Kentimizin 140 yıllık çınarı Alsancak'taki Tekel Fabrikası, bugün kültür sanat üretilen, ancak Tekel işçilerinin anılarının, mekanda kullanılan objelerin, efemeraların kısmen de olsa yaşatıldığı kentin merkezinde adeta İzmirliler'in buluşma noktasına dönüştü
Bir dönem önünden geçerken kötü kokulardan başımızı çevirdiğimiz, yanından hızla uzaklaştığımız, bahçesindeki ağaçları bakımsız bir orman görüntüsü veren yorgun, yıpranmış ve terk edilmiş binalardan oluşan bir alan görüntüsündeydi. Kent merkezindeki bu değerli alan için çok sayıda proje üretilmiş ama hiçbiri yaşama geçirilememişti. "Ege Uygarlıkları Müze Kompleksi" olarak 2017 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yatırım programına alınan, İzmir'in en önemli endüstri miras yapılarından biri olan Alsancak Tekel Fabrikası, uzun süren kapsamlı restorasyonun ardından 2023 yılı Nisan ayında bir kültür sanat kompleksine dönüşmüş olarak İzmirliler'e kapılarını açtı. Niyet önce Ege Medeniyetleri Müzesi iken binalar yapılan işlev değişikliğiyle alanı kültür sanat fabrikasına dönüştürmüştü.
“Hikayesi olan bir sanat mekanı” olarak tanıtılan alanı Haziran - Aralık 2023 tarihleri arasında 30 bine yakın ziyaretçi gezerken, Ocak - Eylül 2024 tarihleri arasında sayı 66 bin 500'e yaklaşmış. Mekanda yıl boyunca ücretsiz resim, geleneksel ebru sanatı ve çini atölyesi, özgün baskı ya da senaryo yazımı gibi farklı alanlarda yetişkin ve çocuklar için atölyeler düzenleniyor. Tarih, müzik, felsefe, yabancı dil, psikoloji, gazetecilik, gibi farklı disiplinlerde kentimizin yetiştirdiği uzmanların, ustaların katıldığı sayısı 750'ye ulaşan söyleşiler ise İzmirlilerden büyük ilgi görüyor.
Kentimizin 140 yıllık çınarı Alsancak'taki Tekel Fabrikası, bugün kültür sanat üretilen, ancak Tekel işçilerinin anılarının, mekanda kullanılan objelerin, efemeraların kısmen de olsa yaşatıldığı kentin merkezinde adeta İzmirliler'in buluşma noktasına dönüştü.
Binanın orijinal tütün desenli demir kapısından içeri girdiğiniz andan itibaren hem tarihi dokuyu hem de iç ferahlatan yeşilliği bir arada bulabiliyorsunuz. Yaklaşık 20 bin metrekarelik kapalı alan üzerinde kurulu İzmir Kültür Sanat Fabrikası'nda 12 bina yer alıyor. Mekan Arkeoloji, Etnoğrafya ve İzmir Resim ve Heykel Müzesi'yle sohbaharın keyfini çıkaracak zamanı olanlar için eşsiz bir gezi rotası artık.
Burası aynı zamanda kente gelen kruvaziyer gemilerinden inen yabancı turistlerin de Kordon'daki Atatürk Müzesi, Devlet Demiryolları Müzesi gibi müzelerle beraber mutlaka ziyaret ettiği kentin miras duraklarından. Alanın içindeki Atatürk İhtisas Kütüphanesi, Alsancak Halk Kütüphanesi ve dijitalleşme çalışmaları nedeniyle şimdilik kapalı bulunan Türk Dünyası Müzik İhtisas Kütüphanesi ise hem gençler hem de yerli ve yabancı konuklar için bir cazibe alanına dönmüş durumda.
İzmir Kültür Sanat Fabrikası'nda 26 Ekim - 03 Kasım 2024 tarihleri arasında İzmir'de ikincisi gerçekleşecek Türkiye Kültür Yolu Festivali kapsamında da çok sayıda etkinlik planlanıyor. Müzede "Çevre ve İklim Değişikliği", "Toplum ve Kültür" ile "Yerel Kalkınma" alanlarında Evrensel Sürdürülebilirlik kültürünün gerçekleştirilmesi için de çalışmalar yapılıyor.
Mekanın bahçesinde öğlen saat 11.30-12.00 arasında çorba, kütüphanede saat 15.00'de kek ve meyva suyu dağıtıldığını da belirtelim. İzmir Kültür Sanat Fabrikası'nı 60 liraya alacağınız Müzekart'la ücretsiz dolaşabilirsiniz.
YIL BOYU SÖYLEŞİLER
En son geçtiğimiz yıl açılışından kısa bir süre önce tamamını hızlıca dolaştığım Alsancak Tekel İzmir Kültür Sanat Fabrikası'nı 12 Eylül 2024 Perşembe günü ziyaret ettim. Söyleşilerin düzenlendiği Tematik Sergiler Bölümü'nde yazar Prof. Dr. Suat Çağlayan'ın "Bir Hekimin Kitap Yolculuğu" başlıklı söyleşisini izleme olanağı buldum.
Oldukça üretken bir yazar olan Prof. Dr. Çağlayan, Kırmızı Kedi Yayınevi'nden çıkan son romanı "Sinopeli Diogenes"in ardından Türkiye'nin ilk kadın tıp doktoru, Süt Damlası Bakımevleri ile de anılan Dr. Safiye Ali'nin romanını tamamladığını anlattı okurlarına. "Umut", "Tıbbiyeli Hikmet", "Aristonikos" kitaplarını keyifle okuduğum, çocuklar için de yazmayı sürdüren Prof. Dr. Suat Çağlayan, söyleşisinde zeytin ağaçlarıyla ilgili farkındalık oluşturmak için de çok sayıda kitap yazdığını, yayımlanan kitaplarının sayısının 20'yi bulduğunu belirtti.
BİR GÜN YETMEZ
Kültür Sanat Fabrikası'nı hakkıyla dolaşmak için neredeyse bir tam gününüzü ayırmanız gerekiyor. Prof. Dr. Çağlayan'ın söyleşisinin ardından zamanım kısıtlı olduğu için özellikle görmek istediğim ikinci kattaki Etnoğrafya Bölümü'ne yöneldim. Onarım nedeniyle kapatılan Varyant'taki Etnoğrafya Müzesi'ndeki pek çok obje artık burada modern müzecilik anlayışıyla sergileniyor. Eski müze alanına göre sergilenen eserler daha az gibi görünse de kente ve kentli alışkanlıklarına dair çok özel objeler, günlük kullanılan eşyalar, tekstil ürünleri, cam ve bakır işlemeler, seramikler ve porselenler, artık çarşıda seslerini duyamadığımız kaybolan mesleklere ilişkin canlandırmalar oldukça etkileyici.
"Şehir Evi'nde Bir Gün" olarak ayrılan bölümün girişinde toplumun kahve ve kahve içme alışkanlıkları, zarflı ve kulplu fincanlar, Smyrna Agorası kazı çalışmaları sırasında bulunan Kütahya seramikleri, ayrıca şerbet kültürü tanıtılmış.
Bu alanda İzmir'in ilk Türk ve Müslüman Eczacısı olarak tanınan Mehmet Esat Efendi'nin Anafartalar Caddesi üzerinde açtığı İttihat Eczanesi'nden görkemli bir kesit de sergilenmiş. Eczanedeki objeler eczanenin sahiplerinden Burçin Kipman tarafından İzmir Etnoğrafya Müzesi'ne armağan edilmiş. Müzede bağışçı Kipman adını "Geleneksel İzmir Konutu"nun canlandırıldığı bölümde de görüyoruz. Bu bölümdeki sedef kakmalı koltuklar, aynalı konsollar, sehpalar da Burçin Kipman tarafından bağışlanmış.
Etnoğrafya Müzesi'nin olduğu alana merdivenlerle çıkarken müzedeki iki Eski Tekel Fabrikası Anı Bölümü'nden ilkini görüyorsunuz. Kapısında "Müze" yazan bu ilk odada bir sinevizyon gösterisi yer alıyor. Alanın Tekel Sigara Fabrikası olarak kullanıldığı dönemde binalara asılan uyarı levhaları, objeler, müzeyi ziyaret eden Tekel çalışanlarının getirdiği fotoğraflar, efemeralar da burada sergilenmiş. Müzedeki bir diğer anı odası ikinci katta "Şehir Evi'nde Bir Gün" bölünün sonuna yerleştirilmiş. Burada Türkiye'nin farklı kentlerinde üretilen yaprak tütünler camekanlarda sergilenmiş.
Tamamını dolaşmak için en az bir gün ayırmanız gereken İzmir Kültür Sanat Fabrikası'nda daha dolaşacak, ziyaret edecek çok sayıda bölüm var kuşkusuz. Bu birbirinden özel eserlerin sergilendiği müzeyi gezerken katları asansörle çıkmanız mümkün. Ancak özellikle Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzesi'nin yer aldığı binada orijinal merdivenleri kullanmayı tercih ederseniz biraz dikkatli olmanız gerekiyor. Çünkü bu alanların aydınlatması ne yazık ki yeterli değil. Binanın tasarımı nedeniyle aydınlatmanın yetersiz kaldığı belirtilen müzede aslına bakarsanız aynı sorun koridorlarda, objelerin altındaki açıklamalar bölümünde de görülüyor. Ben eserlerin altındaki açıklayıcı yazıları okumak için camekanlara yaklaştığımda hareket algılayıcıların yanacağını ve alanın aydınlanacağını zannettim ama yanılmışım. Umarım bu sorun kısa sürede çözülür ve ziyaretçiler gerçekten büyük emek verilmiş bu müzede biraz daha aydınlatılmış koridorlarda ve merdivenlerde dolaşma olanağı bulur.
***
Estetik Ebru projesi Kültür Sanat Fabrikası'nda
Açıldığından bu yana söyleşileriyle dikkat çeken İzmir Kültür Sanat Fabrikası'nda bu hafta gerçekleşecek sunum ve söyleşilerden birine konuk olacağım. Sunumumda 2008 yılından bu yana sürdürdüğümüz, somut olmayan kültürel mirasımız ebru sanatının Türk doğaltaşına uygulanmasına ilişkin "Estetik Ebru" projemizi anlatacağım. 17 Eylül 2024 Salı günü gerçekleşecek sunumum 14.30 - 15.30 saatleri arasında Kültür Sanat Fabrikası'nda düzenlenecek. Aynı zamanda bir kadın girişimcilik öyküsü olan "Estetik Ebru" projemizi dinlemek isteyen tüm ebru sanatı sevenleri sunumuma beklerim.