14 Mayıs yaklaştıkça siyasette hem söylemler hem de uçlar keskinleşiyor. Liderlerden ağızlara alınmaması gereken laflar çıkıyor. Laf ağızdan bir kere çıktımı da geri alabilmek ne mümkün. Tıpkı yaydan...
14 Mayıs yaklaştıkça siyasette hem söylemler hem de uçlar keskinleşiyor. Liderlerden ağızlara alınmaması gereken laflar çıkıyor. Laf ağızdan bir kere çıktımı da geri alabilmek ne mümkün. Tıpkı yaydan fırlayan ok gibi.
İYİ Parti lideri Sayın Meral Akşener, partisinin Meclis son grup toplantısında, etrafa mermi saçarak dikkatleri çekmiş, parti binalarının kurşunlanmasına sert tepki göstermişti. Ben siyasete şiddet, hem de silahlısından, bulaştırılmasını hiç mi hiç tasvip etmedim. Nitekim eleştiriler o yönde geldi. Meclise silah sokmak mümkün değil ama ‘biri de kürsüye uzun namlulu silahla mı çıksın’ diyenler oldu. Haksız da değilller.
Son bombayı, Millet İttifakı’nın 13.Cumhurbaşkanı adayı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu patlattı. Evinin mutfağından yayptığı canlı yayında kendisinin “Alevi” olduğunu söyleyiverdi. Bunu neden yaptı, anlamak mümkün değil. Halbuki kendisinin böyle bir kökenden geldiğini bilmeyen mi var bu memlekette.
“Bayram değil, seyran değil” diyeceğim ama, CHP lideri bu açıklamayı maalesef Ramazan Bayramı’nda yaptı. Hatta ardından da 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı gelmekte idi. Her iki bayramın Türk Milleti’nin hayatında önemli yerleri var. Ramazan birlik beraberlik ve dayanışma ayı olduğu kadar, 23 Nisan da ulusal egemenliğimizin pekiştirileceği bir gün.
Kılıçdaroğlu’nun o sözleri sarf etmesinin üzerinden henüz 24 saat geçmemişti ki, Gelecek Partisi lideri Sayın Ahmet Davutoğlu da benzer bir video ile “Sünni” olduğunu ilan ediverdi. 6’lı Masa’da vücut bulan Millet İttifakı’nın iki liderinin “mezhep ayrımcılığı” üzerinden yaptıkları bu açıklamalar Türkiyemiz açısından talihsizliktir.
Geçmişte Maraş Olayları’nı, Sivas Katliamı’nı yaşamış ve acı tecrübeler edinmiş bu memlekette, Türk-Kürt, Alevi-Sünni, Laz-Çerkez ayrımı yapmak ve safları keskinleştirmek, devletin yüksek makamlarına talip olmuş insanlar için tabirimi mazur görün, züldür. Bunu geçtiğimiz dönemlerde iktidar mensuplarının da yaptığını gördüğümüzde kızıp öfkelenmiş, en sert şekilde eleştirmemiş miydik?
Kimse kusuruma bakmasın, bu tür ayrımlar, tehlikeli sularda yüzmekten başka bir şey değildir. Bir insanın Alevi veya Sünni olması kendisini ilgilendirir. İnanç meselesini, tercih meselesi haline getirmek ve bunun üzerinden oy devşirmeye kalkışmak doğru bir davranış değildir. Kısacası Sayın Kılıçdaroğlu’nun ve Sayın Davutoğlu’nun Türk Milleti’ne bir özür borçları yok mu?
TCG ANADOLU GELİYOR
Geçtiğimiz haftalarda yerli malı elektrikli otomobilimiz TOGG ile İzmir’de tanışmıştık. Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Muharrem Kasapoğlu, aday gösterildiği bu kente TOGG ile gelmişti. Olağanüstü bir ilgi gördü ve görmeye de devam ediyor.
Şimdi de Türkiye’nin ilk uçak ve SİHA gemisi TCG Anadolu İstanbul’dan yola çıktı İzmir’e doğru seyir halinde. Dev gövdesi ile Körfez’e girdiğinde, büyük bir gurur kaynağı oluşturacağı ve merak uyandıracağı muhakkak. Tıpkı, önceki gün “Yerli tank mı varmış, hani nerede” denilen Altay Tankı’nın yaptığı gösteri gibi.
TCG Anadolu İzmir Limanı’a demirlediğinde, ki muhtemelen bu Cuma gününe rast gelecek, İzmirlilerin gemiyi görmek için akın edeceğinden eminim. TOGG gibi, TCG Anadolu da, Altay Tankı da hayırlı uğurlu olsun. Savaşı asla istemeyiz ama, inşaallah caydırıcılığımıza vesile olur da bize kimse yan gözüyle bakamaz.