Ilıca Plajı ve Delikli Koy asıl adıyla Güvercin Kayalıkları Koyu, haricinde Ovacık sahilinde yer alan Gücücek Koyu için de uzun soluklu mücadelemiz olmuş, toplumun plaja duvar ören işletmeye karşı birleşmesi ve kıyı kanunun savunmasında önemli rolümüz olmuştu. Ne var ki, Gücücek Koyu ve güney doğuya devam eden Azmak bölgesi kıyılarını işgal etmiş başka bir yapılaşma olan, yaklaşık 13 sitenin toplamda 1500’den fazla hanesi ile yaratılmış imar kirliliği olduğuydu. 

Alan Turizm Gelişim bölgeleri haritaları içinde koruma kanunlarına tabi imarsız alandı ve burada 1991 de başlayan, turistik tesis imarından faydalanarak kurulmuş yazlık siteler inşa edilmişti. Yolu kanalizasyonu suyu ve küçük ölçekli imar planları bulunmayan üst planlarda Turizm Geliştirme bölgesi, yani alt planlar tamamlandıktan sonra yalnızca turistik tesis imarı verilebilecek bölge üzerinde inşa edilmişlerdi. 

2018 ocak ayında yürürlüğe konan 3194 sayılı İmar Kanunun Geçici 16. Maddesi ile imar barışından faydalanılarak evlere yapı kayıt belgesi alındı ise de bu durum üst plana göre turistik tesis olarak imal edilmiş olmaları ve yıllar yılı böyle kullanılmış oldukları gerçeğini değiştirmeyecekti. İlçede o kadar çok site bu şekil ile tanımlıydı ki, adliye aslında pek fazla bilinmeyen dava dosyaları ile dolup taşıyordu. 

1974 yılında yapılan ilk turistik tesis imarlı siteler, Ilıca Paşalimanı Dalyan kıyıları boyunca inşa edilmiş, hiç kimsenin ses çıkarmadığı üzere Çeşme yarımadanın tamamını virüs gibi sarmıştı. Konuyu 2014 yılında, derneğimiz kuruluşu çalışmaları sırasında, Tekke koyunda yapılan inşaatlar hakkında suç duyurusunda bulunduğumuzda öğrendik. Orası da turistik tesis olarak ruhsat almış ve inşa edilmişti. Adliyede tanıştığımız bir vatandaş, çok ilginç, bizler bu konu yüzünden Paşalimanı’nda, 20 yıldır davalık durumdayız, demişti. 

Turistik tesis ruhsatı bulunan site için, kat irtifakı kurulamaz, numarataj verilemez, bağımsız birim oluşturulamaz, yönetim planı kurulamaz bu nedenle ayrı branşmanlar, su elektrik saatleri kullanılamaz ve site yöneticisi tayin edilemez olduğu hakkında konunun hukuki ayrıntılarına vakıf olduk. Turizm imarlı alanda, turistik tesis ruhsatı alınarak yapılmış yapı, başka bir amaç için kullanılamaz, cins değişikliğine gidilemezdi. 

Basit bir tanımmış gibi gözüken olayın ardında pek çok illegal uygulama birlikte yürütülmüş, bu macera yıllar yılı devam etmiş, günümüzde de devam ettirilmekte olduğu anlaşılmaktadır. Konunun illegal işler boyutuna, orada hisse ile mülk edinen her vatandaş da müdahil olmuş bulunuyordu ki, bu çok ciddi bir sayıda, tahminen yüz bin üzeri malikin, illegal yapılanma tarafında taraf olması, yani bilerek veya bilmeyerek suç işlemesi anlamına geliyordu. 

Böylesi bir sitede, Çeşme’de, Boyalık Sahilinde, Azmak’ta, Dalyan’da, denize neredeyse sıfır, hatta bazıları denizin içinde çok ucuza yazlık ev sahip olacağız diyerek bu mülk sahibi olan herkes, Çeşme coğrafyasının katledilmesinde de taraf olmuş, ayrıca, bugünün devam eden lüks rezidans bloklarının teşvikini sağlayan mümessilleri olmuşlardır. Yerel yönetimin, turizm doğrultusunda üst planlara uygun düzenlemediği ve de korumadığı coğrafya, toplum tarafından da yağma alanına çevrilmiş, yazlık konutlardan oluşan siteler, yalnızca yaz aylarında kullanılıp tüm yıl terk edilen beton çöplüğüne dönmüş, bu durum halk ve yerel yönetim el birliği ile gelenek haline getirilmişti.