Türkiyemiz, her yönüyle bir cenderenin içinden geçiyor. Bir yanda, ekonomik kriz ve onun yarattığı sıkıntılar, diğer yandan kentlerdeki hizmetsizlik. Bir kavgadır almış başını gidiyor. İktidarın oluşt...
Türkiyemiz, her yönüyle bir cenderenin içinden geçiyor. Bir yanda, ekonomik kriz ve onun yarattığı sıkıntılar, diğer yandan kentlerdeki hizmetsizlik. Bir kavgadır almış başını gidiyor. İktidarın oluşturduğu Cumhur İttifakı ile muhalefetin birleştiği Millet İttifakı başta liderleri olmak üzere her gün birbirleriyle didişmekten geri durmuyorlar.
Yılbaşı yaklaşırken çarşı pazarın yanına yaklaşılacak cinsten değil. Birkaç bir şey almak için girdiğiniz marketten eskiden bir sepet dolusu ihtiyacınızı karşılayabildiğiniz paraya şimdi üç parça ile çıkıyorsunuz. Herkes adeta burnundan soluyor. Bütçeler kuşa dönerken, döviz ve faizler almış başını gitmiş vaziyette.
Tüm bu ahval ve şerait içinde bile bizi yönetenlerin, ister genel isterse yerelde, günü geçiştirecek işlerle uğraşmaları ne kadar kötü. Halbuki, iktidara gelirken verilen vaatlerin ne kadar tutulduğu ortada. Bunları kimseyi yerden yere vurmak için söylemiyorum. Gerçekler bunlar. Çünkü hepimiz aynı geminin içerisindeyiz. Kimine göre çoktan battık, kimine göre de batıyoruz.
Bu ülke çok badireler atlattı. Her badireden de küllerinden yeniden doğarak çıktı. Ben karamsar değilim. Elbette yeni bir yol bulunacak. Bu ekonomik krizden de çıkılacak, dünyayı kasıp kavuran pandemi de atlatılacak. Çünkü her şey üst üste geldi ve biz bunu öngöremedik. Ama yine de milletimizin dirayeti ile yolumuza devam ediyoruz.
Kimsenin korkmasına ve panik derecesinde endişe etmesine gerek yok. Allah’a bin şükür devletimiz ayakta. Ancak bir noktada yaşadığımız kavga ve gürültüler önümüzü görmemize engel oluyor. Her şeyin taassubu kötüdür. Partizanlık da öyle. Körü körüne particilik yapmak ve geleceği görememek ve gününü gün etme çabası, siyasetçinin de onları seçenlerin de maalesef gözünü kör ediyor.
Biraz da yerel idarelere değinmek istiyorum. Yine kimseye bir şey demiyorum ama artık çiçek böcek işlerini bırakalım. Biraz da kentlerimize bakalım. Bu noktada da günümüzü gün etme çabasındayız gibi geliyor bana. Bozuk yollar, toplanmayan çöpler, yerine getirilemeyen vaatler. Bunların hepsi sorun teşkil ediyor.
Artık israfa, günü gün etmeye gerek yok. Bu kenti yönetenlerin de elini taşın altına koyması lazım. Millet iş ve aş beklerken, hizmet alamamaktan da şikayetçi. Yolda belde giderken çukurlara girmeden ilerlemeniz mümkün değil. Boş oturmak onu bunu ağırlamak yerine işimize baksak bu kente daha iyi hizmet etmiş oluruz. Bu kent dönüşümü beklerken biz kavga peşindeyiz. O onu yaptı bunu söyledi, ben altta kalmayayım havasındayız.
Evet beyler, iktidarı ve muhalefeti ile millet sizden genelde de yerelde de hizmet bekliyor. Boşa vakit geçirme zamanı değildir. Kendimize gelelim ülkemize ve kentimize sahip çıkalım.