Bilindiği gibi her altı ayda bir memur ve emeklilerimiz zam beklentisi içerisine giriyor. Haziran ayı enflasyonun açıklanmasıyla birlikte açıklanacak olan memur ve emeklilerin alacakları zam miktarını milyonlarca memur ve emekli dört gözle bekliyor.

Bugüne dek “Memuru enflasyona ezdirmedik” diyerek alanlarda nutuk atan yetkililer; işçinin, memurun ve özellikle 10 bin TL maaş alan pek çok emeklinin isyanından sonra eski söylemlerini yüksek sesle söyleyemez haldeler. Bazı şeyleri ne kadar söyleseniz de söyleneni fiilen yaşayanı anlatamazsınız.

TÜİK’e göre mayıs ayı yıllık enflasyonu tüketici fiyatlarında yüzde 75,45, yurt içi üretici fiyatlarında yüzde 57,68 olarak gerçekleşmiş. Enflasyon Araştırma Grubu’na (ENAG) göre ise mayıs ayında enflasyonun yüzde 5,66 arttığı ve yıllık enflasyonun da yüzde 120,66 olarak ölçüldüğünü bildirdi.

ENAG a göre enflasyon %120,66 seviyelerinde. Geçmiş kayıplarımızı ve Türk Lirasının değer kaybını da eklersek vatandaşa yansıması %150’ler seviyesinin altında değil. Geçtiğimiz süreçte 200TL’nin 20TL kadar değeri kalmamış. Pek çok bankamatik yani para çekme makinesi 10-20 TL’yi bile vermiyor. Tarafınıza maaş olarak ödenen deste deste paranın alım gücü oldukça düşük. Bundan dolayıdır ki, piyasaya 1000 TL’lik banknotların sürülmesi gerekir ki, kısmen de olsa vatandaşlarımız çok miktarda para taşımaktan kurtulsun.

Bugüne geldiğimizde, memura emekliye, değil %50, %150 bile zam yapsanız 2003 yılının alım gücü karşılığı altın ve dövize göre kayıplarını karşılamıyorsunuz. Kaldı ki, temmuz ayında sabit ücretliye yapılacak zam miktarı beklentilerin çok çok altında kalacaktır.

İşçi memur emekli yani sabit ücretliler yıllarca TÜİK’in açıkladığı ısmarlama enflasyon oranlarında zam aldı. Tabi şunun da altını önemle çizmek gerekir ki, enflasyon farkı zam değildir. Enflasyon farkı, sabit ücretlinin aldığı ücreti enflasyon karşısında koruma çabasıdır. Hatta her 6 ayda bir yapılan zamlarda sabit ücretlilerin maaşları her ay enflasyona göre düzenlenmelidir ki, hak kaybına uğramasınlar.

Son iki yıldır yüksek zam veriliyormuş gibi görünse de, maalesef maaşların alım gücü her geçen gün düşmeye devam etmekte. Verilen zamların bir bölümünün de vergi dilimleriyle geri alındığını unutmamak gerek. Son yıllarda sabit ücretlilerin maaşları altın ve döviz karşısında maalesef mum gibi eridi.

Sayın Maliye Bakanımız “Enflasyon hızla düşüyor” diyor. Hemen akabinde simide %33 elektriğe % 30 zam yapılıyor. Anladığımız kadarıyla sayın maliye bakanımızın ekonomisinde zam ile enflasyon ters orantılı olmalı !.. Ne kadar yüksek zam yapılırsa o kadar enflasyon düşer !..

Şubat 2024 haber bültenine göre; TÜİK’in Ücretli Çalışan İstatistikleri Türkiye’de 2024 yılı itibarıyla sanayi, inşaat ve ticaret - hizmet sektörlerinde ücretle çalışanların sayısı 15,1 milyon kişi. Bu çalışanların yaklaşık %50’sin asgari ücretle çalıştığı tahmin ediliyor. 9 milyon emekliyle beraber yaklaşık 25 milyon kişi asgari ücret artışından etkileniyor.

Her ay dört kişilik bir aileyi esas alarak açlık ve yoksulluk sınırı hesaplamaları yapıyor. Açlık sınırında sadece gıda harcamaları, yoksulluk sınırında ise, gıda harcamalarına ek olarak giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar da işin içine katılarak hesaplanıyor. Bu şekilde yapılan hesaplamalara göre dört kişilik bir aile için bu yılın Mayıs ayına ilişkin açlık sınırı 19 bin TL/Ay, yoksulluk sınırı ise 61. Bin TL/Ay olarak açıklandı.

Halen yürürlükteki asgari ücret 17.002 lira. Bu durumda Mayıs 2024 itibarıyla asgari ücret açlık sınırının 1.967 lira, yoksulluk sınırının ise 44.787 lira altında bulunuyor.