Mart ayının sonuna yaklaştık. Nisan ayı, turizm sezonunun açılışını ifade ediyor. Dünya genelini etkileyen korona virüs pandemisinin etkilerini henüz atlatamamışken, tüm Türkiye’yi derinden sarsan dep...
Mart ayının sonuna yaklaştık. Nisan ayı, turizm sezonunun açılışını ifade ediyor. Dünya genelini etkileyen korona virüs pandemisinin etkilerini henüz atlatamamışken, tüm Türkiye’yi derinden sarsan deprem fırtınasına şahit olduk.
Kahramanmaraş merkezli depremlerle bölgedeki 11 ilde büyük yıkım yaşandı, 50 binden fazla vatandaşımızı kaybettik. Kaybettiğimiz canların acısı, travması unutulacak boyutta değil. Dilerim bir deprem ülkesi olan Türkiye’de artık yasalar vatandaşın canını korumak için daha sıkı tedbirler almayı başarır.
Yıkımın boyutu ise dünyanın önde gelen finans kuruluşlarınca 100 milyar dolara ulaşacak şekilde yorumlanıyor. Tüm bu ekonomik koşullar altında Türkiye 14 Mayıs’ta seçime gidiyor. Hem milletvekilliği hem de cumhurbaşkanını seçmek üzere sandığa gittiğimiz süreçte turizm sektörünün umutları ise 14 Mayıs sonrasına kaldı.
Sektörün önde gelen isimleri Mart ayının başında Almanya’nın başkenti Berlin’de düzenlenen ITB Berlin Turizm Fuarı’nda Türkiye’ye yönelik talep ve ilgiden memnun olduklarını açıkladı.
Türk turizmcilerin, Kültür ve Turizm Bakanlığı Türkiye Turizm Geliştirme Ajansı tarafından kiralanan 550 metrekarelik alanda yerini aldığı fuar bu yılın turizm trendlerinin anlaşılması için de büyük önem taşıyor.
YENİ TRENDLER
Pandemi dönemiyle birlikte potansiyeli giderek büyüyen bireysel seyahatlerin bu yıl da artacağı öngörülüyor.
Geçmişte 50-55 kişilik tur otobüsleriyle paket turlarla keşfedilen birçok popüler destinasyonun yerini daha az kalabalık, daha az gürültülü ve daha huzurlu yerler alacak gibi görünüyor.
Bu çerçevede özellikle Ege ve Akdeniz kıyılarında bugüne kadar ismini çok duymadığımız az sayıdaki tatil merkezinin yıldızının parlayabileceğini söylemek mümkün. Olimpos Kemer’den Fethiye, Kaş’a kadar olan kıyı kesiminde deniz manzaralı orman alanları da bireysel seyahat eden outdoor tarzını benimseyen kesimin gözdesi olacak.
Türk turizminin baş belası olarak kabul edilen ‘her şey’ dahil sisteminin de bir an önce sorgulanması şart. Bir dönem turist çekmek için avantaj görünen bu sistemin yeni turizm anlayışında yeri yok.
Yerel kültürün deneyimlendiği, doğanın bozulmadığı, sorumlu turist kavramının daha da önem kazanacağı bir dönemin içine giriyoruz.
14 Mayıs seçimlerinin sonucu Türkiye’de eğlence sektörü başta olmak üzere turizme doğrudan ya da dolaylı hitap eden birçok sektörün yakından beklediği bir kritik dönemeç. Seçim sonucunda Millet İttifakı’nın kazanması halinde Türk turizminde her açıdan bahar yaşanması mümkün gibi görünüyor.