Binbir sorunla boğuşuyoruz yine... Sapık babaları mı lanetleyelim, utanmaz avukatlarını mı?
Çocuklarını tarikatlara emanet eden ailelere mi sinirlenelim, tarikat evlerine, oralarda yaşananlara müsade edenlere mi?
Bazılarının vergi borcunu bir kalemde silene mi kızalım, açığı vergi vergi üstüne koyarak yamamaya çalışana mı?
Motokuryeleri sıkıştırarak, darp ederek ölümüne neden olanlara mı isyan edelim, onları salıverenlere mi?
Yargıda rezalet üstüne rezalet yaratan hakimleri mi dışlayalım yoksa onları başka ile tayin ederek görevde tutanları mı?
Aç acına çalışan işçinin hesabını patrondan mı soralım, emeğin hakkını koruyamayan yöneticilerden mi?
Emeklinin evi yoksa, öğrenci geleceğinden korkuyorsa sosyal güvenliği mi tartışalım, eğitimi mi?
Marketlerde satılan "kimya laboratuvarı" gibi ürünlerle halk sağlığını tehlikeye atanlara mı kızalım, bu marketlere Arapça tabela asma hadsizliğini gösterenlere mi yoksa bunlara göz yumanlara mı?
Liste uzar gider. Kızmaktan, lanetlemekten bıktık. Elbette her meslekte çürük elmalar var; ama onları ayıklayacak babayiğitler de şart.
Cahil miyiz, hayır. Hain miyiz, asla. Sorunları görüyor, Türkiye Cumhuriyeti'nin kudretine inanıyor, ivedilikle çözüm bekliyoruz.