Osmanlı’daki adı Hilali Ahmer Cemiyeti... Bugünkü adıyla Kızılay veya Türk Kızılay. Adı üstünde Türkiyemizin, hatta ve hatta dünyanın en büyük afet yardım kuruluşlarından biri. Gururumuz, medar-ı ifti...
Osmanlı’daki adı Hilali Ahmer Cemiyeti... Bugünkü adıyla Kızılay veya Türk Kızılay. Adı üstünde Türkiyemizin, hatta ve hatta dünyanın en büyük afet yardım kuruluşlarından biri. Gururumuz, medar-ı iftiharımız.
Her yıl ihtiyaç sahibi binlerce, milyonlarca kişiye yardım elini uzatıyor, onları yediriyor, içiriyor. Böylece bol bol hayır dua alırken, binlerce yardımsever de maddi ve manevi olarak Kızılayımıza katkılarda bulunuyor. Elinde avucunda olan maddi bağışlarıyla yaşatıyor Kızılay‘ı.
Tabii ki, sadece yardım cephesinde yok Kızılay. Bugün insan eliyle yapay olarak imal edilemeyen tek şey olan kan konusunda da tekel durumunda bir kuruluşumuz. Yine her yıl milyonlar hastanelere ve Kızılay’ın bağış çadırları ve araçlarına başvurarak kan veriyor, böylece ihtiyaç sahiplerine can veriyor.
6 Şubat’ta çok büyük bir deprem afeti ile sarsıldık. Kahramanmaraş ile birlikte 11 ilimiz maalesef neredeyse yerle bir oldu. Şu anki belirlemelere göre, 44 binin üzerinde can kaybımız var. 115 bin kadar da yaralanan vatandaşımız. Kentlerimiz adeta haritadan silindi. Felaketin boyutları o kadar büyük ki, ilk anda deprem bölgesine ulaşmakta devletimiz bile zorlandı.
Kısa adı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı olan AFAD ile Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi UMKE ve Kızılay, depremin ilk dakikalarından itibaren bölgeye müdahale etmeye çalıştılar. Ancak, 7.7 ve 7.6’lık iki büyük depremin etkisi ile yer yerinden oynamış, yollar köprüler zarar görmüştü. İlk etapta felaketin şokuyla ne yapacağımızı bilemedik.
İkinci güne girerken toparlanabildik ki, tüm bu saydığımız yardım kuruluşlarımız, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin kara, hava ve deniz unsurları harekete geçebildi. Tabii ki, milletimizin o inanılmaz refleksini de burada yabana atmamak lazım. Yakın iller başta olmak üzere tedarik edilebilinen her türlü malzeme ile deprem bölgesine doğru herkes yola koyuldu, yardıma koştu.
Bunlar arasında en önemli sivil yardım kuruluşları da vardı. Arama-kurtarmada AKUT, yardım ve tedarikte sanatçı Haluk Levent’in liderliğini yaptığı AHBAP, diğer sivil inisiyatifli yardım kuruluşları el ele verdi, depremzede halkımızın imdadına yetiştiler. Hepsinden Allah razı olsun. İyi ki varlar.
Durumu böyle özetlerken, maalesef sonradan ortaya çıkan bazı gelişmeler, milletimizi üzmekten başka bir işe yaramadı. O gelişmelerden biri ve en önemlisi Kızılay’ın AHBAP’a çadır satması olayı. Bizzat Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık tarafından doğrulanması işin vehametini bir kat daha artırıyor. Yani iddia değil, gerçek.
Olmadı Kızılay... Olmadı Kerem Kınık... Türkiye ve Türk insanı tarihin en büyük felaketini yaşarken, iştiraki olan bir şirketten para karşılığı çadır satışında bulunmak
“Yüzyılın İyilik Hareketi
” dediğiniz bir kuruma asla yakışmamıştır. Binlerce insan, dondurucu soğukta çadır beklerken, o çadırları bölgeye intikal ettirmeyip, üstelik yardım için çırpınan bir sivil inisiyatif yardım kuruluşuna satmak hangi aklın marifetidir.
Kerem Kınık, her ne kadar Kızılay Lojistik A.Ş.‘nin satıştan elde ettiği gelirlerin Kızılay’a aktarılarak, karşılıksız yardımlarda kullanıldığını ifade etse de, memleketimizin yaşadığı Asrın Felaketi’nde, devletimizin yanında karınca misali acıları dindirmeye çalışan AHBAP’a parayla çadır vermenin ne zamanıdır, ne de ahlaki bir yanı vardır.
Bu arada, aynı çadır satışı bölgeye ilaç yardımında bulunan Türk Eczacılar Birliği için de söz konusuymuş. Allahım sen aklımıza mukayyet ol.
Efendiler, kimsenin Türkiye’nin güzide kuruluşu ve dünyadaki gurur kaynağı Kızılay’ı bu duruma düşürmeye hakkı yoktur. İster genel başkan, isterse bir başkası olsun bu satış kararının altında imzası olanlar o görevi derhal bırakmalıdır. Aksi takdirde Kızılay gibi bir kuruluşumuz, milletimizin nezdinde güven erozyonuna uğrayacaktır.
Maalesef İyilik Hareketi’ne musibet (beklenmedik anda gelen kötülük) bulaşmıştır.
Haydi Kızılay’ı bu ayıptan kurtarın lütfen...