Bacasız endüstri stadyumundan hepinize selamlar sevgiler değerli izleyiciler. “Oyun Kuralları“ ile “Oyunun Kuralları“ takımları arasındaki final maçına hoş geldiniz. Oldukça zorlu mücadeleler sonunda huzurlarınıza gelen tarafların kadrolarında her yönden güçlü ve önemli isimler olduğunu görmekteyiz ki, bu da mücadelenin epeyce çetin geçeceğinin habercisi. Anlaşılan kimsenin kaybetmeye tahammülü yok. Kale ve top seçimine yönelik para atışı sırasında, oyunun kuralları takım kaptanının hakeme, rakip takımda sadece on yedi oyuncu bulunması nedeniyle, kendilerinin de on yedi oyuncu ile mücadele etmeye karar verdiklerini söylemesi, sahalarımızda özlediğimiz centilmenliğin bir müjdesi adeta.Yine de hemen umutlanmayalım. Tecrübe ile sabit ki bu takım, sürekli olarak oyuna ve sonuca bir şekilde müdahale konusunda ciddi bir şöhret ve sicile sahip. Hakeme saygı adına verdikleri çiçek buketinin içinde görünen sarı bir zarf, bu yöndeki şüphelerimizi daha da artırmakta ama neyse biz spor müsabakasına geldik ve peşin hükümlü olmayalım. Neticede futbol, kendisi sayesinde servetine servet katandan tutunuz, stadyum kapısındaki gariban köfte- ekmekçiye dek ucundan kenarından hemen herkesin karnını doyuran bir endüstri, her derdinizin ilacı ve hatta sizi “bakmak ile görmek” arasındaki farkı anlayabilmenizin ötesine özenle taşıyan bir keyif aracı değil mi? Şu hale göre lütfen maçı izleyip keyif almakla yetininiz ve fazlasını irdelemeyiniz.
Aslında finali, kendi doğruları açısından bu denli hak eden iki takımın oynaması hepimiz için büyük bir şans. Neyin ne olduğunu bu maçtan başka bir yerde hiç bu kadar net izleyemeyiz. Bir taraf tamamen doğru bir çizgide yürüyerek, ışığı yeryüzüne yaymayı kendine iş edinmiş, diğer taraf ise özenle dokunmuş koyu renkli bir örtüyü, doğruya dair bildiklerimizin üzerine usulca örtme çabasında. Oyun kuralları takımının tek hedefi, sporun bir usul dairesinde dostça yapılması olduğundan, bu uğurda değil ellerini, gövdelerini dahi taşın altına koymaya hazır ve inançlı görünüyorlar. Karşı takımda ise nasıl desem, şaşırtan bir rahatlık ve sessizlik hakim ki saman altındaki suyun nereye kadar yürüyeceğini hayırlısı ile şu maç bitmeden öğreniriz inşallah.
İLK DÜDÜK
Hakemin ilk düdüğü ile birlikte rakip kaleye yüklenen oyun kuralları takımı, kendilerinin dahi pek anlayamadıkları biçimde, üst üste attıkları üç gol ile üç –sıfır öne geçtikleri halde, rakibin bunu derin bir sükûnetle karşılamış olması biraz manidar. Yalnız atılan her golden sonra rakip kalecinin göz ucu ile tribüne bakıp “tamam mı?”anlamında başını sallaması,ve kuytu köşeye sinmiş birinin de, cep telefonundan bilmediğimiz bir yere mesaj atması gözlerden kaçmasa da işbu eylemin suç teşkil edip etmediği şimdilik meçhul. Hem neme lazım, ne de olsa ispatsız iddia iftiraya girer.
Ne diyorduk? Bakın size laf anlatmaya çalışırken az daha oyuncu değişikliklerini göremeyecek ve oyunun kuralları takımına yeni katılan iki oyuncunun sahaya” işin mutfağından selam getirdik” cümlesini armağan etmelerinin hemen akabinde üç gol birden kaydetmelerini izleyemeyecektik.
Maçın başlangıçta birdenbire üç- sıfır oluşu gibi,şimdi de aniden üç-üçe ulaşmış olmasının kime, hangi ekonomik yararı sağladığını bir kenara koyalım diyeceğim ama görünen o ki geriye kalanı ağız tadı ile izleyemeyeceğiz. Hoş bu şartlar altında, kalan sürede ne olacağının fazla bir önemi de kalmamış gibi. Bu skor ile maç çok çok uzatmalara gider ama ihtimal o sürece de ruhu kirli bir başka rüzgarın nefesi değmiş olabilir. Beni asıl şaşırtan ise,gözümüzün önünde yaşananlara karşı seyircinin hiç tepki göstermemesi. Belki de ceplerindeki kazançlı bir bilete ilişkindir bu suskunluk. Bu yüzden izninizle anlatıma son verip dikkatimi maçtan alıyor ve kendime yöneltiyorum. Belleğime sorduğum yegâne soru şu: Sahi,”davasını bilmeyene tanık olma“ özdeyişi ne anlama geliyordu?
Yaşantımız boyunca bir çok sınav veriyor,bazen kazanıp bazen kaybediyoruz. Her yeni maça çıkarken, mutlu olmanın değişik tarifleri yazılıp konuyor önümüze. Ve bizler de kabulleniyoruz, “kader böyleymiş“ cümlesinin kahredici boyunduruğunda. Ancak ister gülün, ister alay edin,ben hala temiz yenilgilerin puan yoksulluğunu,kirli kazanca teslim olmuş sahte zaferlere tercih ediyorum. Sizlere de içtenlikle öneririm. Kaldı ki, nereye dek sürmüş İkarus’un balmumundan kanatları ile yolculuğu ki“oyunun kuralları”nın ustaları daha da ötesine geçebilsin güneşin.
Altı- üstü bir maç için bu kadar lafa ne gerek demeyiniz. O alt- üst ilişkisinde, ne denli üstten bakarsa baksın,neticede altta kalmaya mahkumdur spor ahlakından yoksun anlayış. Bizim asıl derdimiz, üstte kalmayı başaran onurlu kimliklerden oluşan tertemiz bir lig yaratmak ve orada“oyun kurallarını “namağlup şampiyon görmek. Rica etsek acaba sizler de biraz destek olur musunuz? Bedavadan kimseye kupa yok efendim.
******