Bursa Su Kolektifi “Dünya Su Günü” kapsamında Nilüfer Çayı’ndaki kirliliğe dikkat çekmek için basın açıklaması gerçekleştirdi. Samanlı Köprüsü’ndeki açıklamada kolektif üyeleri Nilüfe...
Bursa Su Kolektifi “Dünya Su Günü” kapsamında Nilüfer Çayı’ndaki kirliliğe dikkat çekmek için basın açıklaması gerçekleştirdi. Samanlı Köprüsü’ndeki açıklamada kolektif üyeleri Nilüfer Çayı’nın siyah renkte aktığını vurguladı
Bursa Su Kolektifi “Dünya su günü” kapsamında için basın açıklaması gerçekleştirdi Nilüfer Çayı’nın geçtiği Samanlı köprüsünde açıklama yapan kollektif üyeleri.”Halkın sağlıklı,ucuz ve parasız kullanması gereken kaynakları rant elde etmek için har vurup harman savuranların karşısında, mücadele etmek ve hesap sormak için hergün su günü” olduğunu vurguladı. Bursa Su kolektifi adına basın bildirisini Esen Ocak ve Habip Göbbelez okudu. Basın bildirisinde Uludağ’ın kaynaklarının şirketlere kiralandığı, nilüfer çayının simsiyah aktığı vurgulandı.
KUTLANACAK BİR ŞEY YOK
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 1993 yılında ilan edilen ve her yıl 22 Mart tarihinde bir dizi etkinliklerle farkındalık yaratılmaya çalışılan Dünya Su Günü kutlanılacak bir gerçekliliğe sahip değildir. Yaşam kaynağımız olan su varlıklarımızı ve çevresindeki ekosistemleri; kapitalist üretim ilişkilerinden, sermayenin bitmek bilmez iştahından, bilimden, teknikten uzak, talana zemin hazırlayan, destek veren, görmezden gelen yanlış kamusal politikalarla yaşam alanlarımızı yağmalayanlardan yani kısacası halkın sağlıklı, ucuz ve parasız kullanması gereken kaynakları rant elde etmek için har vurup harman savuranların karşısında, mücadele etmek ve hesap sormak için her gün Dünya Su Günü'dür.
SU KITLIĞI VE KİRLİLİK
Doğal kaynak olarak suyun küresel iklim değişikliği bağlamında vurgulanan kritik konumuna rağmen, bugün Bursa’da da giderek artan “su kıtlığı” ve “kirlilik” sorunları yaşanmaktadır. Yaşadığımız bu problemlerin temelinde yönetim ve planlama hataları yatmaktadır. Ve bunun sonucunda bir zamanlar su kenti olan şehrimiz giderek suya muhtaç bir coğrafya haline gelmektedir. Derelerimizin neredeyse tamamı hidroelektrik santraller ile yağmalanmakta, borulara hapis edilmekte, sermayenin doymak bilmeyen iştahında can çekişmektedir. Maden, mermer, taş ocakları vb. faaliyetlerde bulunan şirketlerin tüm canlıların ve bizlerin yaşam alanlarını tahribatı; görevi kamu yararına çalışmak olan karar verici kamu kurumları ve yerel yönetimlerin bu şirketlere adeta destek veren, göz yuman uygulamaları; koruma ve rehabilite etmek amaçlı uygulamaların da bilimsellikten uzak yanlış ve eksik uygulanması; yürürlükte olup uygulanması gereken kanun ve yönetmeliklere uyulmadığı zaman ise, devede kulak kalan cezai yaptırımları veya pek çok kez bu yaptırımların uygulanmaması su kaynaklarımızın korumaktan ziyade kurutmaya yönelik politikalardır. Uludağ’daki zengin pınarlarımız ise aralarında Bursa Büyükşehir Belediyesi’ninde olduğu su şirketlerine kiralanmakta, şişelenip paketlenerek bizlere pazarlanmaktadır. Yeraltı ve yerüstü sularımız endüstriyel ve tarımsal faaliyetler için vahşice tüketilmekte, üstüne üstlük bu faaliyetlerin atık suları ile de hunharca kirletilmektedir. Şehrimizdeki kısıtlı ve korunmaya muhtaç su kaynaklarımızın tahliyesindeki kayıp kaçak oranları ise yer yer yüzde elli civarına erişmektedir. Saymakla bitmeyecek olan doğal kaynak yönetimi alanındaki başarısızlıklara derhal son verilmelidir. İşte burada çevre problemlerimizin yönetimi ile ilgili başarısızlıkların kanıtı olan örnek bir alandayız. BUSKİ neredeyse belediye sınırları içerisinde yaşayan bütün Bursa nüfusunun su tüketiminin atık su arıtma kapsamına alındığını açıklamışken, Bursa’nın neredeyse her ilçesini kapsayan organize sanayi bölgeleri atık su arıtma tesisi yatırımlarıyla donatılmışken, nasıl oluyor da bizim derelerimiz halen kimyasallar ile kirletilerek zehirleniyor. Şehrimizin ve ülkemizin kaynakları ile yapılan atık su arıtma yatırımları sadece göstermelik yatırımlar mıdır?
NİLÜFER DERESİ SİMSİYAH AKIYOR
Bizler temiz, sağlıklı, berrak ve özgür sularımızı geri istiyoruz !!!
Derelerinde, göllerinde ve denizlerinde; balıkların ve daha bir çok canlının yaşadığı bir Bursa istiyoruz !!! İçerisinde bulunduğumuz bu kritik dönemde suyun sesi olmak için bir araya geldik ve Bursa Su Kolektifi çatısı altında birleştik. Mücadelemiz; su kaynaklarımızın metalaştırılmasına, yanlış politikalar sonucu kirletilmesine ve aşırı tüketimine karşı, bilimin ışığında yerel ve bölgesel yönetimlere sesimizi duyurmak, su ile ilgili yaşadığımız her türlü sorunu elimizden geldiğince gündemde tutmak ve dikkat çekmek için olacaktır. Aynı kaygıları taşıyan, katkı koymak isteyen duyarlı Bursa Halkı’nı bireysel veya kurumsal olarak bu mücadeleyi büyütmeye ve sesimizi çoğaltmaya, Bursa'nın sularına sahip çıkmaya çağırıyoruz !!! ifadelerine yer verildi. Açıklamada Bursa Su Kolektifi olarak; bu işin takipçisi olunacağı da vurgulandı.