Çeşme nüfusunun yarısına yakın bir kesimi, İzmir ve İstanbul’dan ilçeye yerleşen, özellikle pandemi ve deprem korkusu ile temelli yerleşmiş kimselerden oluşmaktadır. İnsan profili incelendiğinde, Türkiye geneli ortalamasından çok daha varlıklı, kanun, yasa hukuk bakımından bilgili, eğitim seviyesi yüksek kişilerden oluştuğu anlaşılmaktadır. Yazı dizimizde bahsettiğimiz, imar kanunlarını yazan hocalar, Avrupa Birliği uyum müktesebatını yutmuş hukukçular, doktorlar mühendisler, çevre bilimciler, Birleşmiş Milletler, UNESCO, Tarım Bakanlığı, çevre mühendisliği, şehir planlamacılığı alanlarında hepimize ders verecek nitelikli insan kaynağının bulunduğu bir bölgedir.
Bu bakımdan hemen neredeyse Bodrum kadar ileri seviyede, kültürel, sosyal akademik insan kaynağı varlığı, zenginliği mevcuttur. Yine de bu popülasyonun şahsen bir duruma müdahale etmek yerine, derneğimiz gibi kurumlara başvurdukları bile istisnai durumlardır. Başlarına ciddi bir olay gelmedikçe, hatta gelse dahi, sessizliklerini korudukları, bilgi birikimlerini kendilerine sakladıkları, yaşadıkları çevreye, bu çevrenin muhteşem değerlerine katkı sağlamaya pek fazla istekli değillerdir. Çoğu kendi halinde, emeklilik yaşantısını sürdürmeye, sağlığı ve afiyeti ile ilgilenmekteler.
Yine de zaman zaman, kendi isimleri geçmemek kaydı ile, derneğimizden yardım talep edenler de olmaktadır. Neredeyse illegal yapı hakkında bizden çok daha yetkili ve bilgili olduğu, hatta tüm kanun ve mevzuat hükümlerine haiz olduğu halde, şikayet dilekçesini bize göndermekte, başvuruyu bizim yapmamızı talep etmektedir. Derneğimiz, çok çeşitli profil insanın çok farklı konularda sayısız başvurusunu gönüllü hukukçu, mimar, mühendis, bilirkişi, uzman ile değerlendirmiş, yasaya yüzde yüz aykırı cereyan eden başlıkları yargıya veya idari makamlara iletmiştir.
Yerel yönetimlerin bu başvurulara kulak tıkaması, toplumun beklentilerine kulak tıkamasıdır. Ülkemizde her mecrada kabul gören hukukun yavaş bu nedenle de pek fazla adaleti tesis edemediği kanısı ile beraber, yaptığımız başvurular, yıllar yılı sürüncemede kalabilmekte, veya kaybedilmektedir. Yine de mücadele edip kazandığımız pek çok konu başlığı bizlerin onca fedakarlıktan sonraki tesellimiz olmuştur.
Örneğin bugün her yaz ayında, günde binlerce kişinin girdiği ılıca plajı, aslında sahip olduğu “halk plajı” statüsüne derneğimiz ısrarlı mücadelesi ile döndürülmüştür. Yaklaşık beş yıl mücadelesini verdiğimiz statü 2019 yılında nihayet aslına rücu edebilmişti. Bugün orada denize giren, tuvalet, duş, varsa güvenlik ve can kurtarma, bulursa otopark, ulaşım hizmetlerinden faydalanan, plaja bedava girebilen hiç kimse, derneğimizin beş yıllık mücadelesinden haberdar değildir.
Derneğimiz bu görevi kamu adına gönüllü olarak yapmış ve başarmış olmanın gururu ile yetinmektedir. Israrla mücadele ettiğimiz ve neticesini aldığımız bir başka alan, Delikli Koy’un İzmir Büyükşehir Meclis Kararı ile Jeolojik Sit tanımı ile korumaya alınması ve imara kapatılması olmuştu. Derneğimiz yıllarca bu konu hakkında da mücadele verdi ise de, yine de alandaki, Türün Devamlılığı Riski nedeniyle koruma altına alınmış Kum Zambakları üzerine araç park edilmesini engelleyemedik. Delikli koyu kurtardık ise de ahşap yürüyüş yolları, park bariyerleri konulmasını kum zambaklarının yaşatılmasını sağlayamadık.
Tabi ki bu konularda bilinçli İzmir halkı varlık göstermemeyi seçti. Yine de Kent Konseylerinin kılını kıpırdatmadığı alan için verdiğimiz mücadele tarihte, CİMER başvurularında, Ekinoks Faceb. sayfamızda, bizde ve bürokrasi arşivlerinde yüzlerce belge ile yerini almıştır. Gayret ile yapabileceklerimizden mesul olduğumuz üzere, üzerimize düşeni fazlasıyla yaptığımızı kabul ediyoruz.