5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde çöpler ve çevre aklımıza gelir. Birileri kirletir birileri, yani çöp toplama maratonu yapacak insanlar ortaya çıkar. Mustafa Kemal Atatürk, “Ülkesine hizmet edenler ve görevlerini layıkıyla yerine getirenler gerçek yurtseverlerdir” demiş. Bu Atatürk özdeyişini anımsattıktan sonra o anlamlı etkinliklere ve düzenleyenlere dönelim. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı ortamıyla örtüşen güzel bir etkinlikti. Turizm Kültür Gençlik ve Çevre Bakanlığı ile Gençlik Federasyonu himayelerinde düzenlenen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın başlattığı “Sıfır Atık Çöp Toplama Maratonu”ndan söz edeceğim. Çevre ve temizlik adına verdiği ilhamlar ve sinerjiyle birlikte, coşkuyu ve aidiyet duygusunu da yansıtmıştır bu etkinlik. Güzel, güncel ve yerinde bir proje. Maraton ekipleri, kendilerine öngörülen bir saatlik süre içinde kilolarca çöp toplayarak aralarında yarışmıştı. Temizlik maratonu ödül töreni ise “5 Haziran Dünya Çevre Günü” etkinlikleri kapsamında bu çağdaş ve elzem maratonun organizatörlerini de, yurtsever katılımcılarını da gönülden kutlarım. Ülkemizi sarmalına alan olağanüstü kirlenmeye karşı önemli bir hamlenin ilham verici özneleri oldular.

      Temiz bir çevre, sürdürülebilir bir gelecek demektir. Ortak çabayla hem temiz çevre ve hem de sürdürülebilir gelecek hazırlarız bu güzel ve eşsiz ülkemizde. Sanırım anlamlı maratonun hepimize verdiği en önemli mesaj da budur. Hiç bitmesin çevre adına temizlik yapmaya katılanlar bu maratonları,  ülkeyi baştan başa kirletmekte olan kirli ve duyarsız insanlara karşı hep devrede olmalı ve onları da mutlaka yola getirmeliyiz. Gelecek nesillere temiz bir çevre bırakmalıyız. Temel ve örgün eğitimle, çevreciliğin evlat ve yurt sevgisinin, medeniyetin, toplumsal sağlığımızın ve bizi yaradan Allah’a şükranın gereği olduğu yediden yetmiş yediye tüm insanlarımıza öğretilmelidir. Yeni nesillere yıkılmış ve talan edilmiş bir çevre, köreltilmiş ve yoksullaştırılmış bir doğa, çürütülüp eritilmiş bir kültürel miras bırakmak evlât sevgisiyle de bağdaşmaz. Evlâdını seven, evlâdının çevresel mirasına da özen gösterir. Çevre, çocuklarımızın sağlıklı ve mutlu biçimde yaşayabilecekleri doğal ortamdır. Tüm canlıların yaşam alanıdır. Gelecek nesillerin bize emanetidir. Yurdun çevresel, doğasal ve kültürel zenginliklerini talan etmenin yurtseverlikle bağdaşır yanı var mıdır? ‘Yurt’ dediğimiz zaten o çevresel değerlerin toplamından başka nedir ki?  Çevre, doğa ve kültürel miras duyarlılığı, medeniyetin ta kendisidir. Yaşanmakta olan çevre yıkımlarına göndermede bulunan bir espriden çok etkilendim. O espri aynen şöyle; “Ey gelecek nesil, dur gelme mi diyeceğiz?”

      Çevre sağlıktır. Medeniyetin ruhuna saldıranların, gelecek neslin emanetlerini yok edenlerin medeniyetle ilgisi olamaz. Dengeleri bozulmuş, kirletilmiş sağlıksız bir çevrede birey ve toplum sağlığının sürdürülebilmesi olanaksızdır. Değerlerimize kastetmek, o değerleri haritadan silmek, Allah’a duyduğumuz şükranla da örtüşmüyor. Allah’ın yarattıklarından bize hem nimet ve hem de emanet olarak sunmasından dolayı kutsaldır. Yunus Emre, “Yaratılanı severim, yaratandan ötürü” demiştir. Çevreye dair kaygılarımızdan kurtulabilmek için, yediden 7 - 77’e herkesin bilgilenmesini sağlamalıyız. Okullarda çevreciliği, temiz tutmayı ders haline getirmeliyiz. Çevre temizliğini öğrenen yürekten özümseyen insan, bilgileri mutlaka yaşam biçimine dönüştürmelidir. O bilgiler çevre ve çevrecilik de mutlaka onun için yaşam biçimi olmalıdır. Temiz bir dünya için kolları sıvamak için geç kalmayalım.