2024 yılının Ocak-Temmuz ayları arasındaki dönem için Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi tarafından açıklanan verilere göre; ibraz edilen çek adedi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2 oranında artarak 10,3 milyon adet; ibraz edilen çek tutarı ise yüzde 82 oranında artış kaydederek 4.205 milyar TL olmuştur. Aynı dönemde karşılıksız işlemi yapılan çek adedi 2023 yılının ilgili aylarına kıyasla yüzde 80 oranında artmış ve 146 bin adet olarak gerçekleşmiştir. En olağan dışı artış ise karşılıksız işlemi gören çek tutarında olup, 90 milyar TL ile bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 247 oranında artış göstermiş ve tüm zamanların yıl bazlı toplamlarına oranla da rekor kırmıştır.

Bu dramatik artış, ticari hayatı derinden sarsarken, ekonomik istikrar üzerinde de ciddi tehditler oluşturuyor. Son dönemde Türkiye ekonomisinde yaşanan daralma, bankacılık sisteminde uygulanan regülasyonlar ve krediye ulaşımdaki zorluklar firmaların nakit akışlarını olumsuz etkileyerek çeklerin karşılıksız çıkmasına neden oluyor. Özellikle KOBİ olarak tabir edilen küçük ve orta büyüklükteki işletmeler, yüksek faiz oranları nedeniyle borçlanma maliyetlerini karşılamakta zorluk çekiyor, bu da likidite sorunlarına yol açıyor. Ticari hayatta güvenin azalması ve ekonomik belirsizliklerin artması ise çek kullanımını daha da riskli hale getiriyor.

Ülkemizde ödeme yöntemi olarak çek kullanımı oldukça yaygın olup, karşılıksız çeklerin artması, firmaların nakit akışlarını sekteye uğratıyor. Bu durum sonucunda da tedarik zincirlerinde bozulmalar ve ödemelerde gecikmeler yaşanıyor ve bir çığ etkisi ile bu sarmal giderek büyüyor. Özellikle küçük işletmeler için iflas riski ciddi bir tehdit haline geliyor. Çeklerini tahsil edemeyen firmalar, borçlarını ödeyemeyerek domino etkisi yaratıyor ve bu da tüm ticari hayatı etkileyerek zaten sınırlı olan ekonomik büyüme üzerinde daha fazla olumsuz etkilere yol açıyor.

Bu krizi aşmanın en etkili yollarından biri, çek yasasında yeni bir düzenlemeye gidilerek daha sıkı bir hale getirilmesi olabilir. Karşılıksız çek düzenleyenler için daha ağır cezalar uygulanması, bu tür fiillerin caydırıcılığını artıracaktır. Ayrıca, karşılıksız çeklerin sayısının azaltılması için daha hızlı hukuki süreçlerin devreye alınması, ticari hayatın daha sağlıklı işlemesine katkı sağlayabilir. Dijital ödeme sistemlerinin kullanımının yaygınlaştırılması da karşılıksız çek sorununa bir çözüm yolu sunabilir. Firmalara yönelik finansal yönetim ve nakit akışı yönetimi konusunda eğitimlerin artırılması, çek kullanımında daha bilinçli hareket edilmesini sağlayabilir. Ayrıca, küçük ve orta ölçekli işletmelerin krediye erişiminin kolaylaştırılması, likidite sorunlarını azaltabilir ve karşılıksız çeklerin sayısını düşürebilir.

Ticari ilişkilerde güvenin tesis edilmesi, karşılıksız çeklerin azaltılmasında kritik öneme sahiptir. Firmaların mali durumu ve çek sicilleri gibi verilerin daha şeffaf ve ulaşılabilir hale getirilmesi, ticari iş birlikleri arasında güvenin artırılmasını sağlayabilir. Ayrıca, ticaret odaları ve benzeri kurumlar aracılığıyla firmalar arasında daha sağlam ticari ağların oluşturulması da faydalı olacaktır. Sadece karşılıksız çıkan çeklere yönelik değil, son dönemde yaygın hale gelen ve ticari faaliyetleri olumsuz yönde etkileyen konkordato ve diğer alacak tahsil sorunlarına yönelik olarak, alacaklıları koruyacak sigorta ve garanti mekanizmalarının güçlendirilmesi, ticari hayattaki riskleri azaltarak oluşabilecek zararların telafi edilmesinde etkili olacaktır.

Gerek ödeme düzensizlikleri gerek yaygınlaşan konkordatolar gerekse karşılıksız çeklerde yaşanan bu artış ticari hayatta güven krizine neden olmuş durumda. Yaşanan bu alacak tahsil krizi, Türkiye’de ticari hayatın daha sağlam temeller üzerine inşa edilmesi gerektiğini bir kez daha ortaya koyuyor. Dijitalleşme, eğitim, yasal düzenlemeler ve finansal erişimin artırılması gibi adımlar, ticari hayatta güvenin yeniden inşa edilmesine ve ekonomik istikrarın sağlanmasına katkı sağlayacaktır. Bu süreçte, devletin, finansal kuruluşların ve ticaret odalarının koordineli bir şekilde çalışması, sorunların çözümünde kritik bir rol oynayacaktır. Türkiye’nin ekonomik geleceği, bu tür sorunlara karşı geliştirilecek çözüm odaklı yaklaşımlara bağlıdır ve bu noktada atılacak her adım, ticari hayatta güven ve istikrarı pekiştirecektir.

Gelecek hafta verilerin açıklanacağı takvimden önemli olanları aşağıda paylaşıyorum.

Ekonomik veri takvimi

26 Ağustos 2024, Pazartesi Türkiye Kapasite Kullanım Oranı
26 Ağustos 2024, Pazartesi Almanya İş Ortamı Endeksi
27 Ağustos 2024, Salı Almanya GSYH (Dönemsel-Yıllık)
27 Ağustos 2024, Salı ABD Tüketici Güveni (CB)
28 Ağustos 2024, Çarşamba Türkiye Dış Ticaret Dengesi
28 Ağustos 2024, Çarşamba ABD Kapasite Kullanım Oranı
29 Ağustos 2024, Perşembe Türkiye Ekonomik Güven Endeksi
29 Ağustos 2024, Perşembe Almanya TÜFE (Aylık-Yıllık)
29 Ağustos 2024, Perşembe Euro Bölgesi Ekonomik Görünüm Endeksi
29 Ağustos 2024, Perşembe Euro Bölgesi Tüketici Güven Endeksi
29 Ağustos 2024, Perşembe ABD GSYH
29 Ağustos 2024, Perşembe ABD Tüketici Harcamaları
30 Ağustos 2024, Cuma Japonya Sanayi Üretimi
30 Ağustos 2024, Cuma Japonya Perakende Satışlar (Aylık-Yıllık)
30 Ağustos 2024, Cuma Almanya İşsizlik Oranı
30 Ağustos 2024, Cuma Euro Bölgesi İşsizlik Oranı
30 Ağustos 2024, Cuma ABD Tüketici Güven Endeksi

Ekonomi ve finans sözlüğü
    
Konkordato: Mali açıdan zor durumda olan şirketlerin, borçlarını karşılayabilecekleri koşullar dahilinde ödemek için alacaklılarıyla mahkememe aracılığı ile yaptıkları anlaşmadır.

Tüketici güven endeksi: Tüketici güvenindeki gelişmeleri izlemek amacıyla Tüketici Eğilim Anketi’nin farklı sorularına verilen yanıtların birlikte değerlendirilerek özetlendiği bir göstergedir (TCMB).