Bu yıl 8-9 Haziran tarihlerinde yapılan Yükseköğretim Kurumları Sınavı kapsamında Temel Yeterlilik Testi’ne 3 milyon 120 bin 870 aday başvurdu ve 2 milyon 819 bin 362'si sınava katıldı.

Alan Yeterlilik Testi’ne başvuran 2 milyon 19 bin 699 adaydan 1 milyon 776 bin 496’sı ve Yabancı Dil Testi’ne başvuran 233 bin 384 adaydan 171 bin 90'ı sınava girdi. 2024 YKS yerleştirme sonuçlarına göre ise toplam 1 milyon 21 bin 986 kontenjanın; 987 bin 388’ine yerleştirme yapıldı. Devlet üniversitelerinde örgün yükseköğretim programlarına tahsis edilen 598 bin 709 genel kontenjanın 591 bin 257’sine yerleştirme yapılarak devlet üniversitelerindeki örgün yükseköğretim programlarında doluluk oranı yüzde 98,8’i bulmuş oldu. Vakıf yükseköğretim kurumlarındaki genel kontenjanların doluluk oranı ise 91,14 olarak gerçekleşti. 2024 YKS sonuçlarına göre yerleştirme puanı hesaplanan 2 milyon 755 bin 301 adaydan 1 milyon 670 bin 205 aday tercihte bulundu ve toplam 987 bin 388 aday yerleştirilmiş oldu. 2023 yılı verilerine göre ise Türkiye’de 6 ve daha yukarı yaştaki toplam nüfus 77 milyon 278 bin 264 kişi olup yüksekokul veya fakülte mezunu 12 milyon 563 bin 347 kişi Yüksek lisans ve 5-6 yıllık fakültelerden mezun olanlar 1 milyon 569bin 093 kişiden oluşuyor. Mezunlara yönelik son veri ise 2022 yılından olup, toplam mezun sayısı 903 bin 673 olarak kayıtlarda yer buluyor.

Türkiye’de üniversite mezunlarının sayısı her geçen yıl artarken, işgücü piyasasındaki daralma, üniversitelerden mezun olan gençlerin iş bulma beklentilerini büyük ölçüde boşa çıkarıyor. 2024 yılı itibarıyla üniversite mezunu gençlerin iş bulma süresi uzarken, birçok mezun ise kendi alanında iş bulmakta zorlanıyor. Bu durum, eğitim sisteminin ve ekonomik yapının gençlerin ihtiyaçlarına uygun bir şekilde şekillendirilemediğini açıkça gösteriyor. Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan Haziran 2024 İşgücü İstatistikleri raporuna göre, 15-24 yaş arası genç nüfustaki işsizlik oranı bir önceki aya göre 1,7 puan artış ile yüzde 17,6 seviyesine ulaştı. Bu artış, hem gençlerin iş bulma konusunda karşılaştığı zorlukları hem de Türkiye’nin gelecekteki işgücü potansiyelini tehdit eden önemli bir gösterge olarak karşımıza çıkıyor.

Genç işsizliğindeki bu artışı sadece eğitim ve işgücü piyasası dinamikleriyle açıklamak yeterli olmayacak. Aynı zamanda, sanayi üretiminde yaşanan düşüş de genç nüfusun iş bulma olanaklarını olumsuz etkiliyor. Türkiye’de sanayi üretimi son aylarda belirgin bir şekilde gerilerken, bu düşüş istihdam yaratma kapasitesini de olumsuz etkiliyor ve etkilemeye devam edecek gibi görünüyor. Sanayinin küçülmesi, özellikle teknik bilgiye sahip gençlerin iş bulma şansını azaltıyor ve işsizliğin daha da artmasına neden oluyor. Bu sebeple başta genç nüfustaki işsizlik oranının artması olmak üzere istihdam oranındaki azalış, sadece sosyal bir sorun olarak değil, aynı zamanda ekonomik bir tehdit olarak da değerlendirilmelidir.

İşsizlik sorunu ile mücadele kapsamında ise: eğitim sisteminin, işgücü piyasasının ihtiyaçlarına daha uygun hale getirilmesi, özellikle mesleki ve teknik eğitim programlarının güçlendirilmesi, üniversitelerde ise sektörlerle daha yakın iş birliği yapılarak, mezunların iş gücü piyasasına daha hazır bir şekilde iş hayatına atılması sağlanabilir. Sanayi üretiminin artırılması, genç istihdamının artırılmasında kritik bir rol oynayacaktır. Bu bağlamda, sadece ihracatçı sanayicilere özel düşük faizli krediler, vergi indirimleri ve yatırım teşvikleri gibi politikalarla sanayi sektörü desteklenmelidir. Devletin istihdam politikaları, gençlerin işgücü piyasasına daha etkin bir şekilde katılmalarını sağlayacak şekilde yeniden yapılandırılmalıdır. Özellikle staj ve çıraklık programlarının yaygınlaştırılması, gençlerin iş deneyimi kazanmalarına ve iş gücüne daha hızlı entegre olmalarına katkı sağlayacaktır.

Sonuç olarak, Türkiye’de genç nüfustaki işsizlik oranının artması hem bireysel hem de toplumsal düzeyde önemli riskler barındırıyor. Bu sorunun çözümü hem eğitim sisteminin yeniden yapılandırılması hem de sanayi üretiminin artırılmasıyla mümkün olabilir. Enflasyon ile mücadele kapsamında belirli bir süre için ekonomide soğuma ve daralma hedeflense ve öngörülse bile, sanayi üretiminin düşüş trendine devam etmesi ve buna bağlı olarak işsizliğin geri dönüşü olmayacak düzeyde artması daha büyük sorunlarla mücadele etmemize sebep olacaktır.

Gelecek hafta verilerin açıklanacağı takvimden önemli olanları aşağıda paylaşıyorum.

Ekonomik veri takvimi

20 Ağustos 2024, Salı Çin Gösterge Faiz Oranı
20 Ağustos 2024, Salı Almanya ÜFE (Aylık-Yıllık)
20 Ağustos 2024, Salı Türkiye Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi
20 Ağustos 2024, Salı Euro Bölgesi Cari İşlemler Dengesi
20 Ağustos 2024, Salı Euro Bölgesi TÜFE (Aylık-Yıllık)
20 Ağustos 2024, Salı Türkiye Faiz Oranı
21 Ağustos 2024, Çarşamba Japonya Dış Ticaret Dengesi
22 Ağustos 2024, Perşembe Japonya İmalat PMI
22 Ağustos 2024, Perşembe Japonya Hizmet PMI
22 Ağustos 2024, Perşembe Türkiye Tüketici Güven Endeksi
22 Ağustos 2024, Perşembe Almanya İmalat PMI
22 Ağustos 2024, Perşembe Almanya Hizmet PMI
22 Ağustos 2024, Perşembe Euro Bölgesi İmalat PMI
22 Ağustos 2024, Perşembe Euro Bölgesi Hizmet PMI
22 Ağustos 2024, Perşembe OECD GSYH (Dönemsel-Yıllık)
22 Ağustos 2024, Perşembe ABD İmalat PMI
22 Ağustos 2024, Perşembe ABD Hizmet PMI
22 Ağustos 2024, Perşembe ABD Konut Satışları
23 Ağustos 2024, Cuma Japonya TÜFE (Aylık-Yıllık)

Ekonomi ve finans sözlüğü
    
Geniş tanımlı işsizlik: Mevsimlik ve kısa zamanlı çalışanların, standart işsizlerin ve potansiyel işgücünün (halen çalışmayıp iş bulursa çalışmak isteyenlerin) dahil edildiği işsizliktir.

Stagflasyon: Stagnasyon ile enflasyonun aynı anda görüldüğü durumdur. Bir ekonomide üretimin düştüğü veya en azından artmadığı durumda ve buna bağlı olarak işsizlik artarken fiyatların da hızla yükseldiği durumdur.