Türkiye’ye dünyanın her ülkesinden göç edenler, mülteciler, tam bir göçebe hayatı yaşanmaya başlayan ülke haline gelmeye başladı. Kimisi Avrupa ülkelerine kaçmak için Türkiye’nin batı kıyılarını köprü ve kaçmak için istasyon gibi kullanıyor. Polis, jandarma, sahil güvenlik, yakalamakla bitiremiyor.
       Tüm dünyada göçlerin yarattığı toplumsal, siyasi ve ekonomik sorunlar görülmektedir. Dünyadaki göç hareketleri, yaşadıkları coğrafyalardaki koşullara bağlı olarak genellikle doğudan batıya doğru olmak üzere farklı bölgelerden de batıya göç edildiği görülmektedir.
       Plansız nüfus hareketlerinin ülkelerde yarattığı temel sorunlar, demografik yapının bozulmasıyla ülkedeki kültür, ucuz iş gücü, güvenlik sorunları ve zaman içinde yurttaşlık kazanılması durumunda genel yapının göç ettikleri coğrafyalardaki inanç ve kültürlerinin baskın şekillenmesi sonucunda  ortak kültür yerine, ayrılıkçı ve farklı toplulukların oluşması, ülkenin kendi toplumunun yerine geçen bir sorunlar oluşturmaktadır.
       Göç alan ülkelerdeki ekonomik sorunlar, plansızlık nedeniyle ülke çapındaki fiziksel ve imar planlarının gelişiminde doğal olmayan sonuçlar doğurmakta ve bunun sonucunda betonlaşma artmakta, yaşam koşulları derinleşmektedir. Yüksek nüfus, hava kirliliği, araç ve bina yoğunluğu gibi sorunlar da ortaya çıkmaktadır. Bu durum, halkın ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kalan eğitim, sağlık gibi hizmetlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. 
       İnsani açıdan dünyadaki göçlerin savaşlar, ekonomik nedenler, insan hakları gibi temel sorunların yaratıldığını bilip insani açıdan da bu konunun dünyadaki adil gelir dağılımı, insan hakları ve benzer konuların zor olduğu bölgelerdeki göçlerin 21. yüzyılda başka ülke halklarının sorunu haline gelmesi ve bunların yönetilmesi tüm dünyada kimlikçilik ve ırkçılık anlamındaki düşüncelerin etkinliği ve siyasi temsilcilerinin ülkeleri yönetmelerini zorlaşmaktadır.
       Emperyal güçlerin dünya üzerindeki sömürü ve dünyayı pay etme hevesleri açlık, yoksulluk ve insan hakları eksikliğini de birlikte getirmiştir. Bunun sonuçlarında da bugün dünyada yaşananlar bu şekilde devam etmesi halinde dünyadaki göç hareketleri, yoksulların ekonomi olarak daha etkili olan ülkelere, insan hakları ve savaş noktasında sorun yaşayan ülkelerin hakları da daha güvenli ülkelere hayatları pahasına göç ettikleri görülmektedir. Bu süreç insanlık için zor günleri beraberinde getirmektedir.
       Dünya çapında yaşanan göç hareketleri, hem göç eden toplumları hem de göç alan toplumları toplumsal, ekonomik ve siyasi açıdan derin etkilemektedir. Bu hareketler, birçok ülkenin demografik yapısını değiştirirken, ekonomik dengeleri sarsmakta ve siyasi arenada yeni dinamiklere yol açmaktadır. Ancak, göçün insanların yaşamlarını zorlayıcı nedenlerden kaynaklandığı, özellikle yoksulluk ve insan hakları gibi faktörlerin etkisinin göz ardı edilmemesi gerekmektedir.
       Batı dünyası, sadece göçmenlerin yaşadığı zorluklara değil, aynı zamanda onların da ülkelerinde insanca yaşama hakkına kavuşmaları, savaşların durdurulması insan yaşamına saygı gösterilmesi gerektiğine inanıyorum. 
       Uluslararası toplum olarak, daha insancıl ve adil bir göç politikası geliştirmek için evrensel normlara uygun politikalar oluşturulmalıdır. Ancak bu şekilde, göç hareketlerinin getirdiği zorlukları aza indirilmesi ve İnsanca yaşanabilir bir dünya düzeni sağlanması şarttır.