Velhasıl, ülkemizde atık yönetimi ile ilgili yapılması gereken her iş ve işlemi tanımlayan yasal mevzuat yer almaktadır. Ne var ki ne medeniyet denen olguyu özümsemiş insan bilinci, ne çevre duyarlılığının bireyde başladığını algılamış bir toplum, ne de hukukun üstünlüğüne dayalı toplum düzeninin henüz tesis edilmediği ortadadır. Ülkemizin en modern şehri kabul edilen İzmir, ne yazık ki, insani zaafları bakımından sınıfta kalmış bir genel toplum yapısına sahip olduğu gerçeğini, çöpüne sahip çıkamadığı göstergesi yönünden açıklanabilir. Attığı her bir çöpün, milli servet, gayri safi milli hasılanın bir parçası, açılmaya çalışılan başka bir maden ocağı, kesilecek ağaçlar anlamına geldiğini idrak edememiştir. Gıda çöplerinin, bahçe budama atıklarının, biyolojik atıkların cinsi ve muhteviyatına göre, diğer tüm materyallerden ayrılması ve ekosisteme bir şekilde geri kazandırılmasının gereğini göremeyen bireyler, cennet vatan, kutsal topraklar, vatan millet fedaileri şeklinde yaşamakta, pankart asmakta, sosyal medyada klavye delikanlılığı ile tüm vazifesini yaptığını düşünmektedir. Burada çok büyük kitlesel bir bilinç yitimi yaşandığı yalnızca Harmandalı çöplüğüne bakılarak bile açıkça görülebilir.

‘ATAM İZİNDEYİZ’

Cumhuriyetin 100. Yılı’nda halen çöp sorununu çözememiş, hatta öyle bir sorun yokmuş edasıyla yaşayan bir medeni şehirden nasıl söz edilebilir? Oysa İzmir, Atasına ve kurduğu Cumhuriyet’in ilkelerine sadakati ile bilinir. İzmir’de trafiğe çıkan 35 plakalı araçların neredeyse yarısından fazlasında “ Atam, izindeyiz” yazmaktadır. Ancak ısrarla savunucusu olduğu yegane prensip, yaşam şekli ve özgürlükleri konusu ile çerçevelenebilir denebilir. Atatürk, “çevreyi korumak, aklın gereğidir” demiştir. İzmir bu tanımı ne denli anlamış? Ne denli kentine, yaşam alanlarına tatbik edebilmiştir? Sorgulanması gereken konu budur! Kurucu Önderimizin fani bedeninin aramızdan ayrılışı üzerinden 85 yıl zaman geçmiştir. Anma törenlerinde, Milli bayramlarda onu anmak, resimleri ile yeri göğü donatmaktan çok daha fazlasıdır esasında onu sevmek! O’nu sevmek, anlamak ve açtığı yolda yürümektir. O’nun medeni düşüncelerini yaşam tarzı olarak benimsemektir. Halen çöpünü, körfezinin kirliliğini, plansız şehirleşmesini ve betonlaşmasını çözememiş bir kent olduğu ortadadır. Yaşadığımız şehirleri korumak, plansız şehirleşmenin önüne geçmek, çöpümüze sahip çıkıp her bir atık maddeyi ekosisteme ve ekonomiye yeniden kazandırmak, denizi, ağacı, ekilebilir tarım arazilerini korumak, çevreyi koruma’nın tanımladığı prensipler ise, İzmir’in değerleri ile çeliştiği, akıl tutulması yaşamakta olduğu açıktır.