular. Ve bunun sonucunu da milletin teveccühünü tekrar kazanarak, iktidardaki yerlerini koruyarak aldılar. Aslında, boyu aşan ekonomik kriz, hayat pahalılığı, içeriden ve dışarıdan aleyhlerine çalışmalar, algı operasyonlarına rağmen bunu başarmak kolay iş değildi. Şimdi ise çalışma zamanı. Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığındaki Kabine ve 28.Dönem milletvekilleri, bakalım nasıl bir performans gösterecekler. Kabine 2 bakan hariç değişti. Dış İşlerine MİT’ten Hakan Fidan geldi, İç İşleri’ne ise İstanbul Valisi Ali Yerlikaya. Diğer bakanlıklar da yeni isimler var. İşleri zor. Kesinlikle rahat bırakılmayacaklardır. Türkiye içten ve dıştan yine tazyiklere maruz bırakılacak. En büyük sorun, ekonomi ve terör. Allah hepsine gayret kuvvet versin. Gelelim muhalefete. 6’lı Masa’nın artık bir hükmünün kalmadığı her halinden belli. İYİ Partili Uğur Poyraz ve Cihan Paçacı’nın “Seçim bitti, ittifak bitti” açıklamalarının ben Sayın Meral Akşener’in bilgisi dahilinde olmadığını asla düşünmüyorum. Akşener’den onay almadan bunu söylemeleri asla mümkün değil. Son olarak Aytun Çıray da partiden istifa etti. Geriye DEVA, Saadet, Gelecek, Demokrat Parti kalıyor. Onlar da alacaklarını aldılar. Bu noktada ben CHP’nin ve lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun hiç de hak etmediği biçimde yalnız bırakıldığını da düşünüyorum. 29 Mayıs sabahı “Bahar” bekleyen CHP ve müntesipleri, tam bir hayal kırıklığı yaşadılar ki, bunun yankılarının daha uzun süreceği kesin. Şimdilik, sakin kalmayı yeğleyen ana muhalefet partisinde kurultay sesleri de yükseldiğine göre, tabirimi mazur görün, hesap günü yakındır. Ben bu konuda Sayın Ekrem İmamoğu’na dikkat edilmesi taraftarıyım. CHP İzmir İl Başkanı Sayın Şenol Aslanoğlu, haftabaşında basının karşısına geçti, “Biz İzmir’de başarılıyız. Seçim sadece İzmir’de olsaydı şu an iktidardaydık” dedi. İlahi Başkanım çok iyi söylüyorsunuz da, herhalde bunu, seçilen ithal vekillerinize, ortaklarınıza sunduğunuz vekillik koltuklarına ve de örgütün küskünlerine bakarak söylemiyorsunuzdur inşallah. Bu konuda son not: CHP’de bir panik havası sezinliyorum sanki. Televizyonlardaki yorumcularına da bakılırsa, birilerinin hesap vermesi gerektiğini düşünüyorlar. Kendilerine yegane tavsiyem, şöyle sakince bir oturup düşünmeleri ve “Biz nerede yanlış yaptık?” diyerek kendilerini sorgulamaları. Yoksa, “Benden sonrası tufan” anlayışı Türkiye’nin en köklü partisine zarar verecek. Zira, etkili, yapıcı, yerli ve milli bir CHP muhalefeti Türkiye’ye her zaman lazım.