İzmir Büyükşehir Belediyesi’nce bu yıl 20. kez düzenlenen “Tarihe Saygı Yerel Koruma Ödülleri”ni kazanan isimler arasında bilim insanı, koleksiyoner Prof. Dr. Yavuz Çorapçıoğlu da yer aldı. "İzmir Görsel Koleksiyonu" ile Tarihi Çevre ve Kültür Varlıklarını Koruma Dalında Katkı Ödülü kazanan Çorapçıoğlu ile Yakın Kitabevi'nde bir araya geldik

İzmir Kalkınma Ajansı'nın (İZKA) Kültür Yayınları - İzmir Tarihi serisinden çıkan “Smyrna’dan İzmir’e Günlük Yaşam” ve "İzmir’in Kurtuluşunun 100. Yıldönümünde 100 Fotoğrafla Eski İzmir’de Yaşam" kitaplarının yanı sıra sosyal medyada hepimizin hayranlıkla izlediği eski İzmir kartpostallarını, fotoğraflarını bilgilendirici kısa öyküleriyle paylaşan Yavuz Çorapçıoğlu ile söyleştik. 

Prof. Dr. Yavuz Çorapçıoğlu, Amerika'daki yaşamı sırasında sıla hasretiyle ivme kazanan eski İzmir temalı koleksiyonunun nasıl oluştuğunu anlattı. Çorapçıoğlu ile 2024 yılında İzmir'in 1800-1922 yılları arasındaki yaşamını izleyebildiğimiz “Smyrna’dan İzmir’e Günlük Yaşam” kitabında adeta yeniden sergilediği altın madalya kazanmış koleksiyonunun içeriğini, 1922 öncesi İzmir'ini en çok belgeleyen toplulukları, kartpostalların izinden gidip Kemeraltı'nda bulduğu Şadırvanaltı Postanesi'nin öyküsünü ve İzmir'in Cumhuriyet dönemini anlatacağı yeni kitabını konuştuk. 

Çocukluğu Karşıyaka'da geçen ve koleksiyonculuğa hemen her çocuk gibi pul ve kartpostal koleksiyonculuğuyla başlayan Yavuz Çorapçıoğlu, sağdan soldan toplanan pulların, posta kartlarının daha sonra bir yöne evrildiğini ve İzmir üzerine yoğunlaştığını belirtiyor. Çorapçıoğlu'nun koleksiyonu 2016 yılında İzmir'deki Türk Filateli Federasyonu’nun sergisinde ve Amerikan Filateli Derneği'nin ulusal sergilerinde büyük altın madalya kazanmış. 

Yavuz Çorapçıoğlu'nun İzmir'e ait görsel koleksiyonunda, bir dönem “Doğu’nun küçük Paris’i" olarak da adlandırılan kentin kozmopolit yaşama dair ayrıntıları yakından gözlemleyebiliyoruz. Kartpostal, fotoğraf, litograf, fatura, makbuz, hisse senedi, belge, harita, reklam, ticari kart, bilet, banknot, madeni para, madalya, etiket, pul, zarf, posta damgaları ve benzeri malzemeler var bunlar arasında. Amerika'da öğrenim gördüğü yıllarda çok sevdiği kentine dair yaşadığı sıla özleminin koleksiyonculuğunu tetiklediğini belirten Prof. Dr. Yavuz Çorapçıoğlu, koleksiyonerlik sürecine ilişkin şunları anlatıyor:

"1990'larda müzayedeler başladı. Eskiden sokaklarda satılırdı kartlar. Baktık Karşıyaka resimleri çıkmaya başladı. Sonra eBay üzerinden satışlar geldi. Elektronik ortamın girmesi bir pazar oluşturdu. 1990'ların başında İstanbul'da müzayedeler başladı, katalog yolluyorlar filan ama çok yavaş ilerliyordu. İnternet yoluyla online satışlar gelince ve belli bir satış ortamı da olunca millet elindeki malı da çıkardı. Bunun gelir getirici bir iş olduğu ortaya çıktı."

Kartpostalın altın çağı

1800'lü yılların sonlarına doğru Avrupa'da kartpostal toplama eğiliminin başladığını, o dönemin "kartpostalın altın çağı" olduğunu söylüyor Çorapçıoğlu. İzmir'e ait ilk kartpostalların 1896'da Münih'te Editör Ottmar Zieher tarafından “Souvenir de Smyrne” adı altında üretildiğini belirtiyor. "Smyrna'dan İzmir'e Günlük Yaşam" kitabının "Sosyal ve Kültürel Yaşam" bölümünde de yer verdiği litografik baskı kartpostallara İzmir’den bazı manzaralara ilaveten yeşillik ve süs unsurları eklendiği bilgisini veriyor. 

Prof. Dr. Yavuz Çorapçıoğlu, İzmir’in birden fazla görüntüsünü içeren kartpostalların ise 1897’de ortaya çıkmaya başladığını kaydediyor. Rumlar'ın kartpostal konusunda çok etkin olduğunu söylerken bugün İzmir fotoğraflarını toplayanların sadece Türkler olmadığına da değiniyor Çorapçıoğlu, "Örneğin 1922'de buradan ayrılıp Yunanistan'a giden çok sayıda Rum var. Onların torunları da çok topluyor İzmir resimlerini" diyor. Kartpostal çılgınlığının 1914 yılında harp başlayınca durduğunu anlatan Yavuz Çorapçıoğlu, zamanla kalitenin düşmeye başladığını ve bu kez foto kartların yaygınlaştığını söylüyor. 

Fotoğrafçı Ahmet Hamdi Bey

İzmir'de Foto Cemal öncesi fotoğrafçı Ahmet Hamdi Bey'in varlığından söz eden Çorapçıoğlu, "Ahmet Hamdi Bey iki yıl kalmış burada, sonra Turgutlu'ya gitmiş. Fotoğraflarında harpten çıkmış Türkiye'nin ne durumda olduğunu görüyoruz. 1924 yılında çekilmiş 50-60 tane fotoğraf var. Çok güzel, ama sadece yangın yeri yok. Ahmet Hamdi Bey Turgutlu'yu da belgelemiş. Turgutlu Belediyesi bir kitabını da yayımlamış, çok değerli bir çalışma gerçekten" diyor. 

Prof. Dr. Yavuz Çorapçıoğlu, Ahmet Hamdi Bey'in çektiği Şadırvan Camisi fotoğrafında bugün camide bulunmayan merdivenin de görülebildiğini dile getiriyor. İzmir'in fotoğraf dünyası açısından en az bilinen, kayıt altına yeterince alınamayan dönemin 1922 yangını sonrası olan dönem olduğunu öğreniyoruz Çorapçıoğlu'ndan. 

Kartpostallardan kent tarihi

Kartpostallardan, fotoğraflardan başka pullar, faturalar, ticari belgeler ve mektuplardan da kentin tarihini izleyebildiğimize değiniyor Prof. Dr. Çorapçıoğlu. İzmir'i belgeleyen çok sayıda Avrupalı fotoğrafçılar arasında Rubellin'in yerinin ayrı olduğunu belirtiyor. N. Zographos gibi çoğunlukla yerli Rum fotoğrafçıların sanatı onlardan öğrendiğini anlatıyor.

"Kentin mirası sayılan bu görseller, keşke yerel yönetimler tarafından, APİKAM gibi kuruluşlarca da toplanabilse" dileğimi paylaştığımda "Çok zor" diye yanıt veriyor Yavuz Çorapçıoğlu. "Koleksiyonları toptan almak kurumlar için çok maliyetli. Ama mesela Avrupa ülkelerinde oluyor, günümüzde toptan alıyor. Ama Türkiye'de henüz gelişmemiş çünkü bunların hepsini alabilecek güçte müzeler yok" diye sürdürüyor sözlerini. 

Koleksiyonların sahiplerinden sonra ne olacağına da değiniyor Prof. Dr. Yavuz Çorapçıoğlu. "Bize sorarlar, 'Sizden sonra ne olacak bu koleksiyon?' diye. Yeniden piyasaya dağılır koleksiyonlar. Zaten başka türlü de mal çıkmaz. Hatta öyle bir dağılıyor ki, düşünün, 1820'lerde İzmir'de yazılmış mektuplar 200 yıl sonra tekrar piyasaya çıkıyor. Hatta o mektuplardan kitap yazabilecek kadar ilginç öyküler çıkıyor, takip edebiliyorsunuz" diyor.

İntihal konusu büyük sıkıntı

Prof. Dr. Yavuz Çorapçıoğlu ile koleksiyonerlerin en büyük sıkıntılarından biri olan "intihal" konusu da konuşuyoruz. Alıntı yapılan fotoğrafların kaynağının mutlaka yazılması gerektiğini belirtiyor. "İntihal sadece yazılı metinlerde olmuyor. Sosyal medyada çok görüyoruz. Bazen 30 yıldır bende olan, ikincisi çıksa mutlaka bileceğim fotoğraflarım var. Paylaşan altına 'özel koleksiyonumdan' yazıyor. Etik değil. Bir de fotoğraf okuma konusunda çok bilgi eksiğimiz var. Fotoğraftaki elbise, şapka ya da binalar döneme ilişkin çok bilgi verir. Yanlış tarihlerle paylaşılıyor kimi fotoğraflar, dikkat etmek gerek" diye konuşuyor.

Kartpostalın izinden

Eski İzmir'e ait kartpostallarda yer alan mekanları bugün hala Anafartalar Caddesi'nde, Basmane'de, Kemeraltı'nda bulabildiğimize de değiniyor Prof. Dr. Yavuz Çorapçıoğlu. "Geldiğimde eski İzmir'den kalan ne var bakarım. Bazen birden bire karşınızda bulursunuz mekanı. İzmir'e bu gelişimde Nejat Yentürk ile beraber Kemeraltı'na gittik. Kemeraltı'nda Osmanlı Postanesi'nin şubesi olan Şadırvanaltı Postanesi'nin yerini bulduk. Osmanlı Postanesi, 1901'de Agios Yorgi Caddesi'ndeki binasından rıhtımdaki Grand Hotel Huck’un zemin katına taşındıktan sonra Şadırvanaltı posta şubesini açmıştı. Şadırvanaltı şubesinden postaya verilen mektuplar gün sonunda bisikletli bir postacı tarafından Grand Hotel Huck’daki merkez postaneye getirilirdi. Bugün o postanenin yerinde bir ayakkabıcı var" diyor.

APİKAM'daki söyleşinin ilk konuğu

Yaşamını Amerika'da sürdüren ve zamanının büyük bir bölümünü İzmir'e ait fotoğraf, kartpostal ve efemeralardan oluşan koleksiyonuna ayırdığını belirten Prof. Dr. Yavuz Çorapçıoğlu, geçtiğimiz hafta Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi'ne (APİKAM) konuk oldu. Koleksiyoner Nejat Yentürk'ün yöneticiliğinde gerçekleştirilen "Koleksiyoncular Anlatıyor: Hikâyelerim ve Perspektiflerim" başlıklı söyleşide İzmir'in posta tarihine dair bir sunum da yapan Prof. Dr. Çorapçıoğlu, "Amacım kitaplarımda metini oldukça az kullanarak, görsellerle kenti anlatmak. Geçmişteki olağanüstü bir yere sahip İzmir'deki günlük yaşamı okuyucunun gözünde canlandırmak istiyorum" dedi. 

 Yavuz Çorapçıoğlu kimdir?

1946 yılında Balıkesir'de dünyaya gelen Yavuz Çorapçıoğlu, Karşıyaka Cumhuriyet İlkokulu'nu ve Karşıyaka Lisesi'ni bitirmiş. 1969 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü'nden mezun olduktan sonra 1970 yılında yüksek lisansını tamamlamış. 1975 yılında New York Cornell Üniversitesi'nde inşaat mühendisliği bölümü çevre mühendisliği alanında doktora yapmış. 

2000 yılına kadar yurt dışında akademik çalışmalarını sürdüren Çorapçıoğlu 2002 yılında ODTÜ Mühendislik Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak çalışmaya başlamış. Prof. Dr. Yavuz Çorapçıoğlu, dünya bilimine yaptığı katkılarından ötürü mühendislik bilimleri alanında 2003 yılında TÜBİTAK Bilim Ödülü'nü almış. 

Koleksiyoner, yazar Yavuz Çorapçıoğlu yaşamını 2004 yılından bu yana Amerika'da sürdürüyor, 2006 yılından bu yana tam zamanlı olarak koleksiyonculukla uğraştığını belirtiyor. Prof. Dr. Çorapçıoğlu, 2025 yılında yayımlanması planlanan Cumhuriyet döneminin İzmirini anlatacak yeni kitabı üzerinde çalıştığını söylüyor.

2019 yılında KRK Holding“ tarafından "From Smyrna to İzmir: Everyday Life” ismiyle İngilizce yayımlanan eseri İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) tarafından 2024 yılının Mart ayında “Smyrna’dan İzmir’e Günlük Yaşam” ismiyle Türkçe olarak yayımlanmıştı. 
Koleksiyoner Çorapçıoğlu'nun İZKA Kültür Yayınları - İzmir Tarihi serisinden çıkan ve sınırlı sayıda basılan "Smyrna’dan İzmir’e Günlük Yaşam” ve "İzmir’in Kurtuluşunun 100. Yıldönümünde 100 Fotoğrafla Eski İzmir’de Yaşam" kitaplarına kurumun sitesinden erişilebiliyor, bu eserler PDF biçiminde paylaşılıyor.

***

KISA KISA

Milli Kütüphane Perşembe Konferansları

Milli Kütüphane'nin geleneksel Perşembe Konferansları'nda bu hafta "Bir Paşa Üç Sevda: Eleni-Fikriye-Latife" başlıklı sunum izlenebilecek. İzmir Araştırmaları Derneği Başkanı, gazeteci yazar Yaşar Ürük'ün hazırladığı görsel sunum 14 Kasım 2024 günü saat 17.00'de başlayacak. Etkinlik ücretsiz ve herkese açık olarak düzenleniyor.

***

Yeni çıktı: Hep Beraber

Gazeteci meslektaşlarım Nihat Delibaşı ve Sinan Doğan'ın kaleme aldığı, iş ve bilim insanı Enver Olgunsoy'un yaşamının anlatıldığı "Hep Beraber" kitabı Varyant Yayınları'ndan çıktı. Kitabın imza günü Olgunsoy'un da katılımıyla 23 Kasım 2024 Cumartesi günü 14.00 – 16.00 saatleri arasında Yakın Kitabevi’nde düzenlenecek. Bir dönem kitabı olan eser, Enver Olgunsoy'un yaşamının yanı sıra İzmir'in öncü eczacı kooperatifi EDAK'tan ilaç laboratuvarının gelişimine, Ege Bölgesi Sanayi Odası'ndan teknik mesleki eğitim mücadelesine, İzmir tekstil sanayinin tarihinden akredite laboratuvar sisteminin kurulmasına ve İzmir koku tarihine kadar pek çok konuyu içeriyor.